Dilim tutulmuştu, tek bir hareket dahi yapamıyordum sanki kıpırdadığım an kemiklerim kırılacak gibiydi.
Gözleri sinirli bakışlarla üzerimde gezinirken, burnundan çıkan sert soluklarla iki hareketsiz bedeni tahta bir kutunun içine attı.
Bir kaç adımda yanıma vardığında, titreyen nefesimi tuttum o ise kısık gözleriyle yüzüme doğru eğildi."Bu adamın adını nerden biliyorsun?"
Ölüm fısıltısı.. berkayın adını bilmemesini anlayamıyordum ama anladığım birşey vardı birbirlerine hayvan isimleriyle seslendikleri için, kendi isimlerini bilmiyor olabilirdiler.
"Ben.."
Berkayın ajan olduğunu söyleyemezdim belki şu an hala yaşıyor olabilirdi.
"Öldümü?"
Sesim zor çıktığı için fısıldamıştım, heryer kan içerisindeydi ama o kanlar berkaya ait değildi bu kadar kısa zamanda öldüremezdi değil mi?
Buraya geleli beş dakika olmuştu, gözlerimin içine bakarak kutunun ağzını sertçe kapattı.
Cesetler kaybolurken, yutkundum ölmüştü gerçekten ölmüştü.."Neden.. adi şerefsiz!"
Gözyaşlarımla birlikte duvarın kenarına çöktüğümde, sesli ağlayışlarımı umursamadan kutunun kenarını çivilemeye başladı.
"Sesini kıs, gözyaşlarını sakla halin onlardan beter olacak"
Yüzüme bile bakmadan konuşurken, sesindeki tehditi algılayan beynim korku çanlarını çalmıştı.
Burnumu içime çekerken, olduğum yerden yavaşça kalkıp koridora çıktım son gücümle aşağı koşarken birdaha asla durmaya niyetim yoktu.
Salonda oturan bir kaç adam beni fark ettiğinde, tekrar küçük loş ışığı olan koridora girdim."Kapının orayı tutun"
Şöminenin kenarında duran, uzun ince demiri elime alarak peşimden avını hali hazırda yakalayacak olan adamlardan kaçıyordum.
"Boşa kaçıyorsun, uğraştırma"
Arkamdan bir tanesi bağırdığında, koridorun ucuna çıkmıştım sol tarafımdan gelen adamı fark etmemle demiri havaya kaldırdım.
"Sakın! sakın bana dokunmayın"
Demiri üzerlerine sallarken, kapıya doğru ilerledim orada ki iki adam yüzüme gülümseyerek bakıyordu.
"Pilide bitmiyor ki.."
Göbekli olan konuştuğunda, hırlarcasına sıkı sıkıya tuttuğum demiri salladım.
Kafasına gelen demirle sesli bi küfür savururken, bundan yararlanarak şaşkın bakışları ardımda bırakıp kulpu çevirip çıktım.
Yaraların kabuk dahi tutamadığı çıplak ayaklarımla bahçe kapısına doğru koşarken kolumda büyük bi acı hissettim.Silah sesi beynimde yankı yaparken, acıdan ağlasam bile şu an ilgilenemezdim.
Demir kulpu çevirirken bir el daha silah sesi duymamla kendimi yerde buldum.
Aynı sızı baldırımdada vardı, adım sesleri kulağıma dolarken bir umut diğer elimle yerden destek alarak doğrulmaya devam ettim."Sikicem inadını bela lan bu"
Kimin konuştuğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda, beş tane adamın içerisinden gözlerim tek kişiye takıldı bana doğru öfkeli adımlarla gelen adının kurt olduğunu öğrendiğim sarışın adama.
"Kurt bırak vurduk zaten"
Yumruklarını sıkarak bana doğru gelmeye devam ederken yalvarırcasına bakmaya başladım.
Kuruyan gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırsada, önümde biten adımlarla yüzüme yediğim tekmeden sonrasını göremedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐅𝐀𝐑𝐄𝐋𝐄𝐑 (+18)
قصص عامةBanka da sıradan bir gündü inci için, günler zorla geçerken her zaman ki gibi işin bitmesini hevesle bekliyor, saatler sayıyordu. Taki bir grup hırsız koskoca bir şanssızlık içerisinde onun olduğu bankayı soyana kadar. "Sansar bu kız personellerden...