dokuz

5.5K 187 87
                                    

  2 gün önce hayatının daha da berbat  bir noktaya evrilemeyeceğini düşünüyordu. Çünku Barış, kendisine hiçbir açıklama ve konuşma zahmetine girmeden kısa bir mesajla aralarındaki bu şeyi bitirmişti.

-didem ben artık bunun ikimize de zarar verdiğini düşünüyoru
Belki bana kızacaksın ama ikimiz için de en iyisi bu
Bir daha görüsmeyelim
Her şey için hem teşekkür ederim hem de özür dilerim

  Elbette cevap vermemişti bu mesaja. Çok sey söylemek istemiş. Üzüntüsünü, hayalkırıklığını ve maalesef sevgisini Barış'ın suratın haykırabilmekten çok uzaktaydı. Ama sorun değildi. Atlatırdı bir şekilde. Tıpkı Ali'yi atlattığı gibi. Ama bu sefer her şey daha büyük görünüyordu gözüne. Sevgi ve onunla orantılı olarak ihanet hissi. Böyle hissetmemesi gerekiyordu. Böyle hissetmemesi gerekiyordu. Günlerdir bunu söylüyordu. Unutmaya çalışıyordu. Ama unutmasına izin verilmiyordu.

  Miray, Didem'e yapabileceği en büyük kötülüğü yapmıştı. Bir ifşa metniyle, Barış'ın kendini aldattığını ikisinin de ismini kullanarak yayınlamıştı. Önünü arkasını düşünmeden, Barış'a zarar vermeyi umursamadan ve Didem'in başına geleceklerle zerre ilgilenmeyerek.

  Didem ne yapacaktı bilmiyordu. Telefonu eline almaya korkuyordu. Annesi birkaç kez onu aramıştı ama onu endişelendiren annesinin konuşma isteği değil, babasının suskunluğuydu.

  Didem başına ne gelirdi kestiremiyordu. Kaçmak bir seçenek bile değildi. Evinde oturmuş, babasının ona vereceği cezayı bekliyordu.

  Ceza çok ağır oldu. Haberler çıktıktan iki gün sonra evinin salonunda babasıyla karşılıklı otururken Didem artık hayatının bittiğini düşünüyordu.

"Yan tarafta mı oturuyordu?" Diye sordu babası, Serdar. Barış hakkında her şeyi biliyordu, öğrenmişti. Ama duymak istiyordu. O herifin elinden çekeceği vardı.

"Baba..." dedi Didem. Kendi için endişeleniyordu. Ama zerre korkmuyordu. Tüm korkusu Barış içindi. "Lütfen bak... fevri hareket etme. Hiçbir şey öyle değil."

"Sus Didem." Dedi babası ona. "Hata bende ben seni bu kadar serbest bırakıyorum."

"Baba gerçe..."

"Bir daha ara şu herifi." Dedi Serdar, Barış'ı kast ederek. "Ara gelsin."

  Didem, Barış'ın açmayacağını bilerek 4.sefer aradı. Barış yine meşgule attı telefonu.

"İyi, peki madem." Dedi Serdar Bey. "Sen bugün teyzene git. Ben şu topalla bir baş başa konuşayım."

Didem bir an boş bulundu. "Barış topal değil ki..." diyebildi.

"Sana çok ilginç bir şey söyleyeceğim Didem." Dedi babası. "Ben geleceği görebiliyorum."

  Didem gözlerini yumdu. Miray yaptıklarının neye mal olduğunu keşke bilseydi.

****

"Kaç oldu arıyor amınakoyim!" Dedi Barış sinirle. "Sanki ben haber ettim."

  Kerem, konuşan arkadaşına ayıplarcasına baktı. Gerçekleri öğrendiğinden beri Barış'a hatasını söylemeye çalışıyor ancak adam onu dinlemiyordu.

"Miray işten ayrılmış." Dedi Barış'a. "Senin yüzünden hep."

  Barış sabir diledi. Miray ile barışmak istemişti ama son yaptığından sonra kizın yüzünü bile görmek istemiyordu.

"Barış Bey!" Dedi çalışanlardan biri. "Ziyaretçiniz var."

  Barış şaşırdı. Kim tesise onu ziyarete gelirdi ki? Kendisini bekleyen misafiri için bekleme salonuna indi. Hayatında ilk defa gördüğü bir adam bekliyordu onu.

"Merhaba?" Dedi Barış, elini uzatarak. "Tanışıyor muyuz?"

Serdar onun elini sıkmadı. İlerideki koltuğu gösterdi. "Tanışacağız şimdi." Dedi. "Ben Didem'in babasıyım. Didem'i hatırlıyorsundur herhalde." Barış'ın rengi attı. Telaşla kıpırdandı. Herhalde tesislerde herkesin gözünün önünde bir sey yapmazdı.

"Efendim be..." Barış konuşacaktı ki Serdar onu susturdu.

"Ben diyorum ki gelecek ayın 5'i iyidir. Düğün için yani. Hem sezon içinde yaparsak takım arkadaşlarını falan da çağırabilirsin?"

"Ne düğünü?"

"Sizin dügününüz."

  Barış alayla güldü. Daha neler! Hayatta olmazdı. Delirmiş miydi bu adam? "Benim evlenmeye niyetim yok." Dedi açık açık.

"Üzüldüm." Dedi Serdar. "Ben Didem'i evlendirmeye niyetliyim. Bari istediği biriyle olsun dedim ama... sen istemiyorsan." Büyük blöf yapıyordu Serdar. "Herhalde Didem'i isteyecek birilerini buluruz."

"Ne?" Barış sesini yükseltti. "Zorla evlendirmeyeceksiniz herhalde?"

"Oğlum, bana baksana sen." Dedi Serdar. "Siz yediğiniz bokun öylece unutulmasını beklemeye alışık olabilirsiniz. Ama ben böyle bir şeyi kabul etmem." Serdar ellerini cebine koydu. "Ya senle ya başkasıyla. Bana fark etmez."

"Bakın... fevri hareket ediyorsunuz." Dedi Barış.

"Fevri hareket etseydim topuğundan vurulmuş halde hastanede yatıyordun."

  Barış yutkundu. Didem'in kötü bir kopyası vardı karşında. "Ben sana daha makul bir seçenek sunuyorum. Kızımla evlenmen senin için de onun için de en hayırlısı olur."

kadın // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin