Onlar en iyi arkadaşlar. Ama bu şekilde mi bitecek?
Jennie normal hayatından, ünlü bir üniversitede okumasından, sevdiği her şeye sahip olmasından ve en yakın arkadaşı Taehyung'un yanında olmasından memnundur. Mükemmel hayatından gerçekten çok mutlu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Röportaj."
Oy vermeyi unutmayın! İyi okumalar.⭐
✩
"
Daha iyi mi?" Nayeon bana buzlu şişeyi verirken sordu. Son zamanlarda çok ağladığım midem ağrıyordu. Hala okul günleri olduğundan öğle yemeği vaktinde kafeteryadayız.
Buzlu şişeyi alnıma tutarak, "Daha iyisi olamaz," diye yanıtladım. Aynı anda pek çok sorunun karşınıza çıktığı ve sonra ilk önce neyi çözeceğinizi ve nasıl çözeceğinizi bilemediğiniz hissini bilirsiniz. Bir zamanlar bu kadar çok acı ve sorunla baş edemeyen bir velettim ama şimdi o kadar çok acıyla uğraşıyorum ki ağlamayı bile unuttum.
Ağlamanın bir güç göstergesi olduğunu söylüyorlar ama benim için? Tam olarak değil. Bir kez ağlamak sorun değil ve bir milyon kez ağlamak sorun da deği. Her zaman olduğu gibi köşede ağlamayı değil, her zaman harekete geçmeyi kendimize öğretmeliyiz.
Başkan Bae'nin gerçekten yaşayan bir melek olduğunu düşündüm çünkü kendi ünlü seçkinler okuluna akademisyenleri kabul ediyordu. Ama durum açıkça tam tersi; o oradayken bazı yasadışı şeyler yaparken ve masum insanları öldürürken sadece iyi biriymiş gibi davranıyor. Irene'in bu kadar kaltak falan olmasına şaşmamalı.
Babam Joo-Hyung'un bir suç ortağı olduğunu söyledi ama onun kim olduğunu nasıl bileceğim? Polisi arayamıyorum çünkü üniversiteli bir kıza inanmayacaklarını biliyorum. Ama artık şirketimizi devraldığıma göre, kendi hesabımda kolayca araştırma yapabileceğimi düşünüyorum.
sahip olmak.
Babama onun adına adaleti sağlayacağıma söz verdim, bu yüzden ne olursa olsun bunu yapacağım.
"Hey Jennie! Hala buradayım." Nayeon önümde elini sallıyor. Transtan çıkıp ona baktım. "Üzgünüm."
"Sanırım yemek istemiyorsun, yakındaki alışveriş merkezinde yemek ister misin? Yeni açıldı." Beni mutlu etmeye çalışıyordu. Tarçınlı ruloları gerçekten özlediğim için sadece başımı salladım. Ah! Taehyung, onu yeniden hatırladım.
Hemen alışveriş merkezine gittik ve öğle yemeği yedik. Okula döndüğümüzde bir grup medyanın bana yaklaşmaya çalıştığını fark ettim. Bitmek bilmeyen sorularla bağırıyorlardı.
"Bayan Jennie Kim, babanızın ölümünden sonra nasılsınız?"
"Sizce bunun gerçekten bir intihar mı yoksa cinayet mi olduğunu düşünüyorsunuz?"
"Okulunuzun başkanı Başkan Bae Joo-Hyung hakkında ne düşünüyorsunuz? Onun babanızın yakın arkadaşı olduğunu duyduk."
"Sadece sorularımıza cevap verin lütfen, makalelerimizde buna ihtiyacımız var."
"Bayan Jennie!"
"Uhhhhhh bunlardan nefret ediyorum." Nayeon okulumuzun kapısına doğru koşarken kolumdan tuttu. Tanınmış bir aileden geldiğim için bazı muhabirlerle ilk kez karşılaşmıyorum ama gerçekten sinir bozucular.
"Bayan Jennie! Lütfen sorularımızdan sadece birine cevap verin!"
"Bayan Jennie Kim!"
"Bayan Jennie-"
"NE OLUYOR?" Başkan Bae'nin sesiyle herkes çok sessizleşti. Kapıdan içeri girmeyi bıraktık. Bugün çok stresli görünüyordu ve bu aralar onu görmedim pek.
"Günler önce ölen iş adamının kızı Bayan Jennie Kim ile röportaj yapmaya çalışıyoruz." Bir anda Başkan konuyla o kadar ilgilenmeye başladı ki. Onun nesi var?
"Neden bunu onun yerine bana sormuyorsun?" Dedi ve yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Gazeteciler onun söylediklerinden dolayı çok memnun oldular. Sonunda sorularına bazı yanıtlar alacaklar. Ama bir şekilde yanlış ifadeler gibi mi?
"Sizin ve Kim Hang-Joon'un yakın arkadaş olduğunuzu duyduk, bu doğru mu?"
"Evet öyleyiz."
"Bunun gerçekten intihar olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Pek sayılmaz. Hang-Joon'un kendini öldürmesi söz konusu değil" dedi ve bana sırıttı. O tam bir cehennem! Zaten sinirlenmeye başladım.
"Peki Bay Kim Hang-Joon'u öldürenin kim olduğunu düşünüyorsunuz?"
"Kızı" dedi beni işaret ederek! Yaptığı şey için gerçekten beni suçluyor! Muhabirler gerçekten şok oldular ve Joo-Hyung'un beni işaret etmesinin sonsuz fotoğrafımı çekmeye başladılar.
"Son zamanlarda bazı tartıştıklarını duydum, bu da Bayan Jennie'yi şüphelendirdi" diye sırıttı. Yumruklarımı o kadar sıkıyorum ki tırnaklarım çantamı parçalayacak. "Babasının parasını fena halde istiyor, öyleyse neden onu öldürmesin ki?"
O kadar sinirlendim ki çantamı yere düşürdüm. "Jennie... Sadece onlara aldırış etme-"
"Hayır Nayeon! Yaptıkları şey için beni suçlamayı bırakmalılar!" Onun önünde durdum ve Joo-Hyung'la yüzleştim. "Peki neden kendi babamı öldüreceğimi düşünüyorsun ha?"
"Çünkü onun parasını çok istiyorsun." Dediği şey üzerine sırıttım.
"Gerçekten mi? Ama onun parasını KÖTÜ bir şekilde isteyen sen olabilirsin. Belki de bizim paramız," öne çıktım ve gülümsemesi kaybolurken ona sırıttım, "Bizim paramızı çoktan unuttun mu?
Gülümsemesi kaybolurken ona sırıttım ve o da gülümsedi: "Şirketimizin seninkinden daha ünlü olduğunu unuttun mu, o yüzden aslında öyle olmadığında masum bir pislik gibi davranmayı bırak."
Herkes, özellikle de Nayeon söylediklerim karşısında şok oldu. Bunu nasıl söylediğimi gerçekten bilmiyorum, gerçekten çok sinirlendim.
"E-gördün mü? O tam bir velet. Kendi babasını neden öldürdüğüne şaşmamalı." Dedi ama daha önce söylediklerim karşısında onun da şok olduğunu hissedebiliyorum.
"Onu öldürmediğimi söyledim!"
"Jennie, dur! Hadi içeri girelim!" Nayeon ve ben koşarak okula girdik. Gerçekten çok kızgınım. Ama ben Jennie Kim'im ve o artık beni kandıramaz.
Az önce medyanın önünde tartıştık ve şimdi beni ofisine mi istiyor? Ama ne olursa olsun gideceğim.
Düz bir suratlauratıyla ofisine gittim. "Ne istiyorsun?" Ona sordum.
Döner sandalyesini bana doğru çevirdi, "Babanı senin öldürdüğünü söylersem herkesin inanacağını biliyor musun... Değil mi? Ben güçlü bir adamım ve seni bir anda hapse gönderebilirim. "
Şimdi de bana hakaret ediyor. Gerçekten benimle dalga geçiyor.
"Seninle uğraşmamı istemiyorsan sana basit bir cesaret vereceğim. Kai'nin kız arkadaşı olma teklifini kabul et. Şimdi."
Söylediği şey üzerine gözlerim büyüdü.
✩
Kai ve Jennie'nin birlikte olması neden bu kadar çok isteniyor, sizce?
