Özgürlüğümüze 🐊
~~
"Efendim, İspanya Büyükelçiliği'nden mektup geldi"
"Getir"
Changbin, elindeki krem rengi, örgüt isminin yazılı olduğu mektubu Hyunjin'in önüne bırakıp bir adım geriye attı. Hyunjin, geride duran sandalyesiyle birlikte öne doğru geldi, elini mektuba uzatıp aldı.
Sayın LM Lideri Hwang Hyunjin,
Pandora'nın ve masanın yeni sahipleri Yang Jeongin ve Kim Seungmin adına düzenlenecek olan toplantı için evimize davet ediliyorsunuz. Davete icabet etmeniz rica edilir.ㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤİspanya Büyükelçiliği
Gözleri cümleleri bir bir takip ettikçe kaşları da çatılıyordu. Uzun zamandır istediği mevkinin bir başkasının alması bir hayli öfkelendirmişti. Mektubu avucu içinde sıkıştırdı, duvarın dibine fırlattı.
Aklında dolanan düşünceleri silip bir anda ayaklandı. Durumu Felix'e söylemesi gerekiyordu ve Felix'in Jaeshin ile en kısa zamanda konuşup anlaşması gerekiyordu. Pandora'nın yeni sahiplerine şu anlık dokunmak tamamen onun zararına olacağından tek seçenek Jaeshin ve kardeşiydi.
Öfkeyle solurken arabasına bindi, Changbin de hiç bekletmeden binip kullanmaya başladı.
~~
"Ee hadi Hyunjin", dedim bıkkınlıkla. Yarım saat kadar oluyordu geldiği ve bir türlü konuşmuyordu.
"Bir şey düşünüyordum. Her neyse, Jaeshin ile halletmemiz gerekiyor. Elçilikten mektup geldi, Kim ve Yang için toplantı düzenleniyormuş. Joseph ise Minho ile tekrar görüşecekmiş."
"Ben modellik yapmaya devam mı etsem ya. Sıkıldım şimdiden", dediğimde gülümsedi Hyunjin.
"Model olmanı istemiyorum açıkçası, güzel bedenini herkes görmemeli"
Kaşlarım çatıldı, bu adam takıntılı bir sapık olamazdı değil mi?
"Böyle sapkınca konuşma korkutuyorsun"
"Peki küçük bey, şimdi gidelim mi?"
Yutkundum, kararsızdım aslında gitmek istemiyordum ama istiyordum da. Babam da orada olacaktı ve onunla yüzleşebilecek miydim emin değildim. Bakışlarım zeminle yüz göz olurken Hyunjin'in dürtmesiyle başımı kaldırdım. "İstemiyorsan gelme bebeğim, ben hallederim. Anlıyorum seni", anlayışla konuşmasına tebessüm edip başımı iki yana salladım.
"Gelmek istiyorum, korkak biri olup kendimi düşünce zindanlarına atamam"
Ellerimi eli arasına aldı, sırtını yavaşça okşayıp dudaklarına götürdü. Kalp ısıtan bir öpücük kondurduğunda kalbim hızlanmıştı sebepsizce. Öylece ellerimize bakarken elimi hızlıca çektim.
"Yapma şunu, hemen sırnaşıyorsun"
"O günlere de az kaldı yavrum.", diyip kalktığında çelme taktım ani bir hareketle. Yere, tam önüm, düştüğünde başımı çevirdim. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken. Hyunjin'den kısık bir gülüş duyduğumda ona döndüm. Ayaklarımın dibinde oturmuş bana bakıyordu gülerken. Elini dizimin üstüne koydu, baş parmağıyla usul usul okşadığında titredi bedenim.
"Beni yerle bir edecek tek bir kişi varsa o da sensin", diyerek kalktı. Bense arkasından bakakaldım. Beni tanıyalı daha ne kadar olmuştu da böyle iddialı konuşabiliyordu. Bu ürkütücüydü aslında, dibini görmeden bağlanması erken gözden çıkarmasına teşhir ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loss / Hyunlix
Fanfiction"Defilede sevdiğiniz bi tasarım var mı Bay Hwang?" "Evet ama tasarım değil sarışın modeli sevdim"