13

451 27 11
                                    









Tülay hanımın asistanlarının odasına alel acele dalarcasına girdim, gelmemi bekliyorlarmış gibi geçmem için kısa bi müsade verdiklerinde nefeslerimi düzenleyip, kapıyı hafifçe çalarak içeriye girdim.

"Hoşgeldin inci"

Yüzünde memnuniyetsiz bir ifadeyle kısa bi bakış attıktan sonra, bilgisayar ekranında çok önemli bir işle uğraşıyormuş gibi geri döndü.

"Ben, henüz ikinci günden geç kaldım çok üzgünüm, inanın birdaha olmaz çok dikkat edeceğim"

Ellerimi kaldırarak kendimi dikkatle açıklamaya çalışırken, hiç anlaşılamayan birisi olarak yetiştirildiğim için otomatikman sesim yükseliyor ve kekeliyordu.

"Muhasebeden dün ki çalışmanızın ücretini alın, bizim sektörümüzde hataya yer yok hoşçakalın"

Kovulmuşmuydum? omuzlarım ellerimle birlikte çöktüğünde, tepkisizce kalakalmıştım.
Bir süre sonra gitmediğimi fark ederek kafasını kaldırdığında umutla ağzımı açtım.
Neden yalvarayım ki? illaki bir daha deneyecektim yeni bir iş bulabilirdim.

"Hoşçakalın"

Hızla arkamı döndüm, beyaz kapıyı ittiğim gibi topuklularımı vurarak asansöre bindim.
Barayla uğraşırken çalıştığımı çoktan unutmuştum, haliyle telefonum çaldığında iş yerinden arayarak nerede olduğumu sorduklarında aklım yerine gelmişti ama çok geç kalmıştım.
Kovulmayı beklemiyordum tabi, şimdi birde işimden olmuştum onu mu suçlamalıydım kendimi mi?

"İnci?"

Hakan kasa bölümünden çıkarak yanıma doğru adımlarken ben ise çoktan personel odasına girmiştim.
Çantamı ve diğer eşyalarımı alarak kapıdan çıkmak için dönmüştüm ki sert bi bedenle çarpıştım.

"Kovuldun değil mi?"

Yüzünde ki hüzünlü ifadeye bakarak kafamı hafifçe salladım, daha sonra burukça gülümsedim.

"Dünyanın sonu değil, kendine iyi bak bugüne bugün iş arkadaşıydık"

Küçük bir kıkırtıyla elini dostça kaldırdı, hafifçe tutup sıktığımda göz kırptı.

"Hoşçakal, bence öyle bi adamla sevgiliyken çalışman bile saçma açıkcası şaşırdım"

Kaşlarım bir anlığına çatılırken neden bahsettiği aklıma beton gibi düştü, barayın yalanlarına inanmıştı.

"Neden böyle birşey yapayım ki? ne alaka?"

Sesim hafifçe yükselirken ellerini havaya kaldırarak sakin olmam için salladı.

"O adam gerçekten profesyonel bir üretimci, öyle bir adamın sevgilisi neden çalışsın diye düşündüm, ama haklısın! bir kadının ayaklarının üzerinde durmasının güzelliğini düşünemedim bir an"

Utangaç bir halle ensesini kaşırken ön yargılı olduğunu kabullendim, ayrıca hatasını anlamış gibiydi.

"Sevgilim olabilir ama bu benim hayatım, kimseden birşey beklemiyorum insan kendi yükleriyle kendi ilgilenmeli sevgilin üretici bile olsa öyle.."

Anlayışla kafa sallarken, gülümseyerek yanından uzaklaştım mağazanın fazla lüks havasından çıkarken çiseleyen yağmur saç diplerime ulaşmıştı bile.
Kollarımı kendime sararak kaldırımda yürürken, etrafıma bakınıp bir umut çalışabileceğim bir yer arıyordum.

𝐅𝐀𝐑𝐄𝐋𝐄𝐑 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin