Okurken dinleyin bölüm şarkısı : selda bağcan, Ayrılık.
"Üzerimdeki beyaz tshirt'ün birazdan kendi kanımla kaplanıcağın dan habersiz, yine de insan hissediyordu üzerindeki tshirt ün kendi kanıma bulanacağının farkındaydım..."
Ayağa kalkmadan iplerin kestiği bileğime baktım sonradan ayağa kalktığım da ardıç'ın yüzündeki üzüntüyü görmemle suratına baka kaldım "Bana niye öyle baktığını gelecekte acı bir şekilde öğrenecektim" Ardıç sanki bunu yapmak istemiyormuş gibi bakarken silahın namlusunu bana doğrulttu ikimizde ayakday'dık o an tam o an bu 4 günde neler yaşadığım geldi aklıma dünyada cehennemi yaşamıştım ama ben bu zamana kadar yaşadıklarıma üzülüyordum, ölüceğime değil.
Silahın namlusu hala bana bakarken ardıç gerçekten üzgün gibiydi sanki bişey vardı ve yapması gerekiyordu.
Tam o an ardıç "Özür dilerim bir gün beni affet" Demişti bunu demesiyle silah sesi duyuldu, tam o sırada karnım da bir sızı hissettim bem beyaz olan tshirtüm kendi vücudumun kanına bulanmıştı geriye doğru sendelediğimde.
O an sol gözümden bir damla yaş düştü. O anda canım acıdığı için değil kimsesizliğime üzülüşümle yere yığılmam bir oldu, çünkü karnım da 2.sızıyı hissetmemle onun yanında silahın uğursuz sesini duymam bir olmuştu yerde kendi akan kanlarıma bakarken ;
Başımı ardıç'a çevirmişdimki o yüzündeki sert ifade gitmiş açık kahve gözlerinden bir defaya mahsus yaşlarını akıtmıştı. Ağzını aralayıp "Beni affet anlicaksın."
Demişti ben bir şey anlicamı sanmıyorum çünkü ölüyordum, O an gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. O sırada bir tane daha silah sesi duymamla vücuduma bakmıştım bu sefer benim üzerimde bir yara açılmamıştı.
Ardıç elindeki silahı yere atıp yanına iki adam alıp gitmişti giderken son bir defa yüzüme bakmıştı sanki bu son olmicak tekrarı yaşanıcakmış gibi baktı gözlerime. O sırada yaraların acısı vücuduma tesir etmeye başlamıştı silah sesleri artarken tek bildiğim uykumun geldiğiydi ama belkide bu dünyada mutlu olamasam bile öbür dünyada mutlu olurum diye düşünmeden edemedim, gözümden yaşlar akarken.
Teyzemi arattığım korumanın telefonu düşürdüğünü gördüm ve telefon çalıyordu ona uzanıp elime aldığımda aramayı açtım teyzem ;
"Deniz Hazar beyler geliyo sakin ol kendine dikkat et" Diye heyecanlı heyecanlı konuşuyordu sadece "Teyze" Diye bilidim sesimden anlamıştı "Deniz dayan lütfen bırakma dayan" Diyordu sesindeki o heyecanı hüzne bırakmıştı teyzeme "Teyze çok uykum var özür dilerim."
Dedim teyzem "MARVİN, uyuma uyuma uyuma yapma unutamam DENİZ..." Diye bağırmıştı kulağımdaki telefon elimle birlikten boşluğa düşerken deponun kapısı açıldı.
Hazar bey koşarak yanıma geldiğinde sadece "Özür dilerim beni affet, affet seni koruyamadım yine koruyamadım yine, yine..." Diyordu ona son gücümle kolundan tutup "Tanışmayı çok isterdim, Mezarıma kardelen çiçeği dikermisin aynı benim yaptığım gibi." Diyip gözlerimi kapadım en son "MARVİN, MARVİN" diye bağırışlar duyuldu yerle gök birbirine karıştı marvin gözlerini yumdu...
Belki başka bir hayatta...
Devam edicek.
Umarım beğenmişsinizdir. Yazım yanlışları olursa kusura bakmayın. Görüşmek üzere. Oylamayı ve düşüncelerinizi yorumlara yazmayı unutmayın.✨Remember there is always hope...
~G&i~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARVİN ~GERÇEK AİLEM~
General Fiction{~Gerçek ailem - Erkek versiyon~} Ailemi? aile kelimesi. Bir gün biyoloji dersindeyken konumuz "Aile kan guruplarıydı" sıra bana geldiğinde anne baba kan gurubunu söylediğimde hoca bana "senin kan gurubunun aile fertleriyle uyuşması imkansız" dediği...