Odanın kapısı çaldığında bakışlarım oraya döndü. Kaşı açıldığında görmeyi beklemediğim birini görmemle kocaman gülümsedim. "Jisung!", Jisung elindeki çiçeği koltuğa bırakıp yanıma geldi. Oturur pozisyondaydım zaten, kolumu incitmeyecek şekilde sıkıca sarıldı. Diğer kolumla ben de sıkıca sarıldım. "Çok özledim Felix!", biraz daha sarıldıktan sonra çekilmişti.
"Ben de çok özledim, neden geldin?"
"Seni aradım bir adam açtı geçenlerde işte ben kocasıyım falan diyince meraklandım babanı da aradım geldim.", dediğinde güldüm. Ruh hastası adam. "Hyunjin'i kast ediyorsun sanırım"
"Ah evet o adam"
"Kocam", deyip elimi kaldırdım ve yüzüğü gösterdim. Jisung şaşkınca bakarken güldüm. "Yuh bu kadar kısa bir zamanda", sesindeki şaşkınlık hâlâ yerini koruyordu. "Oldu bir şeyler işte"
"Düğüne neden çağırılmadım!"
"Çok ani oldu her şey gerçekten. Çağıracaktım sensiz olur mu hiç? Zaten ben bile kendi düğünümde çok kalamadım", dedim buruk bir sesle. Jisung saçlarımı karıştırıp elimi tuttu. "Aksiyonlu bir düğün işte ne güzel", yine polyannacılığı tutmuştu ama beni mutlu etmek istediği içindi bu tatlıydı.
"Hyunjin'i gördün mü? Kaç saattir yok ortada"
"Gördüm konuştuk hatta. Sigara içiyordu yanında iki kişiyle. Minho ile alakalı bir planı var sanırım"
"Polise teslim edeceğim diyor ama inanmıyorum ona. Korkuyorum bu yüzden"
"Merak etme bir şey olmaz", dediğinde başımı salladım. Umarım, umarım olmazdı.
~~
"Bana yardım edeceksiniz! Yoksa tanrı şahidimdir ayaklar altına alırım o isminizi!"
Minho'nun bağırışları odayı tamamen dolduruyordu. Yankılanan sesi kulak tırmalıyordu, Seungmin ve Jeongin ise durup öylece izliyordu Minho'yu.
"Ne istiyorsun?", dedi Seungmin bıkkınlıkla. Minho ile iş birliği yaptığı günlere lanet ediyordu ama artık çok geçti. "Bu gece Kore'den çıkmam lazım, önce Felix'i hastaneden alacağım sonra sınırdan çıkmam lazım. Uçak falan düşünmeyin yakalanırız"
Seungmin ellerini cebine koydu ve ayağa kalktı. Camın önüne geçti, "Araba ve gemilerde olmaz. İlla bu gece mi çıkman lazım?", dedi. "Bu gece gitmemiz gerekiyor", bitirdiği sigarayı söndürüp küllüğe attı. "Bu gece mallar gelecek, Hansol'un bu mallar. Biz el koyacağız ama kimsenin haberi yok. Ve aynı şekilde çıkacak sınırdan. Onların arasında bir ihtimal onun dışında polisler arıyorken ülkeden çıkamazsınız", dediğinde Seungmin ona döndü.
Bu haberi ona söylemek istemiyordu ama Jeongin bombayı patlatmıştı bile.
"Nerede?"
"F**** binasının çaprazındaki yol çıkıyor oraya. Orada kameralarda yok. Bu yüzden rahat edersiniz giderken"
"Birlikte gidiyoruz. Ben yanarsam siz de yanarsınız!"
~~
"Hyunjin nereye sokacaksın onu?"
"Boxerın."
"Ya başka her mi yok delirdin mi?!"
"Orada bulamaz, tahmin edemez. Açamaz da onun ecdadını sikerim." Dedi ve devam etti. Gerçekten de değini yapıp boxerıma çipi yerleştirdi.
"Geleceğini nereden biliyorsun? " , dediğimde sırıttı. "Yavrum burada barınamaz artık. Bu yüzden eminim gelecektir", dedi işini özenle yaparken. Yüzündeki dikkat ifadesi ürkütüyordu ancak ona güveniyordum. " Ya erken davranamazsan ve ben gidersem?"; eşofmanımı çekti ipini bağladı, karnıma öptükten sonra kalktı ve üstüme uzandı. Gözleri önce dudağıma sonra gözlerime baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loss / Hyunlix
Fanfiction"Defilede sevdiğiniz bi tasarım var mı Bay Hwang?" "Evet ama tasarım değil sarışın modeli sevdim"