Uçak normal hızında süre giderken Felix tatlı bir uykuya dalmıştı. Uzun süredir çektiği uykusuzluk son bulmuştu. Saat gece yarısını çoktan geçiyordu. Felix ve Hyunjin İspanya'ya gitmek için uçağa binmişlerdi. Uçağa bineli birkaç saat oluyordu ve daha 10 saate aşkın bir süreleri vardı. Hyunjin, yanında uyuyan Felix'in yüzünü incelemeye devam ederken titreyen telefonuyla ses çıkarmadan kalktı yerinden.
Ön taraflara doğru gidip cevapladım telefonunu.
"Efendim?"
"Biz sizden bir iki saat sonra geleceğiz her şeyi ayarladın mı? Felix şüphelenmiyor değil mi?"
"Hayır, neden şüphelensin? Ona bir günde aşık olan bir deli olduğumu düşünüyordur."
"Çok fenasın sen ağabeyciğim!"
"Felix bu iş için anahtarım olacak. Onu öylece kaybedemem... Her neyse, Seungmin ile konuştum. Gece yemekten sonra bulunabilecek bir yere bırakacak belgeleri. Sen ve Felix, alıp geleceksiniz. O belgeleri Soohyuk'a vereceğiz ve o lider olacak ama benim emrim altında çalışan bir lider..."
"Başta planın aptalca gelmişti ama şuan daha mantıklı peki Felix öğrenirse?"
"Öğrendiğinde her şey çok geç olacak zaten. Benimle iletişime geçecek bir yerde olamayacak zaten"
"Güzel güzel, kapatıyorum o zaman ben uyuyorum daha çok yolumuz var"
"Kızımı nereye bıraktın?"
"Annesine başka nereye bırakabilirim?"
"Peki, görüşürüz"
Telefonu kapatıp eline vurdu birkaç kere, derin bir nefes alıp arkasına döndü. Gözlerine uyku çöküyordu yavaş yavaş. Felix'in yanına geçtiğinde üstündeki ceketini çıkardı. Yerine yatıp Felix'e bakmaya başladı.
"Güzel, çilli bir anahtar..", diye geveledi. Arından gözlerini kapatıp kendini uykunun kollarına bıraktı.
10.06
Uçak iniş yapalı birkaç dakika oluyordu. Hyunjin ve Felix uykularından yeni uyanmışlardı, ancak aceleleri olduğundan hızlıca kalktılar kıyafetlerini giydikten hemen sonra çıkış yaptılar. Şuan da kalacakları otele doğru gitmek üzre onları havalimanının önünde bekleyen araca bindiler.
"Güzel uyuyabildin mi?"
"Hıhım"
"Otele gittikten sonra duş al sonra hazırlan. Yemek saat 3'te"
"Peki", dedi Felix kısık bir tonda. Aklında bir soru vardı ve bu onu rahatsız ediyordu. Aklını kurcalayıp duruyordu. O gün Hyunjin'in onu neden öptüğünü fazlasıyla merak ediyordu, yanısıra kendisinin neden rahatsız olmadığını düşünüyordu. Olması gereken Hyunjin'e tokat atıp bağırıp çığırmasıydı, fakat o bunu yapmamıştı. Hemen adapte olduğu için kendisine sinirlendiği de oluyordu tabii.
Gözleri bir anlığına Hyunjin'e kaydı. Elindeki tabletle uğraşan adamı süzdü ardından gözlerini çekti hızlıca. Ve yeniden sordu kendine cevapsız soruyu: neden?
Kısa bir yolculuğun ardından otele gelmişlerdi. Felix odasına çıkmıştı Hyunjin ise lobide oturuyordu, kardeşini bekliyordu. Bu sırada Felix ılık bir duş alıp çıkmıştı. Saçlarını kuruladıktan hemen sonra giyinmişti, odadaki işleri bittiğinde çıktı odadan. Hyunjin'in yanına geldi.
"Gidiyor muyuz?"
Hyunjin, "Hayır, Chan gelsin gideriz", dediğinde Felix başka yöne bakan başını ona çevirdi şaşkın bakışlarıyla. "Anlamadım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loss / Hyunlix
Fanfiction"Defilede sevdiğiniz bi tasarım var mı Bay Hwang?" "Evet ama tasarım değil sarışın modeli sevdim"