16

402 23 3
                                    







Akşamın serinliği çökmüştü, bahçede oturduğum tahta salıncakta elimdeki kitabı ağrıyan gözlerimle okumayı bıraktım, baray gideli henüz üç saat oluyordu o sözleri duyduktan sonra odaya kaçmıştım ve daha sonrasında yanıma gelmemişti.
Zaten evdeki sessizliktende gittiğini anlamıştım, salondaki küçük kütüphaneyi kurcalayınca bulduğum ilk psikoloji kitabını alarak okumaya koyulmuştum.

Karnımdaki gurultuyu hissettiğimde yerimden kalkarak mutfağa ilerledim.

Buzdolabında gördüğüm sebzeleri çıkararak mutfakfaki malzemelerin yerini öğrendiğim gibi yemek yapmaya başladım.
Telefonumu bulduğum sarj kablosuna takarak slow bi müzik açtım bir yandan işime devam ediyordum.
Ama aklım sürekli barayda kalıyordu, her dakika zihnimden sildiğimde yeni bir baray repliği düşüyor yüzümü hem güldürüyor hem kızdırıyordu.

"Sapık!"

Bana yaptıklarını unutmamıştım, her hatırladığımda tüğlerim diken diken oluyor utançtan kızarıyordum.
Geçmişinin normal olmadığını düşünmeye başladım, yuvada acımasızca büyüdüğünü söylemişti.
Bunu merak ediyordum, nasıl bir hayatla geldi bugüne kadar ve böyle bir karakter oluşturdu merak içinde aklımın bir yanını kemiriyordu.

Kapı zilini duyunca pilavın altını kısarak kapıya doğru hızlı adımlar attım.
Çok geçmeden kapı deliğinden dışarıya baktığımda gördüğüm iki adamla gülümsedim.

"Hoşgeldiniz"

Adilin boynuna kollarımı sardığımda beklemeden karşılık verdi, okul forması almış olmalıydı kont.
Çünkü tüm eşyalarımız yanmıştı, adili incelemeye devam ederken yeni ayakkabıları ve çantasınıda görmüştüm.

"Kont reisle alışveriş yaptık, nasılım"

Etrafında bir kaç tur atarken, kontun adile gülümseyerek baktığını fark ettim.
İlk defa gülümsediğini görüyordum, bu beni mutlu etmişti aynı zamanda meraklandırmıştı.

"İnci hanım bir isteğiniz varmı?"

Adil konta kısa bir veda ederek içeriye girdiğinde, koşarak merdivenleri çıkmaya başladı.

"Hayır yok ama beş dakikan varsa konuşabilirmiyiz?"

Bir süre düşündükten sonra kafasını onaylar anlamda hafifçe salladı, gözleri yeniden yerdeydi.
Elindeki ne getirdiğini bilmediğim poşetleri kapının kenarına bırakırken, aynı poşetlerden adilin elindede olduğunu görmüştüm.

"Bunlar nedir?"

Poşetin birini hafifçe açarak erkek kıfayetlerini görmemle, bir gözlerimin dolmadığı kalmıştı.

"Teşekkür ederim, buyur lütfen"

Bahçeyi gösterirken ağır ve dik adımlarla içeriye geçip yürümeye başladı, kapıyı kapatarak arkasından ilerledim.

"Kahve yapabilirim aslında"

Arkasını dönerek reddedercesine ellerini havaya kaldırıp, kafasını iki yana salladı.

"Zahmet etmeyin lütfen, sorun nedir?"

iç çekerek büyük geniş bahçe salıncağına oturduğumda, yan tarafımı oturması için işaret ettim ama karşımda dikilmeye devam etti.

𝐅𝐀𝐑𝐄𝐋𝐄𝐑 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin