onbeş

5.2K 235 101
                                    


  Didem biraz zaman istedi Barış'tan. Onu affetmek, tekrar sağlıklı iletişim kurabilmek zaman alacaktı. Seviyordu, hem de çok seviyordu. Ama Barış'tan emin olması gerekiyordu. Tüm olanlardan sonra da bu hiç kolay değildi.

  Konusmalarının, daha doğrusu tartışmalarının üzerinden 2 gün geçmişti. Barış, Didem'e yeterli alanı ve zamanı vermeye çalışıyordu.

"Günaydın." Dedi Barış gözlerini açar açmaz giyinen Didem'e. Didem salonda yatmakta ısrar ettiği için birlikte yatmıyorlardı.

"Günaydın." Dedi Didem ona. Sütyeninin kopçasını takmaya çalışıyordu. Bir türlü beceremeyince Barış ayaklanıp yardım etti ona. Sonra da Didem'in omzuna yumuşacık bir öpücük bıraktı.

"Akşam mezunlar derneğinin sonbahar etkinliği var. Halihazırda okulda okuyan öğrenciler için oluşturulacak burs fonuna gidiyor geliri. Benim mutlaka gitmem lazım ama..."

"Ben de gelirim." Dedi Barış, onun lafını bitirmesine izin vermeden.

"Zorunda değilsin." Dedi Didem. Barış'a karşı hala mesafeliydi.

"Ama istiyorum."

"İyi, tamam." Dedi Didem. "Yalnız güzel bir şeyler giy Barış. Hatta mümkünse ceket falan. Şu renkli takımlarını görmek istemiyorum."

  Barış güldü. Lansmanda giydiği takımı kast ediyordu, gerçekten rezaletti. "Sen ne giyeceksin?"

"Bilmiyorum ki? Staj çıkışı biraz bakınacağım. Aslında bir elbisem var ama..." Dolaba yöneldi. Elbiseyi çıkardı. Kırmızı gömlek tipi bir elbiseydi. "Saten bu. Fazla kaçar. Düz siyah bir şey bulabilirsem iyi olur."

"Geleyim çıkışta, beraber gidelim alışverişe."

  Didem güldü. "Çabanı takdir ettim ama çok vakit kaybederiz. Sen 7 gibi hazır ol. Ben başka bir şey istemem."

  Barış, Didem'in sözünü dinledi. Saat 7'ye 15 kala ikisi de evden çıkmak için hazırdı. Didem son kez baktı aynada kendisine. Tam da istediği gibi sade düz bir elbise bulmuştu. Üstüne de koyu kahve bir ceket aldı.

"Çok klas olmuşsun." Dedi Barış ona. "Didem valla memen büyüyor senin."

"Barış saçmalama." Didem güldü. Barış da siyah pantolon, beyaz basic tişort ve siyah ceketle oldukça hoş görünüyordu. "Sen de çok hoş olmuşsun."

  Evden çıktılar. Yolda Didem'in telefonu en az 5 kez çaldı. Sürekli bir şeyi ayarlama telaşındaydı kız. En son birine de sağlam bir fırça çekti.

  Sonbahar balosu, terası olan hoş bir mekanda yapılıyordu. Tüm organizasyonla Ali ilgilenmiş, bağlantıları da Didem kurmuştu. Bu yüzden içeri girer girmez Ali yanında bitti Didem'in.

Barış'a selam bile vermeye tenezzül etmeden, "Öğrenci temsilcileri geliyor diye şampanyayı ikramdan çıkarttım."

"Ne akla hizmet koymuştun ki zaten?"

  Barış istemsizce güldü. Didem'in bu sert tavrı çok hoşuna gidiyordu. Barış'ın aklını uçuruyordu. Bu hissiyatla elini kızın beline attı.

"Tamam uzatma." Dedi Ali, Didem'e. "Ben şimdi şu Sanem'lerle konuşayım. Malum kız senden nefret ettiği için her sene bağış miktarını düşürüyor."

  Didem omuz silkti. "İyi." Dedi sadece.  Ali yanlarından ayrıldı.

"Sanem seni niye sevmiyor?" Diye sordu Barış. Bu sorunun milyon tane cevabı olabilirdi.

"Önemli bir şey değil." Dedi Didem. "Ali'ye aşıktı da biz lisedeyken."

  Barış göz devirdi. Ali'nin de aşık olunacak nesi vardı bir bilseydi? Kendi daha yakışıklıydı. Daha zengindi. Emindi ki daha iyi sevişiyordu. Kafasında böyle saçmasapan bir kıyasa girişti. Ali sadece daha zeki olabilirdi.

kadın // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin