14

845 79 289
                                    

Tereddütlü adımlarla merdivenleri çıktım arakamı kontrol ede ede. Yerde yatan adamlara bakıp önüme döndüm. Elimdeki silahı sıkıca tutup yukarı çıktım. Minho'nun evine giriyordum, yaklaşık 2 haftadır planladığımız bir işti. İtalya'ya geldikse sonra babamla her şeyi ince eleyip sık dokuduk, en ince ayrıntısına kadar ne yapmamız gerektiğini düşündük. Babam: Minho'nun 2 yıl önce işlediği cinayet ve silah kaçakçılığıyla alakalı birkaç görüntü olduğunu, bunları çeken ve Minho'yu tehdit eden bir adam olduğunu söyledi. Tabii bu adam öldürülmüş, Minho ise görüntüleri alıp saklamış. Ve büyük ihtimalle toplam 100 korumanın bulunduğu evinde saklıyordur, diye düşünerek evine girmeyi planladık.

Korumaları işkillendirmeyecek bir şekilde yapmalıydık bunu ve yapmamız gereken onları zehirlemek ya da bayıltmak. Elbette ki bayıltmayı seçtik, tabii bu çok zor olmuştu. Eve sürekli gelip giden bir temizlikçi kadın vardı aynı zamanda yemeleri de yapıyormuş. Daha önce babamın korumalığını yapan bir koruma vermişti bu bilgiyi, zaten bize çok da yardımda bulunmuştu. Ona verdiğimiz uyku ilaçlarını kadına vermişti, bu sayede onlar derin bir uykuya dalmıştı akşamüzeri. Babam dışarıda beklerken içeri girmeyi teklif ettim ve öylede oldu.
Odaya girdiğimde gözlerim kocaman açıldı, odanın her bir duvarında benim fotoğraflarım vardı. Evde, dışarıda, podyumda hatta uyurken bile! Tanrı aşkına ruh hastasıydı bu adam. Kısa bir süre etrafı inceledim ardından cam kapağı olan dolaptaki kasaya yöneldim. Kapıyı açıp diz çöktüm.

Şifreyi girecektim fakat bilmiyordum ki!.. ah tabii. Gülerek kendimle alakalı olan her şeyi denedim sonunda olmuştu. Felix cidden çok yaratıcı yani!

Kasanın içimdeki dosyalar karıştırmaya başladım. Dosyaların altına sıkışan bir zarf tarzında bir şeyi gördüğümde hemen elime aldım

İçinde bir CD vardı; hemen kağıdın içinde çıkardım, boynumda çantayı çıkardım hemen ardından bilgisayarımı. CD'yi hemen bilgisayara taktım. Açılan görüntüyü izledim, babamın dediği gibiydi gerçekten görüntüleri vardı. CD'yi çıkarıp bilgisayarı kapattım. Hızlıca hareket edip çıktım odadan. Çıkmadan önce odanın fotoğrafını çekip öyle çıktım.

Evden çıktığım gibi babam arabayı çalıştırdı, hemen arkaya bindim. Ve oradan uzaklaştık.

~~

"Gerçekten zeki biri olduğunu unutmuşum Lee Felix", dedi Minho sinirden gülerken. Önünde açık olan görüntüleri kapattı, bana döndü.

"Anlaşma yapalım diyorum Minho?"

"Ne istiyorsun?"

"Kim Seungmin'in senin itin olduğunu biliyorum. O yüzden rahatlıkla onları indirebilirsin..."

"Sen mi lider olmak istiyorsun", diye lafa girdi sorgularcasına. "Hayır babam olacak", dediğimde sırıttı. Hâlâ babama laf geçireceğini zannediyordu, ancak artık öyle bir şansı olmayacaktı.

"Peki başka bir isteğin?"

"Kore'ye geri dönüyoruz. Zırt pırt beni rahatsız etmezsen sevinirim"

"Felix", dedi ayağa kalktı ve yanıma geldi. Yanıma oturdu, çenemden tutup yüzüme yakınlaştı.

"Beni değil hapse yerin dibine de soksan senden uzak durmam. Senin nefes aldığın yer benim ait olduğum yer. Sen ölsen bile benden kurtulamazsın"

Nefesi yüzümde geziniyordu. Ses tonu karanlıktı, bu ürperticiydi. Bakışlarımı kaçırdım ama çenemden sertçe sıkıp kendine doğru çevirdi yine uyarırcasına. "Anladın mı?"

"Seni sevmeyeceğim Minho"

"Umrumda değil. Benim olacaksın er ya da geç", dedi dudağımın kenarından öperken. Gözlerini kapattı derin bir suya dalar gibi öptü ve çekildi. Kanım çekilmiş gibi hissediyordum, tahmin ettiğimden dahasıydı.

Loss / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin