Didem, Barış'ın havalimanına karşılamaya gelmemesine kızmamıştı. Ne kadar yoğun olduğunu tahmin edebiliyordu. Ancak yine de onu öylesine özlemisti ki yüzünü göremediği her saniye asabını bozuyor, sinirlenecek başka bir şeyler buluyordu. Şimdi de çağırdığı Uber şoförüne kurulmuştu.
Eşyalarını otele bıraktıktan sonra oyalanmadan stada gitmek için yola düştü. Neyseki otel oldukça yakınlarındaydı. Yoksa bu kalabalıkta zamanında yetişmesi imkansızdı. Barış'a geldiğini haber veren bir mesaj çektikten sonra kendisi icin ayrılmış yere geçti. Biraz garipti, kimseyi tanımıyordu, tek başına oturdu yerine.
Maç öncesi seramonide Barış'ı izledi. Onun da gözleri önce tribünde gezindi ama aradığını bulamadı.
Maç başladı. Didem fanatik bir futbol takipçisi değildi. Ama babasından dolayı denk geldikçe izlerdi maçları. Keyif alırdı. Şimdiyse hissettiği tek şey gerginlikti. Top her ayağına geldiğinde yerinden kalkıyordu Didem.
Beklediğinden çok daha gergin bir maç oldu. Son saniye kurtarışına kadar nabzının 120'yi gördüğünü düşünüyordu.
Bir daha asla maça gelmezdi.
Neyseki maç sonunda herkesin, en önemlisi Barış'ın yüzü gülüyordu. Ama yine göremedi Barış onu.
Barış, soyunma odasına geçer geçmez telefonuna sarıldı. Arkadaşlarının kutlama ısrarları arasından sıyrılarak sessiz bir yer buldu.
"Tebrik ederim!" Diye açtı telefonu Didem.
"Neredeydin göremedim seni." Dedi Barış. Gelmemiş olmasindan endişeleniyordu.
"Locanın alt kısmındaydım."
"Neden locada oturmadın?"
"Böylesi daha keyifli oldu." Dedi Didem. "Otele geçeceğim ben. Sen de kutla arkadaşlarınla."
Barış düşündü. Aslında Didem'i görmek istiyordu ancak simdi de çıkamazdı. "Erken gelmeye çalışacağım."
"Keyfine bak."
****
Nihayet kutlamalar bitip arkadaşları Barış'ı azat ettiğinde Barış onca yorgunluğuna rağmen otele kadar koşabilecekmiş gibi hissediyordu. Olabilecek en hızlı sekilde vardı, asansörü beklemeye dahi sabrı yoktu, merdivenleri kullanarak çıktı odaya.
Kapı açılır açılmaz hiç düşünmediği bir şeyi yaptı. Didem'e sarıldı. Didem de karşılık verdi. Bir süre sonra ayrıldılar. Garipti. 1 aydır neredeyse konuşmamışken ikisinin de birbirini böyle özlemiş olması.
"Yorgun musun?" Diye sordu Didem.
"Ölüyorum." Dedi Barış. "Ayaklarımı hissetmiyorum."
"Ovayım mı baldırlarını biraz?" Diye sordu Didem. "Rahatlarsın."
Barış şaşırdı. Didem bambaşma biri olmuştu sanki. Masaj yapacaktı öyle mi? "Olur." Dedi keyifle.
Barış yatağa geçti, uzandı. Didem baldırlarını, baldır içini yavaş yavaş ovmaya başladı.
"Kenan çok kötü oynadı." Dedi birden. Barış güldü. Sohbet etmeyi de özlemişti. 1 ay hiç az bir zaman değildi. Uzandığı yerden Didem'i izlemeye başladı. "Mis gibi asistini yedi." Didem bu sefer masajı parmak uçlarıyla yapmaya başladı. "Ben olsam bir daha oynatmam onu."