yirmi

4.5K 247 65
                                    

   Hastaneye gelmeye karar verdiği andan itibaren aslında hamile olduğunu biliyordu. Regli saat olarak bile şaşmazdı. O yüzden 4 günlük bir gecikme aslında neler olup bittiğinin çok net bir habercisiydi. Sadece emin olmak istemişti.

  Ne düşünmesi ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Ebeveyn olmak şu dünyada isteyeceği son sey bile değildi. Koskoca bir canlının sorumluluğunu geçmişti bir birey yetiştirmek Didem'in yapabileceği bir şey miydi? Birkaç ay öncesine kadar düzenli terapi alıyordu. İnsanlara, özellikle yaşlılara ve çocuklara hiç tahammülü yoktu. Barış'ı seviyordu mesela ama bazen öyle bıkıyordu ki onu bile göresi gelmiyordu. Hele evde kendi dışında başka birine alışmak işkenceden beterdi.

  Ama şimdi 3 haftalık hamileydi. Ve tüm bunların farkında olmasına rağmen tek bir şeyden emindi, doğuracaktı. Nasıl bakardı, ne yapardı bilmiyordu. Ama doğuracaktı.

"Şoku atlatabildin mi?" Diye sordu Devrim, hastanenin bahçesinde. Eve dönüyorlardı.

"Çok şok olmadım. Anlamıştım zaten."

"Çok değişik amınakoyim ya. Çocuk lan bildiğin!" Devrim dürüst olmak gerekirse Didem'in bir çocuk yetiştirebileceğini düşünmüyordu. Tıpkı Didem gibi.

"Devrim sence de yeteri kadar tedirgin değil miyim?"

"Pardon." Devrim dilini ısırdı. "Ne zaman söyleyeceksin Barış'a?"

"Söylerim herhalde bugün."

"Ne tepki verir sence?" Diye sorunca Devrim, Didem bıkkınlıkla baktı ona. Kendi aklını kurcalayan soruları Devrim'den duymak istemiyordu.

"İstersen sen söyle. Bakalım ne diyecek?"

"Çemkirme be!" Arabay bindiler. Devrim her zamankinden daha dikkatli kullanmaya çalıştı. "Yavrum endişeleniyorum senin için. Bir de sinirleniyorum yani. Vakti miydi? Okul ne olacak? Bu adam yarın bir gün transfer teklifi falan alıp giderse ne yapacaksın? Niye korunmuyorsunuz? Bir tane kondom alt üstü. Hadi o gerizekalının doğum kontrol denen şeyden haberi yok. Kızım sen eczacısın ya. İçseydin bir tane doğum kontrol hapı."

"Ben istersen tüm bu sorularına yazılı yanıt vereyim. Ne dersin?"

   Kalan yolculuk sessizlik içinde geçti. Devrim artık susmuş, sadece yola odaklanmıştı. Her zamankinden daha yavaş ve dikkatli kullanıyordu. Eve vardıklarında Didem onu bu sefer içeri davet etmedi. Belli sinirlenmişti.

"Haber ver." Dedi Devrim sadece. "Gecenin körü çıkar gelirim yoksa. "

"Üf sen de," Dedi Didem bıkkınca. "Görüşürüz sonra."

****

  Barış kötü bir maçtan sonra eve geldiğinde tek istediği yatıp uyumaktı. Ama duştan sonra yatağa uzanır uzanmaz Didem konuşmak için yanına geldi.

"Uyuyacak mısın?"

"Çok yoruldum güzelim ya."

  Didem Rize'e yaptığı gibi baldırlarına masaj yapmaya başladı. Barış gevşedikçe gevşedi. Bir eli göğsünde öteki eli başının altında masajın tadını çıkardı.

"Bir şey konuşmamız lazım." Dedi Didem. Barış gözlerini açtı. Sorarcasına baktı ona.

"Kötü bir şey mi?" Diye sordu Barış.

"Sen karar ver."

Barış iyice gerildi. Uzandığı yerden kalktı. Didem'in karşısıns geçti. Ne olmuş olsbilirdi ki? Miray'ı mı öğrenmişti? İntihar ettiğini falan. Umarım hastaneye gittiğini öğrenmemişti. Yoksa Didem haklı olarak mahvederdi onu. Bir daha asla gitmeyecekti Miray'ın yanına. Böyle bir problem istemiyordu. Her şeyi yeni yeni yoluna koymuşken üstelik.

"Dido söyler misin artık?"

"Hamileyim." Dedi Didem birden. Barış önce ne dediğini anlamadı. Yanlış duymuş olabileceğini düşündü.

"Efendim?"

"Hamileyim."

Sıçmışlardı. O kadar beklenmedik ve plansızdı ki ikisi de hayatları mahvolmuş gibi hissediyordu. Bebek ne demekti? Bu genç yaşta henüz kendi problemlerini bile halletmemişken ve ayrılık hala onlar için bir seçenekken? Çocuk öyle ha diye olan bir şey olmamalıydı. Ne zaman böyle dikkatsiz davranmıştı? İnanamıyordu kendine.

"Ne hissediyorsun?" Diye sordu Didem'e. Çünkü o da kendi kadar endişeli görünüyordu.

"Bilmiyorum. Bana sorsan çok çok erken. Yani okulum var, her şeyden önce. Yaşım da küçük. Zaten ebeveyn olacak biri değilim. Yani ben çocuk yetiştiremem..."

"Ben de." Dedi Barış. Ama aldıramazlardı da. Didem bunu istemezdi değil mi? Tamam erkendi ama... Barış ne diyeceğini bilemedi. Ne düşünmesi gerektiği neyin doğru olduğunu.

"Sevinmedin dimi?" Diye sordu Didem. Barış cevap vermedi. "Kızmak için söylemiyorum Barış. Ben de sevinmedim.  Yani bir anda hayatım alt üst olmuş gibi hissediyorum."

"Tam öyle değil de..."

"Dürüst ol."

"Tamam," Barış pes etti. "Çocuk için çok erken. Zaten ikimizin de şu an çocuk bakacak bir hayatı yok. Maç oluyor, kamp oluyor. Bir gidiyorum günlerce yokum. Sen de sınav haftasında yemek bile yemiyorsun doğru düzgün. Birbirimize zor tahammül ediyoruz."

"Doğru." Didem ağlamamak için sıktı kendini. "Ama aldırmak da istemiyorum." Diye itiraf etti.

  Barış sesli bir nefes verdi. Sonra kızı göğsüne çekti. Sıkıca sarıldı. Sırtını sıvazladı.

"Ben de aldırmanı istemiyorum." Diye itiraf etti. "Ama seni yalnız bırakmaktan, tüm sorumluluğu sana yüklemekten de korkuyorum. Ya bu işin sonunda benden nefret edersen?"

  Didem güldü. Barış'tan nefret etmek hiç öyle kolay bir şey değildi çünkü. Dudaklarını öptü Barış'ın. Parmak uçlarıyla yüzüne dokundu.

"Bir şekilde hallederiz herhalde."

"Mecburen," dedi Barış. "Halledeceğiz."

*****

Ertesi hafta Didem'in hamilelik haberini kulüpteki herkes duymuşken tebrikler ardı ardına geliyordu. Takımın zıpır çocuğu Barış'ın bir çocuğu olacağı fikri hepsini eğlendiriyordu.

"Ciro gibi bir şey olsa ne tatlı olur lan!" Dedi Kerem. Didem ile aralarındaki problem bir tarafa bebek fikri onu belki de Didem ve Barış'tan daha çok mutlu etmişti. "İsmini ben koyayım mı?"

"Didem belamı siker Kerem." Dedi Barış gülerek. Çocuk fikrine biraz alışmış gibi hissediyordu. Belki bunda ailesinin mutluluktan uçması da bir sebepti. Didem hala sevilmiyordu ama kabul görülmüştü.

"Barış senin çocuk ne zaman doğacak?" Diye sordu Mauro tercüman aracılığı ile.

"1 aylıkmış daha. 8 ay var."

"Allah yardım etsin sana." Diye araya girdi Berkan. "Sevinç'in anlattığına göre Didem normalde çekilmez biri. Hamilelikte neler eder sana?"

  Barış ters ters baktı ona. "Sen bi ara gel biz sana Sevinç'i tam bir anlatalım. Sonra sen karar ver kim daha çekilmezmiş."

"O ne demek lan?" Diye sordu Berkan.

"Düşün dur mal herif!"

"Barış..." Berkan ona cevap vereceği sırada Kerem aralarına girdi.

"Oğlum bi sus sen de!" Dedi Berkan'a.

"E kutlama yapalım o zaman." Diye konuştu yine Mauro. "İstersen Wanda ile ben küçük bir parti organize edelim sizin için."

"Herifin aklı fikri kutlamada ya." Türkçe söylendi Kerem. Sonra tercümana bir bakış attı, bunu çevirmemesi için.

"Bilmiyorum bir sorayım Didem'e. İster herhalde."

  Kerem bıyık altından güldü. Barış da Kerem de Didem'in bunu asla istemeyeceğini biliyordu.

"İster, niye istemesin? Tüm kutlama bizden." Dedi Mauro.

  Barış sabır çekti.

****

Özlediniz mi?

kadın // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin