Barış'ın daha fazla Didem ile aynı odada uyumaya sabrı kalmamıştı. Çünkü uykunun en tatlı yerinde dürtülerek uyandırılıyordu.
"Düzelt şu kafanı Barış, horluyorsun." Dedi Didem bilmem kaçıncı kez. O da uykusunun bölünmesinden rahatsızdı ama Barış 3 damarı tıkalı gibi horluyordu.
"Hastayım kızım, dayan 1 hafta işte. İyileşince geçer."
"Ya Barış uyuyamıyorum işte. Ben uyuyana kadar bekle o zaman."
"Ya sabır ya!" Barış kalktı yataktan. Yastığını alıp salona yöneldi ki Didem onu durdurdu.
"Nereye ya?"
"Salonda uyuyacağım, bırak."
"Ya hayır," dedi Didem. Barış ile uyumaya çok alışmıştı. "Şimdi laf eder annen falan. Yat şuraya."
"Kızım 5 dakikada bir uyandırıyorsun, bırak huzur içinde uyuyayım."
"Tamam uyandırmayacağım. Söz." Dedi Didem. "Vallahi bak."
Barış yerine geçti. Sırtını dönüp uyudu.
Sabah bir telaşla uyandılar. Akşama düğün vardı, bir koşturma içerisinde hazirlanmaya başladılar.
"Neden daha önce söylemedin? Giyecek hiçbir şeyim yok." Dedi Didem. "Pantolonla mı geleceğim?"
"Ben pantolon giyiyorum, sen de giy bir şey olmaz."
"Ya sabır ya!" En sonunda valizin dibinden bir kumaş etek buldu. Üstüne de mavi gömleğini çıkardı.
"Onu giyemezsin!" Dedi Barış birden.
"Pardon?"
"Didem burası köy yeri. O kadar kısa etek giyilmez. Hem sen de rahat edemezsin."
"Barış giyecek başka hiçbir şeyim yok." Dedi Didem. Eteği giymek için hareketlendi ki Barış eteği sertçe çekip aldı ondan.
"Napıyorsun sen?" Dedi Didem şaşkınlıkla.
"Bir kere laf dinle. Giyemezsin diyorsam giyemezsin."
"Bana bak," Didem iyiden iyiye sinirlendi. "Ben senin keyfine göre giyinecek değilim. Ver şunu."
"Sen neyi anlamak istemiyorsun? İstanbul'da giy, banane? Ama burada giyemezsin."
"Gelmiyorum." Didem gömleği vslize doğru fırlattı sonra yatağa geçti. "Tek başına git."
"Saçmalama, çok ayıp olur." Dedi Barış panikle.
"Gelmeyeceğim Barış. Kimle istiyorsan git. Aileni ve seni memnun etmek için kendi canımı sıkamam."
"Allah allah!" Barış'ın sesi yükseldi. "Ben senin babanı memnun etmek için seninle evlendim. Sana katlanıyorum. Sen 3 saat pantolon mu giyemiyorsun."
İpleri koparan bu oldu. Didem yatakta gözleri dolu bir halde baktı Barış'a. Kaç gündür zaten asabı bozuktu, yalnız hissediyordu. Tutunduğu tek şey Barış'tı. Nefes alabildiği kendini iyi hissedebildiği...
"Tamam," dedi Didem. Kalktı pantolonunu ve gömleği aldı. "Ben 3 saat sıkarım dişimi. Sen de 2 ay daha sabret. Boşarsın beni."
Barış laf ağzından çıkar çıkmaz pişman olmuştu ama artık çok geçti.
****
Düğün keyifliydi. Barıs için en azından. Eski arkadaşlarını görmüş, onlarla halay çekmiş, vakit geçirmişti. Didem'e de masada Neriman Hanım ile tek kelime etmeden oturmak kalmıştı. Eve döndüklerinde Didem kendini banyoya kilitledi.