Uçak hava alanına indi...
Uçağın için'de toparlanıp merdivenlere yönelicemiz'de artem bizi durdurdu bize "dışarısı gereksiz çok kalabalık" Dedi bizde camdan baktımızda ellerin'de silahla bekleyen korumaları gördük.
Güneş hemen Hazar beyi aramış ve konuşmaya başlamıştı;
-"Baba dışarısı çok kalabalık ellerinde silahlı çok fazla adam var sen'mi gönderdin?" Diye sordu.
-"Kızım ben şöför ve bir kaç koruma giderdim güneş uçaktan çıkmayın sakın!!!"
-"Baba uçağın kapısı açık ve bize yaklaşıyolar"
- "Güneş denize artem'e söyle uçaktan inmeyin geliyorum" dedi.
Güneş artem'le denize bakarak "babam göndermemiş bişey oluyor bu adamlar bizim, adamlarımız değil" dedi.
Artem "Sakin olun uçağın kapısını kabin görevlisi açtı ona söyleyip kapamamız lazım" dedi bende "Merdivenler kuruldu biz kapatana kadar çoktan uçağa ulaşırlar" bunu dedikten sonra napıcamızı düşünmeye başladık bir anda güneş ;
"Kim yapabilirki bunu bizim saçımızın teline zarar verenin sonunun ölüm olduğunu tüm mardin bilir babamı aslanbey aşiretini kimse karşısına almak istemez"
"Büyük ihtimalle ardıç manyağı ne istiyo bu bizden" dediğimde ardıç'ın bağırma sesleri duyuldu doğru tahmin etmiştim.
Ardıç "Aslanbey'ler uçaktan inin er yada geç iniceksiniz zorla sizi ordan indirtip zarar vermek istemiyorum" Saat gece yarısını geçmişti sadece pistin ışıkları aydınlatıyordu etrafı. Artem ağzından tüm bildiği küfürleri sıralamaya başladı. Ama ardıç duymuyordu uçaktan dışarı ses çıkmıyordu ama uçak kapımız açıktı ve bu bizi savunmasız kılıyordu istedikleri anda uçağın içine girebilirlerdi.
Napıcamızı düşünürken aynı anda bir kaç silahtan ateşleme sesi gelmişti 4-5 el olucak şekilde aralıklarla yapmışlardı bunu.
Ardıç "Denizcik hadi ama ne zamandır görüşemiyoruz yüzünü gören cennetlik" diye bağırdı manyak o sırada devam etti "Güneşcik senin güzelliğin tüm mardin'e nam saldı o güzel yüzünüzü görmeme izin verir misiniz?" Diye bağırdı güneş anında sinirlenmişti ağzından birkaç tane küfür mırıldandı.
Kimse onun sinirli tarafını görmek istemezdi. Ben hiç o yüzünü görmemiştim ama artem "içinden başka bir insan çıkıyor sinirlenince kimseyi gözü görmez" demişti.
Artem'inde farklı bir tarafı yoktu o da bizim gibiydi çok sinirliydi tanımadığı insanlara karşı çok soğuktu şu 5 günde onu tanıma fırsatı bulmuştum tabi o da beni tanıma fırsatı bulmuştu ve benden özür dilemişti ilk tanıştımız'da sorduğu soru için bende kabul etmiştim ama sevdiği insanlara karşı çok korumacıydı aynı benim gibi artemle ortak yönlerimiz olduğu gibi zıt taraflarmızda vardı ama sevmiştim artemi cana yakındı tanıdıkça gerçek yüzünü görmüştüm iyi biriydi hala ilk tanıştımızda yaşadımız olay yüzünden yüzündeki mahçubiyeti görüyordum ama o da bunu zamanla aşıcaktı.
Ardıç "Artemcik sen niye bu kadar korumacısın gerekirse kurşun yer gibisin sevdinmi kuzenini onu'da aldınmı koruman altına hadi ama inin uçaktan sizi beklicek sabrım kalmadı" Diye bize söylenirken o sesindeki tehtidkar tonu seziyordum.
Güneş "Napıcaz bu manyak ruh hastası bizi bırakmaz babam gelene kadar çoktan bizi götürmüş olur babam en az bir saatten önce gelemez buraya" diye söyledi.
Artem ise "Ona istediğini vericez inelim bize zarar veremez iki, aşiretin arası denizi kaçırdıktan sonra daha çok gerildi en ufak bir olayı bekliyorlar birbirlerini öldürmek için ama bu ardıç'ın yaptığı aşireti için ölüm davetiyesi çıkartmak. Gerçekten bize zarar vermeye kalkarsa o'da biliyorki bizi kaçıran tarafında o olduğu için aile büyüğünün kellesi gider buna aşireti de dahil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARVİN ~GERÇEK AİLEM~
Narrativa generale{~Gerçek ailem - Erkek versiyon~} Ailemi? aile kelimesi. Bir gün biyoloji dersindeyken konumuz "Aile kan guruplarıydı" sıra bana geldiğinde anne baba kan gurubunu söylediğimde hoca bana "senin kan gurubunun aile fertleriyle uyuşması imkansız" dediği...