{~15~}

772 42 5
                                    

Herkes bize bakarken baş selamı vererek yerlerimize oturduk...

Herkes bize bakıyordu onları takmadan yemek yiyip sohbet ettik kendi aramızda ama üzerimde bir bakış hissettim.

Rotinda yenge bana çok endişeli bakıyordu. Bunu güneşte fark etti gülümseyerek başımı salladığımda oda "iyimisin" diye fısıldadı "evet" Diyerek gülümsedim oda emin olmuş olucakki yemeğine devam etti.

Güneşe baktığımda "Niye bu kadar endişelendi?" diye sordu "bilmem" dedim sonra başka şeylerden konuştuk atak geçirmeme sebep olan çocuk dik dik bana bakıyordu onu takmadan güneşle sohbet etmeye devam etmeme daha çok kudurdu.

Güneş ona dönüp ne var dercesine başını salladı hala siniri o çocuğa karşı yatışmamıştı, ben o çocuğu takmamaya devam ediyordum.

Yemekler bittikten sonra avludaki açık oturma alanına geçilerek kahveler içilmeye başlandı. Güneş 3 amcam, 2 halam olduğunu söyledi onların eşleri ve çocukları vardı iyi insanlara benziyolardı o çocuk dışında.

Ama güneş onların bizimle bu konakta yaşadığını söyledi Hazar beyin kardeşi 2. amcamın ismi "Cesur aslanbey" Olan amcamın oğluymuş ben geldiğimde iş sebebiyle şehir dışındalarmış o çocuğun ismide "Artem aslanbey3 kardeşlermiş cesur amcamın karısının ismide "Beritan aslanbey" Bir ablası şu an üniversite deymiş yakında gelicekmiş bide 13 yaşında orta okula giden bi kardeşi "mine aslanbey" varmış. O sırada güneş bana bunları anlatırken.

Hazal "api" Diye boynuma atladı dikişime dikkat ederek kucağıma aldım abiye api diyordu dili dönmüyordu daha 3 yaşındaydı. Hemen dizime oturttum diğer aile fertleri de şaşırdı o an güneşin dediğini hatırladım.

"Kimsenin kucağında durmaz nefret eder" Diyişini kulaklarımda çınladı o anda gülümsedim "Prensesim noldu birşeymi istiyorsun?" Diye sordum gülmeye başladı prensesim dememi çok seviyordu.

O an telefonum çaldı ekrana baktığımda o adam arıyordu beni boğan, tokat atan, döven o adam arıyodu hangi yüzle, bir anda telefonun üzerine tek damla göz yaşım düştü "Bu aralar çok ağlaktım mutlu biri olmaya çalışırken mutsuzdum" Diye geçirdim içimden.

Kafamı kaldırdığım'da herkes bana bakıyordu. Hazal korkmuş bir şekilde bakarken hemen göz yaşımı sildim elimin tersiyle "Birşey yok prensesim" Diyerek başını öptüm tekrar yüzü güldü. Güneş de görmüştü kimin aradığını aramayı reddettim, güneş sinirden kıpkırmızı olmuş Hazar bey ve dilan hanım bana endişeli bir şekilde bakıyolardı abiler bile, amcamlar, halamlar o çocuk artem bile tedirginleşmişti.

Tam "birşey yok" Diyecekken tekrar telefon çaldı bu sefer şule arıyordu tekrar dona kaldım ne kadar iyi ayrılmış olsakta o günden beri hiç konuşmamıştık.

Telefonu açıp birşey demeden kulağıma tuttum şule'nin ağlamaklı sesi geldi "deniz annem, annem" Diyordu "noldu?” diye bildim sadece o an kalp krizi geçirdiğini ve hastanede olduklarını söyledi o an içimi kötü bir his kapladı "konum at" Diye bildim sadece sonra konuşmayı sonladırdım.

Birşey demeden avludan çıkıcakken hazal parmağımdan tuttu benle geliyordu, güneşte arkamızdan bizi takip ediyordu. Gözümden istemeden olsada yaşlar akmaya başladı. O an herkes görmüştü dilan hanım gerçek annem göz yaşımı gördüğünde elindeki kahve fincanı düşmüş kırlma sesi gelmişti...

Hızla odama doğru hazal'ın düşmemesine dikkat ederek merdivenden çıktık. Odaya girdikten sonra hazalı alıp yatağa oturtup düşmeyeceğinden emin oldum, hala gözümden yaşlar akıyordu ağlıyordum o kadın için ağlıyordum. Aşağıda 17 sene boyunca evlat hasretiyle yanıp tutuşan bir kadın varken kaç gece uyuyamayıp arkamdan göz yaşı dökmüş bir kadın varken ben o kadın için beni ailemden ayıran aile için ağlıyordum.

Güneş "Nolmuş?" Dediğinde "O kadın kalp kırizi geçirmiş Giresun'a hastaneye gitmem gerekiyor ama başa gelen derdin o adama gelmesi gerekirken o kadına gelmiş" Dedim hala istemsiz bir şekilde gözümden yaşlar akıyordu.

O sırada dolaptan kabin boy valizimi çıkartıp kapağını, açtım gerekli kıyafet, eşyaları koyduktan sonra valizin ağzını kapattım akşam olmuştu ve ben bu haberi almıştım güneş "Tek başına gitme birlikte gidelim sana eşlik etmiş olurum tekrar atak geçirirsen, artık vücudunun dayanıcak gücü yok."

Dedi mantıklıydı yanımda bir desteğe ihtiyacım vardı daha dayanıcak gücüm kalmamıştı birşeye O yüzden tamam dedim "Bavulunu hazırla avluya gel ben orda bekliyor olucam" Dedim oda bavulunu hazırlamak için kendi odasına gitti.

Hala gözümden yaşlar akıyordu biraz yavaşlamıştı ama akıyordu boğazıma bir yumru oturmuştu ne kadar yutkunsamda geçmiyordu. "Hadi bakalım prensesim benim" Hazalı kucağıma aldım. Bavulu diğer elime alarak avluya indim.

Avludaki herkes bir bana bir elimdeki bavula bakıyordu. Demir (abi) "Nereye gidiyorsun" Dediğinde onların arkamdan neler söylediklerini bilmediğimi sanıyolardı ona cevap vermeden Hazar beye döndüm "Hazar bey biraz konuşa bilirmiyiz önemli bir konu” dediğimde elimle gözümdeki yaşları sildim o da hemen başını salladı "Çalışma odasına geçelim" Dedi ve avludan çıkarak çalışma odasına ilerledi.

Hazalı rotinda yengenin yanındaki boş yere bıraktım "Nereye api" Diyince gözümdeki yaşlar hızlandı her sildiğim de bir yenisi ekleniyordu benle aynı durumda olan dilan hanımda ağlıyordu.

Yaşlarımı elimin tersiyle silip ağlamaktan boğuk çıkan sesimle "Babanla birşeyler konuşup gelicem prensesim birazdan güneş ablan gelir yanına" Dedim bana öpücük atınca gülmeye çalıştım. Çalışma odasına gitmek için merdivenlere yöneldiğim sırada, Rotinda yenge bana doğru gelerek "Deniz noldu nereye gidiyorsun?" Diye sordu, bana iyi davrandığı için cevapladım "Beni büyüten kadın kalp krizi geçirmiş şu an hastanedeymiş o yüzden Giresun'a gitmem gerek" Dedim ona oda anladım dercesine başını salladı.

"Atak geçirdiğin zamanlarda sakin olmaya çalış kendimden biliyorum kimse seni bu ailede yargılamaz, endişelenme kimseye birşey demedim" Tam ağzımı aralamış birşey diyecekken devam etti "Anladığım kadarıyla hastaneye gitmemişsin o yüzden Hazar abi bilmiyordur, sadece güneşe bilgi vermişsin eski ailende de büyük ihtimalle bir kişiye söyledin değilmi?"

Diye sordu nutkum tutulmuştu bunları nerden biliyordu? "Evet sadece ablam biliyordu" Dedim o konuştu bu defa "Kendimden biliyorum herkesin sana hastalıklıymış gibi bakıcağını sanıyorsun ama öyle değil. Benimki'de senin yaşında başladı, şuan daha iyiyim ama Hazar abiye söylemelisin, Yoksa bu ataklar seni içten içe bitirir. Hastaneye gitmen gerekecek her şeyde yardım ederim korkma sakın, numaramı vereyim birşey olursa güneşe ulaşamazsan beni ara"

Dedi hemen "Tamam" Dedim numarasını aldım oda benimkini aldı teşekkür ettim, bana sarılarak "Sırrın üçümüzün arasında ama daha geç olmadan Hazar abiye söyle" Dedi o sırada güneş elindeki kabin boy bavuluyla merdivenden iniyordu altına mavı salaş kot pantolon beyaz ayakkabı beyaz bel üstü crop tshirt giymişti.

Yanımızda durduğunda "Noldu?" dedi "Rotinda yenge herşeyi biliyor ataklarda dahil" Dedim şaşırdı "nasıl?” dedi.

Rotinda yenge "Kendim anladım, bunların hepsini ben yaşadım sizin yaşınızda başladı benimki de" dedi güneşe tekrar "Güneş denize dikkat et atak geçirmesine sebep olucak şeylerden uzak tut 2 günde 2 atak geçirmiş ve bunlar güçlü ataklar döner dönmez hastaneye gidicez. Güneş, deniz siz bana rotinda abla veya direk abla deyin ben yenge lafını hiç sevmiyorum" dedi.

{~Yıldıza basmayı unutmayın~}

Umarım beğenmişsinizdir. Yazım yanlışları olursa kusura bakmayın. Görüşmek üzere. Oylamayı ve düşüncelerinizi yorumlara yazmayı unutmayın.

Remember there is always hope...
~G&i~

MARVİN ~GERÇEK AİLEM~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin