{~19~}

309 18 2
                                    

Özür diledim kendi kendime sanki marvin duyabilicekmiş gibi...

Marvin Deniz

Kolyemi alan koruma merdivenlerden inip yanıma geldi boynuma kolyeyi taktık'dan sonra gitti. Ardıç'da o sinirli hali gitmiş silahı güneşin kafasından çekmişti tam bir manyaktı.

Ardıç ; "Özür dilerim ışığım seni korkutmak istememiştim şimdi ben gidiyorum"

Diyip yanımızdan gitmişti güneş arkasından

Güneş ; "Allah belanı versin mağra kaçkını pislik şerefsiz köpek geber"

Diye bağrıyordu Artem de bunun arkasından ardıç'a sayıp sövmüştü hava aydınlanmaya başlamıştı.

Ardıç korumalarına gözlerimizi bağlamarını söylemişti bunu neden yaptığını anlamasamda kafa yormamıştım kulağımı bir topuklu ayakkabı tıkırtısı geldiğinde bu tıkırtıyı nerde duysam tanırdım.

Ama düşündüğüm şeyin olması imkansızdı o sırada burnuma vanilya kokusu geldiğinde gözümden yaşlar akmaya başlamıştı kimseden ses çıkmıyordu sadece benim hıçkırıklarımın sesi duyuluyordu.

Ardıç'a "ardıç gözlerimi açmalarını söyle inanamicam şeyleri duyup kokusunu alıyorum bunu bana yapma" Dediğinde ardıç'ın sıkıntılı nefesini duydum "sakin ol denizcik burdan bizden başka kimse yok gönlün ferah olsun"

Dediğinde ondan bu kadar sakin bir açıklama beklemesem'de nefesimin sıkıştığını hissetmeye başlamıştım "ardıç benim hakkımda herşeyi bilsen'de beni zor durumda bırakma zor günler geçirdim ve bir atak daha kaldırıcak gücüm kalmadı ve nefesimin sıkıştığını hissediyorum"

Dediğimde güneş hemen konuşmuştu "mağra kaçkını beyfendicim hadi aç gözlerimizi bak açarsan bana ışığım demene kızmicam ama bana silah doğrultduğunu'da hiçbir zaman unutmicam o yüzden hadi aç gözlerimizi" Diyerek sakin bir şekilde konuşmuştu güneş.

Ardıç "vallahamı ışığım?" Diye sordu hemen krizi fırsata çevirmişti zaten öyle bir yapısı vardı şeytanla aşık atardı vallahi güneş "bana ışığım dediğinde kızmadığıma göre hadi dağ ayısı sinirlenmeye başlıyorum fikrimi değiştiriyimmi" Dediğinde ardıç hemen "ışığım ne lüzumu var böyle şeylerin sen fikrini değiştirme" Demişti.

Bu dediğine artem'de bende gülmüştük üzerimdeki bunalmışlık azalmıştı sanki bende "ardıçcık sana yazıklar olsun aramızda bi hukukumuz var sonuç olarak sen beni vurdun bi de tek bir kerede değil neyse oralara çok girmicem bide gidip benim ikizimin hemen dediğini yapıyosun kırıldım gerçekten bu bana vurulmaktan daha çok koydu sonuç olarak düşmanlığında bir kuralı vardır valla Allah insana hayırlı düşman nasip etsin" dedim.

Bu dediğime hepsinin şaşırdığını görmesem'de ağızlarından çıkan şaşkınlık nidalarından anlaya biliyordum hatta tanıdık bir kahkaha sesi bile duymuştum bu benim yüzümdeki gülüşü soldururken "ardıç bak gerçekten artık galip'ten sesler duymaya başladım sanırım aç şu gözlerimizi" dediğimde.

Ardıç "senin moralin bozulduğunda çenenemi vuruyo ne bu be geçmişten girdin düşmanlık kurallarından çıktın bi de neymiş Allah insana hayırlı düşman nasip etsin'miş şuna bak haspam bide beni beğenmiyo benden iyi düşmanmı bulunur demi ışığım?" Dediğinde kahkaha atmaya başlamıştım ardıç gerçekten uslanmaz çocuklar gibiydi.

Artem "ardıç sen hayırdır daha tanışalı ne kadar olmuş herşeyi güneşe soruyosun uzaklaş kuzenimden" Dediğinde ardıç "Yemedik be kuzenini yedim'mi ben seni ışığım?" Dediğinde ne kadar göremesekte Artem'in Hasbinallah çekişleri yankılılanıyodu depoda.

Güneş "ardıç hadi aç şu gözlerimizi fazla yüz verdik diye şımardın hemen" Dediğinde ardıç'ın ağzında bi gülüş çıktı "duydun demi denizcik ne kadarda güzel söyledi ismimi ışığım" Dedi hülyalı sesiyle.

Bende "ardıç'cık bu kapıdan sana ekmek çıkmaz hadi başka kapıya hadi" Dediğimde adıç'ın tripli sesini duydum "bende zaten sizin kapınıza kalmadım" Dediğinde benim bişey dememe kalmadan güneşte "senin kapıların çoktur tabi bizim kapımıza kalırmısın sen hiç" Dediğini duydum bi dakka güneş daha yeni tanıştığı ardıç'a tiripmi atmıştı?

Biz şuan burda ne yaşıyoruz ya bir kez olsun benim etrafıma akıllı insan düşmezmi hepsimi kafadan çatlak olur.

"Vallahi oturup ağlicam sizin tiripleşmenizi çekemem ardıç aç şu gözlerimizi" Dediğimde ardıç "biraz bekle denizcik bu kadar sabırsız olma" Demişti zaten dediklerin'den sonra da o topuklu ayakkabı sesleri duyuldu sesim ağladı ağlicak gibi çıkarken "sizde benim duyduğum topuklu ayakkabı sesini duyuyormusunuz?" Dediğimde hepside olumlu yanıt vermişti ardıç dışında.

Ardıç gözlerimizi açtığında hemen etrafa bakındım ama nafile ümitlendiğim aklıma getirdiğim şey bile kendime acı çektirme'me yetiyordu.

Güneş, artem ve ardıç hala atışırken ardıç yanıma gelip kulağıma doğru eğildi naptığını anlayamsam'da bekledim sadece bizim duyabilicemiz bir sesle "demin benim ışığım bana triplimi konuştu yoksa banamı öyle geldi?" Diye bana sorduğunda bunu bende fark etmiştim ama bunu onun bilmesine gerek yoktu tabi.

Bende "senin ışığın kadar başına taş düşsün inşallah ardıçcık" Dediğimde gülmüştü "anladım ben denizcik saol ama yinede seni kırdığım için birşeyler yapıcam" Dediğinde yüzüne hayretle baktım bu ardıç'tan adam olmazdı gülerek bize baktıktan sonra "ben artık gidiyorum Hazar birazdan gelir kendinize dikkat edin ışığım sana silah doğrulttuğum için özür dilerim kendimi affettiricem" Dediğinde üçümüzün'de yüzünde senden adam olmaz bakışları vardı bu onu daha çok güldürürken adamlarıyla depodan çıkmıştı...

{~Yıldıza basmayı unutmayın~}

Umarım beğenmişsinizdir. Yazım yanlışları olursa kusura bakmayın. Görüşmek üzere. Oylamayı ve düşüncelerinizi yorumlara yazmayı unutmayın.

✨Remember there is always hope...
~G&i~

MARVİN ~GERÇEK AİLEM~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin