Onlar en iyi arkadaşlar. Ama bu şekilde mi bitecek?
Jennie normal hayatından, ünlü bir üniversitede okumasından, sevdiği her şeye sahip olmasından ve en yakın arkadaşı Taehyung'un yanında olmasından memnundur. Mükemmel hayatından gerçekten çok mutlu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"İlk Buluşma."
Derin bir nefes alıp aynaya baktım. Bugün Kai ile kraliçe olarak ilk randevumu yapacağım. Hemen kahverengi bir crop ve altıma siyah kargo giydim. Bir taksiyi durdurdum ve yola koyuldum.
Gidilecek yer üniversite yakınındaki 'Seni Özledim' kafeteryasıydı. Okulumuz Kore'deki en ünlü uluslararası okullardan biridir, Ancak gelecek yıl Fransa'da çalışmayı planlıyorum.
Koreli öğrencilerin çoğu bu kafeteryada ders çalışmayı ve dinlenmeyi tercih ediyor çünkü gerçekten güzel bir ambiyansa ve çevreye sahip. İçecekleri de gerçekten çok lezzetli.
Taksiden indiğimde Kai'nin kafeteryada mavi bir ceket giydiğini ve bir şekilde garsonla konuştuğunu gördüm. Kalbim, eskiden onu gördüğüm zamanlar da ki gibi atmadı.
Şu anda kendimi biraz huzursuz hissediyorum çünkü bu gerçekten garip, birbirimizle bir ilişki içinde olmamız gerektiğini biliyorum ve şimdi ilk randevumuz. Rahatsız oluyorum çünkü ona aşık olduğumu biliyorum ama onun bana karşı bir şeyler hissetmediğini biliyorum. Onun kız arkadaşı olacağımı bile bile neden kral olmaktan şikayet etmediğini anlayamıyorum bile.
Derin bir nefes alıp kafeteryaya doğru yürüdüm. Beni gördü ve sonra gülümsedi. Oturmadan önce bana yer verdi. Gülümseme taklidi yaptım. Biliyorum çok açıktı ama pek umurumda değil.
"Çok güzelsin" dedi. Gerçekten şok oldum, gerçekten ciddi miydi yoksa sadece numara mı yapıyordu? Ama gözleri o kadar gerçekçi görünüyor ki, sanki gerçekten güzel olduğumu düşünüyormuş gibi. "Teşekkür ederim" dediğim tek şey buydu.
"Peki, nereden başlamalıyız?" "Herhangi bir önerin var mı?" dedi.
Doğrudan, "Akedemisyenlere yapılan zorbalığın durmasını ve okuldan atılmasını iptal etmek istiyorum" dedim. Sanki söylediklerimde komik bir şey varmış gibi zar zor güldü. Tss.
"Bu kural aslında okulumuzun standart kuralı. Bu, Irene'in bunu kendisinin yapmadığı anlamına geliyor. Ve bunu değiştiremeyiz," dediğinde ağzım açık kalmıştı. Ne. Yani bu kural aslında uzun zaman önce mi oluşturuldu?
"Ama Başkan Bae nazik olduğu için yine de burs alıyordu, yani yeni kural şuydu..." devam etmeden önce kahvesini yudumladı, "'Eğer bir akademisyensen sonradan görme gibi davranmayı iyi bil çünkü yakalanırsan, Zorbalığa maruz kalmak ya da daha kötüsü okuldan atılmak gibi bir seçenek var." Vay.
Bunu bilmiyordum. Ama Başkan Bae'nin nazik olduğunu söylüyordu ama aslında babamla birlikte sabotajı planlayan oydu. Nasıl böyle diyebilir?
Bu günlerde kimin rol yaptığını ya da kimin gerçek olduğunu bilmiyorum.
"Ah! Fazla düşünme, kendine baskı yapma. Sorun değil" dedi ve sonra elimi tuttu. Elini üzerimden geri çekip, şaşkınca ona baktım.
"Üzgünüm ama sana geeçeği hatırlatmam gerekiyor, çıkıyoruz ama hala birlikte değiliz" dedim usulca.
"Ben-özür dilerim ama bugünden itibaren benden rahatsız olma," dedi ve tekrar elimi tuttu. Masanın üstünde ellerimizi birbirine kenetledi.
Biraz rahatsız olduğum için dışarıya baktım. Az önce dışarıda gördüklerime inanamıyorum.
üstünde ellerimizi birbirine kenetledi.
Biraz rahatsız olduğum için dışarıya baktım. Ve dışarıda gördüklerime inanamadım.
Taehyung, birbirine kenetlenmiş ellerimize bakarken doğrudan bizi izliyordu.
