1 ay sonra...Elimdeki telefonun arka tarafını avcuma vura vura odada volta atıyordum.
Onsuz tam otuz gün geçmişti, saate kaçıncı bakışım olduğunu unutmuştum artık.
Akşam saatlerine yaklaşıyorduk, baray gittiği günden beri aklımdan bir an olsun çıkmadığı gibi, ondan alamadığım haberle beraber özlem hissi boğazıma sıkı sıkıya tutunmuştu.Ben hayatım boyunca hiçbir erkeği oturup güneş doğana kadar düşünmemiştim.
Günlerim onu düşünmekle geçiyordu, bazen taksiyle galerinin olduğu sokağa gidiyor, bazense küçük kulübeye uzaktan bakıp dönüyordum.
Onu görme umuduyla saatlerce aptal gibi beklememde cabasıydı tabi.
Bir anda ayrılıp birbirimize olan duygularımızı yutmuştuk, hala eksik ve yarım şeyler vardı sanki yaşanması gereken şeyler vardı..Ama biz kitabın ilk sayfasından sonrasını merak etmemiştik.
Düşüncelere dalmışken, günlerce geçirdiğim depresyonu kenara bırakmak zorunda kaldım, açık televizyon ekranındaki haberlerde geçen hırsızlık olayının sesini açtım çünkü siyah maskeli adamlar bana çok tanıdık geliyordu.
"Meksikada dün gece çalınan, satışa hazır tırların izleri hala bulunamadı, tüm dünya tek bir çeteden söz ediyor resimdekiler 'fare' lakaplı çete olabilir mi?meraklı bekleyiş sürüyor, ama hala bir iz bulunamadı.."
Ekrandaki fotoğrafa bakmaya çalışıyordum, yüzlerinde maske varken onların kim olduğunu anlamak imkansızdı.
"Abla, ben geldim"
Adil heyecanla çantasını bırakıp yanıma gelirken, kollarını belime sarıp alnıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Biz sılayla barıştık"
Sıla.. adilin sürekli ayrılıp barıştığı, ultra ergenik ve tutkulu sevgilisiydi, sorunlarını dinlemekten bıksam dahi kardeşimin yanında olmak zorundaydım.
"Çok sevindim, lütfen birdaha ayrılmayın"
Bıkkınlıkla koltuğa kendimi bıraktığımda, okuldan gelip ellerini dahi yıkamadan koltuğa yayılışını izledim.
"Biz ayrılmayızda, baray abiden ses seda varmı?"
Baray denildiği an sanki tüm dünya duruyordu, tam aklımda o siyah gözleri beliriyordu.
"Hayır yok, olmamasıda daha iyi hem böyle daha kolay unutabilirim.. tabi unutabilirsem sanmıyorum ama.."
Ben mırıldandıkça yüzündeki neşeli ifade hüzüne dönüyordu.
"Birbirinize olan hislerinizi görebiliyordum, aslında bu kadar kolay ayrılmanızı beklemezdim"
Yüzümde afallayan bir ifade oluştu.
"Nasıl yani?"
Elini gelişi güzel sallarken, yastığı koltuğun yan tarafında düzeltip tamamen uzandı.
"Yanisi.. biz sılayla ayrıldıktan beş dakika sonra ya o ya ben yeniden mesaj atar konuşuruz, duramayız yani beş dakika bile ağır gelir"
Bunu bende hep düşünüyordum ama sonuçta olgun insanlardık, sevmek tek başına yetmiyordu.
Hayat bize bunu kafamıza vura vura öğretmişti ne yazık ki, keşke aşka bu kadar toz pembe bakabilseydim ama benim gibi biri için çok zordu."Olmadı işte, boşversene.."
Olduğum yerden kalkarak telefonumu alıp merdivenlere ilerledim.
"Sence oda bizi düşünüyormudur.. arada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐅𝐀𝐑𝐄𝐋𝐄𝐑 (+18)
Ficção GeralBanka da sıradan bir gündü inci için, günler zorla geçerken her zaman ki gibi işin bitmesini hevesle bekliyor, saatler sayıyordu. Taki bir grup hırsız koskoca bir şanssızlık içerisinde onun olduğu bankayı soyana kadar. "Sansar bu kız personellerden...