yirmiyedi-final

5.6K 293 229
                                    

Hamileliğin 9.ayında artık eğilip kalkmak, bir şeyler kaldırmak hatta yıkanmak bile işkence gibi geliyordu Didem'e. Zaten hiçbirini de yapamıyordu. Barış neredeyse her şeyde yardım ediyor, eve gelen yardımcıların haddi hesabı olmuyordu. Su bardağı bile kaldırmıyor, okula da sadece sınavlar için gidiyordu. Sıkıntıdan patlayacaktı.

"Barış duş almam gerek." Dedi Didem, adam eve girer girmez. Duşunu da Barış aldırıyordu. Didem'e kalsa çok rahat yapardı bunu da Barış asla izin vermiyordu. Çocuğa bir şey olacak diye aklı çıkıyordu.

"Tamam, bir işeyeyim önce."

Banyoya geçtiler. Barış, işini görürken Didem de tişörtünü çıkardı. Sonra Barış ona pantolonunu ve iç çamaşırlarını çıkarmasında yarım etti. Duşakabinin içine girdiler.

"Su iyi mi?" Diye sordu Barış. Didem kafa salladı. Barış'ın geçenlerde aldığı tabureye oturdu. Barış da sırtından başlayarak keseledi. Didem de saçını şampuanladı.

"Hayır sen niye soyunuyorsun ki?" Didem sordu. "Her seferinde tepemde bu..."

"Özlemişsindir beni diye sana görsel bir şölen hazırladım sana."

"Komedyen misin sen?" Didem güldü. Komik bir görüntüleri vardı. Didem'den sonra Barış da hemen yıkandı. Kurulanıp çıktılar

"Bir an önce doğursam iyi olacak. Sabrım kalmadı." Didem yastığı bacaklarının arasına aldı. "Of yani!"

Güldü Barış. Gerçekten de çok zor geçiyordu Didem için. Hantal biri olduğundan bedeni iyice tembelleşmişti. Barış ona pilates hocası tutalım dediğinde ise "Benim tek bedensel aktivitem seks." diyerek reddetmişti.

"Ayaklarını ovayım mı?" Barış sordu.

"Yok ya ama bir kere öpsen süper olur." Barış memnuniyetle gülümsedi. Didem'in önce yanaklarını sonra dudağını öptü.

"Cuma maç var. Sonra da şampiyonluk kutlaması olur. Bir mucize olmazsa." Didem'e baktı. "Gelmek ister misin diye soracağım ama?"

"Bu halimle mi? Sen keyfine bak hayatım. Ben evde Deniz'in başının etini yiyerek eğleneceğim."

Deniz de artık yerleşik hayata geçmişti yanlarında.

"Hala isim düşünmedik."

Didem sıkıntıyla nefes verdi. Ne isim koyabilirdi çocuğa? Öyle beğendiği bir anlam yüklediği bir isim falan yoktu ki?

"Şenol koyalım!" Dedi muziplikle. Barış göz devirdi.

"Yok Süleyman Seba!"


"Canını sıkmak istemem ama..." Barış tam da can sıkacak bir şey söyledi. "Transfer teklifi gelebilir bu sene."

Didem ne buradan ayrılmak ne de Barış'ı bırakmak istiyordu. "Geldiğinde konuşalım."

****

Şampiyonluk kutlamasından aldığı keyif bambaşkaydı. Özellikle Semih'e kısa videolar yollayarak onu da delirtmek müthiş keyif veriyordu. Sonra Semih de kısa bir video atarak Barış'ın evinin salonunda Didem, Deniz ve Neşe ile oturduklari 101 masasıni göstermişti Barış'a. Sanki her şey hak etmediği kadar iyi gidiyordu.

Torreira elinde koca bir bira bardağıyla daha yanına yaklaştığında telefonu tekrar titredi. Semih'e küfrede ede açtı telefonu.

"Şampiyonluk kutlamasındayım kardeşim. İşim var! Acele söyle."

"Abi! Didem abla doğuruyor."

Keşke yanlış anlamış olsaydı. Panikle elindeki bardağı düsürüp ortalığı birbirine katarken neyse ki Kerem yanındaydı. Barış'ı girdiği şoktan çıkarıp arabasına bindirerek hastaneye doğru yola çıktılar.

Baba mı oluyordu? Hemen simdi mi? Nasıl olacaktı oğulları? Daha isim bile koymamışlardı.

"Kerem galiba panik atak geçiriyorum ben." Dedi Barış. Camı açtı, derin nefes aldı. Çocuk ne demekti? Baba olmak? Sanki yeni yeni işin ciddiyetini kavrıyordu.

Kerem'in onu sakinleştirme çabaları ile geldiler hastaneye. Alkolden suratı kıpkırmızı, yüzu sarı-kırmızı boyalı, GS formasıyla doğumhanenin kapısına ulaştılar. Semih, Neşe ve Deniz onu bekliyorlardı.

"Doğdu mu? Doğdu mu? He? Daha isim bulmadık."

"Sakin ol abi." Semih onu oturtmaya çalıştı. "Yeni aldılar zaten. Doğuma girebilecek misin?"

"Ne?" Ölürdü Barış herhalde. "Gireyim mi?" Diye sordu Kerem'e.

"Ablam çok panikti, birinin girmesi lazım."

"Ben giremem." Dedi Barış. Şu an bile zar zor nefes alıyordu. "Ne güzel sezeryan olacaktı, eşek sıpası niye erken doğuyor ki?"

"Abi ben mi gireyim?" Semih hayretle sordu. "Kim girecek?"

"Ben ablamın şeyini göremem valla." Dedi Deniz. "Neşe girsin?"

"Olmaz!" Semih hemen itiraz etti. "Kalbi var onun, o dayanamaz."

"Hay ben sizin!" Kerem öfkeyle kendilerini bekleyen hemşireye yaklaştı. "Ben girerim, oldu mu?"

****

Barış'ın ara sıra ayılıp bayıldığı 5 saatin sonunda hemşire onlara güzel haberi verdi. Sağlıkla doğmuştu çocukları. Hem de 4 kilo 300 gram. Didem'i normal odaya almışlar, yarım saat sonra görebileceklerini söylemişlerdi. Bitmek bilmeyen yarım saatin sonunda Barış odaya ilk giren oldu, yarı baygın karısına sımsıkı sarıldı.

"Didem!" Dedi mutlulukla. "Teşekkür ederim. Bin kere teşekkür ederim sana!" Öptü yanaklarını.

"Çok küçüktü Barış! Bir görsen..."

"Ne küçüğü amınakoyim 5 kilo çocuk doğurmuşsun!" Dedi Deniz. "Küçük diyor."

Kerem bu küfüre rağmen güldü. Garip bir şekilde Deniz'i sevmişti. "Çok ilginçtir ki," Kerem, Barış'a yaklaştı. "Çocuk baya sarı!" Kafayı Semih'e çevirdiler.

Barış gülmemeye çalışarak Semih'e döndü. "Eee, Semih, ayaksız hobbit! Anlat bakalım, bu çocuk niye sana benziyor?"

Semih'in beti benzi attı. Panikle Neşe'ye döndü. Neşe de anlamamışcasına ona bakıyordu. "Nasıl yani?" Diye sordu kekeleyerek.

"Karışmayın çocuğa!" Didem yattığı yerden müdahale etti. "Zavallı zaten beni taşımak zorunda kaldı arabaya. Beli kopmuştur!"

"Yok yaa," dedi Semih. Asansörün zemin kata inmesini beklerken götünden ter attığı dakikalar yokmuş gibi davranmak istiyordu. "Önemli değil yani. Zorlanmadım ben."

"Aynen," Deniz araya girme ihtiyacı hissetti. "Nasıl nefes alıyordu görseniz." Semih'i taklit etti. Kafasına bir tokat yedi.

"Sağ ol kardeşim benim!" Barış sarıldı Semih'e. Sonra Kerem'e döndü. Didem'in doğumuna girmişti. Kim yapardı bunu. "Sen var ya!" Diye bağırdı kollarını Kerem'e sararken. "Vaftiz babası sensin lan fasülyenin."

Gülüşmelerini küçük bir ayaklı sedyede yanlarına getirilen erkek çocuğu bozdu. Hepsinin kafası bir anda eğildi o tarafa.

"Lan harbiden sarı!" Dedi Semih.

"Aslanım? Görüsmeyeli nasılsın?" Kerem araya girdi.

"Abla bu babama benziyor gibi geri mi soksak ne yapsak?"

Barış ağlıyordu düpedüz ağlıyordu. Oğluyla tanışması böyle olacaktı demek ki? Elleriyle yüzünü kapattı, hayret eder bakışlar arasında sesli bir şekilde ağladı.

"Barış!" Didem mental olarak ondan daha iyi bir haldeydi. "Gel buraya!" Kollarını uzattı kocasına. Sımsıkı sarıldılar. "Bir kere de rol çalma ya!"

******

Bitti. Biraz ani bir bitiş oldu ancak çok uzatmamak gerektiğini savunuyorum. Yeni hikayeye profilimden ulaşabilirsiniz. Öpüyorum, kendinize iyi bakın. 💙

kadın // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin