"Sen Devrim'i mi aradın?" Didem şaşkınlıkla sordu. "Onu da yemeğe davet etmişsin?"
"Doğru düzgün teşekkür edemedim çocuğa. Annem öve öve bitiremedi, baya uğraşmış. Sıkıntı olur mu senin için?"
"Yoo," Didem kocaman gülümsedi. "Çok mutlu oldum hatta."
"Devrim abi mi geliyor?" Deniz, kafasını uzattı mutfağa doğru.
"Ben davet ettim." Dedi Barış. Pilav için ısıtıcıya su koydu, sonra sarımsakları Didem'in elinden aldı. Şimdi kokardı, midesi falan bozulurdu.
"İyi ya gelsin de bana analitik anlatsın. Senin bi halt hatırladığın yok." Didem'e takıldı.
"Sen eşeksin o yüzden kafan basmıyor ama Devrim anlatır sana. Eşekle eşek dilinde konuşursunuz."
Bir koşuşturma içinde sofrayı hazırladılar. İlk gelen misafirleri Devrim oldu. Elinde bir kilo fıstıklı baklavayla. Ardından Semih ve Neşe geldi. Onlar da aynı yerden aynı tatlıyı almışlardı.
"1 hafta yeriz artık." Dedi Didem. Gerçi daha yemeğe oturmadan Deniz ve Barış, üçer tane atmışlardı ağızlarına. Didem onlara kızdığında da zaten baklavalar küçüktü savunmasını yapmışlardı.
"Biraz daha çorba doldurayım sana." Didem, Semih'in önündeki kaseyi çekecekken Semih engel oldu.
"Abla valla yeter, yemeğe yer kalmadı."
"Neşe sen hiçbir şey yemedin!" Barış kızın daha yarılanmamış çorbasını işaret ettin.
"Yok şey, benim porsiyonlarım küçük de."
"Barış alışık değil tabii, kendisi 4 kaseyle ancak doyduğu için." Deniz ona takıldı. Barış onun bu halleriyle eğleniyordu. Aralarındaki iletişim buydu.
"Oğlum lokmalarımı mı sayıyorsun sen benim?" Deniz omuz silkti.
"Sen bir daha Barış de, bak ben senin o kafanı nasıl kırıyorum!" Didem yüzüncü kez uyardı kardeşini. Deniz onu da sallamadı.
"Berkan ile Sevinç nişanlanmış." Dedi Semih birden. "Geçen gün duydum ben de."
Devrim öksürdü. Çorba genzine kaçmıştı.
"Senin Sevinç?" Diye sordu Didem'e. Didem kafa salladı. "Allah sabır versin Berkan'a."
"Niye ki? Arkadaşınız değil miydi?" Semih sordu. Neşe ona susması için işaret ediyordu ama anlamadı.
"Sen nereden biliyorsun?" Didem sordu.
Barış kıpkırmızı oldu. Milli aradan, derbi devre arasına kadar buldukları her fırsatta Semih ile insanları çekiştirmekten keyif alıyorlardı. Bu onların hem gizli sırrı hem de sinirlerini boşaltma yöntemiydi.
"Ne dedikoducu herifsin lan!" Devrim kahkahalarla güldü. Barış'ın sırtına vurdu. "Amınakoyim gidip Semih'e Sevinç'i mi anlatıyorsun?"
"Boşboğazlığım tuttu."
"Dedikodu değil de..." Semih kendini açıklamaya çalıştı.
"Sen sus!" Barış araya girdi. "Bir sonraki derbide ayağını eline vericem senin, ayarsız hobbit!"
****
Yatmak için hazırlanırken Didem boy aynasının karşısında saçlarını örüyordu.
"Çok keyifliydi." Dedi Barış. "Devrim harbi kafa herifmiş!"
"Öyledir," Didem aynadan gülümsedi kocasına. "İyi bir arkadaştır yani. Gerçi onun da bed huyları var da törpüledi." Didem aklına gelen düşünceyle dudaklarını ısırdı. "Kerem ile aran mı bozuk senin?"