Kim Jinhwan.
"Jinhwan'ın babası."
✩
Miyeon bana tokat atacak kadar kızgın demek. TOKATLADI BENİ.
Ona yumruk atmalı mıyım?
Peki nedeni neydi? Sadece ayakkabısına bastığım için mi? Bu çok saçma bir sebep. Milyonlarca dolara mal olsa bile bana tokat atması saçma bir sebep. Yanağımın kırmızıya döndüğünü hissedebiliyorum.
"Senden ve babandan nefret ediyorum!" Haykırdı. Ne?
Yani babamın bu işin içinde mi? Onun sorunu ne? "Neyin var?!" Diye sordum.
"Sen! Jinhwan'ın üniversiteden atılmasının sebebi sensin!" Bana bağırdı. Aslında utanç vericiydi çünkü insanlar şu anda bize bakıyordu. Bir sokaktaydık.
Ama ne?! Buna inanamıyorum. Aslında ona orada yardım ettim. Hatırlayın, okulun ilk gününde Irene kafeteryada Jinhwan adındaki bir çocuğa zorbalık yapıyordu. Alim olmanın cezası olarak onu yerdeki köriyi yemeye zorlamıştı. Sırf Jinhwan'ın köri yemesini engellemek için Irene'le kavga ettim. Hatta orada Irene'e yumruk bile attım.
Ayrıca Jinhwan'ı ne önemsiyor ki? Onlar çift mi yoksa ne?
"Ne?! Sen ne-"
Söylediklerimi bitiremedim çünkü aniden saçımı yakaladı. Acıtıyor!
"Ah! Kahretsin!" Acıdan ağlamaya başladım. Açıklamama izin vermedi ama mantığını bile anlayamadım. Peki babam bu işe nasıl karıştı?
Adil değil. O da acıyı da tatmalıydı.
Ben de onun saçlarından tuttum. Daha sıkı bir tutuşla. Bana küfretmeye ve bağırmaya devam etti ama ben çok kızgınımdım.
"Miyeon? Bekle, DUR!" Bir adam yanımıza koştu ve birbirimizin saçını tutmamızı engelledi. Sonunda bizi ayırması birkaç saniye sürdü.
Bekle... Jinhwan?!
"Jennie?!" Ayrıca beni Miyeon'la kavga ederken görünce şaşırdı. Miyeon'a baktım ve yüzünde 'kaltak-henüz-işimiz bitmedi' ifadesi vardı. O da bu ifadeyle arkasına baktı.
Onun burada ne işi var? Peki benim ve Miyeon'un burada olduğumuzu nereden biliyordu?
...
"Peki şimdi başlayayım mı?" Jinhwan sordu ve ben de başımı salladım. Bu arada kafeteryadayız. Jinhwan, benimle konuşması gerektiğini söylediği için Miyeon'u eve gönderdi.
"Eğer bilmiyorsan, Miyeon aslında benim kız arkadaşım" dedi. Ah, tahminim doğruydu. "Yani bu tarz tavırlara sahip bir kız arkadaşın mı var?" Diye sordum.
Kıkırdadı, "Hayır, aslında nazik biri. O zamanlar gerçekten çok kızgındı" dedi ve sonunda karanlık bir ifadeye geçti. Cidden? "Ama neden?" Cevabını öğrenmek için sabırsızlanıyorum. Miyeon'un bana neden bu kadar kızdığını ve tokat atıp beni yakaladığını öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
"Çünkü babam öldü" dedi. Ne?! Şu anda gerçekten Jinhwan'ın önünde bağırıp onun söylediklerinden hiçbir şey anlamadığımı söylemek istiyorum. "Ne oluyor Jinhwan? Doğrudan konuya gir! Sinirlerimi bozuyorsun!" Dedim ve üzgün bir şekilde güldü.
"Babam öldü ve birisi benim kazancımı çaldı, onun kim olduğunu bilmiyorum ama bu yüzden fakirleştim ve okulumuzda akademisyen oldum" dedi. Şimdi daha çok ilgilenmeye başladım. "Annemle babam boşandığı için onun evine taşındım, o zamanlar aslında sekiz ya da dokuz yaşındaydım" diye devam etti. Bilinmeyen bir nedenden dolayı tüylerim diken diken olmaya başlamıştı.
"Annemin bir ilişkisi olduğunu ve bu yüzden boşandıklarını öğrendim. Yeni kocasının evinde yaşadım ve..."
"Ve ne?" Gerçekten endişeleniyorum. İfadesi o zamanlar pek çok sorunu varmış gibi görünüyor.
"Bana sürekli yumruk atıyor, beni dolaba kilitliyor, ev işlerini bana yaptırıyor ve annemin umurunda bile değil. Benim hâlâ dokuz ay boyunca yanında taşıdığı oğlu olduğumu anlamadı mı?" Dedi ve gözünden bir damla yaş aktığını gördüm.
"Üniversiteye gitmeyi, aslında Parvenu Üniversitesi'nde okumayı planlamıştım çünkü babamı öldüren kişinin kızı veya oğlunun da orada okuduğunu biliyorum. Ama sonradan Miyeon'la tanıştım. O aslında üniversitedeki ilk kişi. Ona alim olduğumu ve hikâyemi anlattım
Irene'in benim akademisyen olduğumu bileceğini bilmiyordum, sanırım gizlice babasının dosyalarına bakıyor..." o sürtük, ondan gerçekten nefret ediyorum."Ve sonra Miyeon benim sadece fakir bir insan olduğumu bildiğinde şikayet etmedi. Zengin ailesiyle karşılaştırıldığında hiç kimse olmasam bile umrunda değil." Ah, gerçekten çok nazik biri Miyeon.
Miyeon hakkında yanılmış olmalıyım belki de o aynı görünüşü gibi içi de güzeldi.
"Bütün bunları özetlemek gerekirse, baban öldürüldüğünde hayatın değişti" dedim ve beni onayladı.
"Birkaç hafta önce Miyeon'un yardımıyla babamı kimin öldürdüğünü bulduk" dedi ve sonra bana baktı. Boş bir ifadem vardı.
"Jennie.... Babamın adı Kim Im-Eon.."
Ne-
"Ve onu öldüren de baban."
✩
Yazdıkça yazasım geliyor, duramıyorummm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞ#1 -Taennie-
FanficOnlar en iyi arkadaşlar. Ama bu şekilde mi bitecek? Jennie normal hayatından, ünlü bir üniversitede okumasından, sevdiği her şeye sahip olmasından ve en yakın arkadaşı Taehyung'un yanında olmasından memnundur. Mükemmel hayatından gerçekten çok mutlu...