Stresten salladığım dizimin üstüne konulan el ile başımı kaldırdım. Chan, gerginliğimi almak istercesine sıkmıştı bacağımı. "Sakin ol biraz", dediğinde başımı salladım. Ama elimde değildi sakin olamıyordum.
Karakoldaydık, Hyunjin'in sorgusunun bitmesini bekliyorduk. Hyunjin Minho'yu vurduktan sonra ben küçük bir şok geçirmiştim, yerimde öylece oturup ağlıyordum. Chan ve Changbin gelmişti hemen, onlar Minho'yu hastaneye götürmek için aşağıya taşımışlardı onu. Hyunjin ise beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir saatin ardından sonunda kendime geldiğimde hastaneye gittik biz de. Minho ameliyata alınmıştı ve biz gider gitmez daha soluklanamadan Hyunjin sorgu için götürüldü.
Chan ile birlikte hemen arkasından gitmiştik. Ve yaklaşık yarım saattir bekliyorduk. Zaman çok acımazdı, her zaman öyle olmuştu. Ne zaman can yakıcı bir durum olsa, bir kaplumbağa gibi geçerdi, öyle yavaş öyle sakin.
Hyunjin oturduğumuz yere doğru geldiğinde yerimden kalkıp koşarak boynuna atladım. "Çok korktum", kollarımla onu öyle sarıyordum ki korkuyordum elimden alınacak diye. "Korkma bebeğim, seni bırakır mıyım ben?", dedi belimi sıkıca sararken. Kalbimdeki fırtına şimdi dinmişti.
Kollarımı boynundan çekmeden kendimi biraz geriye attım. "Gidiyor muyuz?", dediğimde dudağımı öpüp çekildi. "Gidiyoruz bebeğim. Evimize gidelim", elimi indirip tuttu, dudaklarına götürüp öptükten sonra çıkışa doğru yürüdük.
Arabaya bindiğimizde kucağına oturdum, şuan sadece sarılmak ve uyumak istiyordum. "Minho nasılmış?", dedi Chan'a ithafen. Bense başımı göğsüne yaslamış kalbinin sesini dinliyordum, en güzel melodim idi.
"Ameliyattan çıkmış abi ama komadaymış sanırım. Ne zaman uyanır bilmiyorlarmış"
"Gebersin piç"
"Hyunjin", mayışmıştım, uykulu gibi. "Efendim güzelim", dedi eliyle yanağımı severken. "Sarılarak uyuyalım", çenemden tutup kaldırdı yüzümü dudağıma nefesini bırakıp kısa bir öpücük kondurdu. "Kurban olurum sana, gidelim uyuruz bebeğim. Tüm gece yanında olacağım", gülümsedim ve gözlerimi kapattım.
~~
"Ahm!", Hyunjin'in altında yavaşça aşağı yukarı savruluyordum, başım yatağın başına çarpıyordu. Gece eve geldikten sonra öpüşerek başlatmıştım bunu, çünkü her şeyi unutmak istiyordum. Hyunjin'in unutturmasını istiyordum, öperek, sevişerek...
"Ben", dedi Hyunjin elini başımın altına yerleştirip hafifçe kaldırdı, göz göze gelmiştik. "İçindeyken başka bir şey mi düşünüyorsun?", Hyunjin'in içime girip çıkması yavaşlarken boynuna doladım kollarımı, başını kendime doğru bastırdım.
"Sadece seni düşünüyordum-ah!.. altında savrulmak bana senden başka bir şey düşündürür mü?", dediğimde sırıttı. Dudaklarını yanağıma sürttü kulağıma doğru indi. "Altımda veya üstümde hiç fark etmez lügatında yalnız ben olacağım Bay Hwang Lee", kıpır kıpır olmuştu içim, içimden sıcak bir şeyler akıyordu, karnım karıncalanıyordu.
Parmaklarını saçlarının arasına daldırdım, parmak uçlarım saç diplerine batıyordu, bu his hoşuma gidiyordu. "Bana unuttur her şeyi, hatta adımı", boynuma dişlerini geçirip öptü. Başını kaldırıp gözlerimin için baktı. Üstümden kalkıp erkekliğini çıkardı, dizlerinin üstüne yükseldi.
"Prezervatif kullanmasam olur mu seni hissetmek istiyorum"
"Olur sevgilim"
Eğilip karnımı öptü prezervatifi çıkarıp yere attı. Üstüme uzanacağını zannetmiştim ancak Hyunjin yataktan indi ve banyoya gitti. Arkasından öylece kala kalmıştım. "Hyunjin?!", suyun sesi geldiğinde sırıttım. Birkaç dakika sonra Hyunjin geldi, öpücük atıp kucağına aldı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loss / Hyunlix
Fanfiction"Defilede sevdiğiniz bi tasarım var mı Bay Hwang?" "Evet ama tasarım değil sarışın modeli sevdim"