"Birikim yapmıştım. Banka hesabında tutmuyordum ki hala ekonomik olarak ona bağlı olduğumu düşünsün..."
Bavulu açtıktan sonra kıyafetlerin yer kaplamaması içim vakumlu poşetlere dolduruyordum. Çünkü bu evde bir çöpümü bile bırakmamak için sadece bir büyük bavulum vardı, Ben düzenli bir şekilde hem kıyafetleri toplayıp hemde eşyalarımın kırılmaması için patpat'a sarıyordum. Şuleden de yardım istemiştim heryerim yara bere içinde olduğu için hareketlerim çok yavaşlamıştı.
Üzüldüğümden değil ama canımın yanmasından dolayı ağlıyordum. Kıyafetleri yerleştirene kadar annemin ağzından bir kelime bile dökülmedi heralde "bizi ne ara bu hale getirdi bu adam?" diye düşünüyordu. Eşyalarımı kontrol ettim, bir şeyimi bile unutmak istemiyordum kanlı üstümü değiştirip, Kanlı kıyafetleri de poşetleyip bavula yerleştirdim.
Odama baktığımda sanki burda kimse yaşamıyormuş gibi duruyordu. Onca sene, onca anı. Burdan gidiyordum ben, onlardan değil.
Aslında o adamın bana yaptıklarını, yaşattıklarını arkamda bırakabilmek için terk ediyordum evimi yuvamı "Her ne kadar evim, yuvam" desem de burası hiç bir zaman benim evim olmamıştı bir türlü buraya ait hissedememiştim.
Son kez berçem'in odasına girerken ağlıyordum hemde hıçkıra, hıçkıra. Berçem'in yanağını öpüp saçını kokladım son kez...
Bu kelime ne kadar acı veriyordu demi insana, kalbine. Odadan çıktığımda ağlayan gözlere baktım şaşırmıştım şule ağlıyordu hemde benimki kadar şiddetli bir şekilde ağlıyordu boynuma sarılarak şunları söyledi; "Özür dilerim, özür dilerim sana olan sevgimi gösteremediğim için senden nefret ettiğimi sandırdığım için özür dilerim affet, affet..." diye bağrıyordu bu beni daha şiddetli ağlatırken;
"Seni her zaman affederim seni çok seviyorum kendine, berçem'e çok iyi bak eğer bişey olursa beni ara paraya ihtiyacın olursa benden iste o adam sana bişey yaparsa haberim olsun tamam mı daha fazla ağlama zaten vücudumun heryeri acıyo bide bana yürek acısı verme berçem'e hiç bişey anlatmayın. Babası onun prensi onun bu hayallerini yıkamam bu durumu unutmasını sağlayın. Onun yanında beni de..."
Sonrasında şule de sakinleşmişti anneme de sarılıp şuleye dediklerimi ona da söylerken kapı sesi geldi kapı kilitliydi ben kitlemiştim ben gitmeden geliceğini hatta bu gece geleceğini bile düşünmemiştim.
Annemle şule'ye son kez doyasıya sarıldım, ayakkabılarımı giydim bavulumu elime aldım son kez baktım bu eve, bu evde yediğim ilk tokat gözümün önünden filim şeridi gibi geçerken.
Bu bir veda değildi bir başlangıçtı...
Tertemiz bir sayfa herşeye baştan başlaya bilmek için kirlenen yeri kesip atman gerekiyordu. Sadece şule ye kapıyı açmasını işaret ettiğimde gidip kapıyı açtı, karşımda o adam vardı o içeri girdi ben dışarı çıktım.
Son kez anneme şule ye baktım tam gidecekken "nereye?" diye sordu o adam.
O sırada histerik bir gülüş attım daha sonrasında ciddi bi ifade takınıp "sana bi hikaye anlatiğim mi?" diye sorduğumda tamam der gibi kafasını salladığında ben de anlatmaya başladım;"Mumcu çocuğu ne annesi ne de babası severmiş. Ablası bile sevmezmiş, birtek onu seven kendisiymiş. Hayatta herşeyi kendi kendine öğrenmiş Mumcu çocuk yaşamak için hergün bir mum yakıyormuş hem aydınlanıyor hemde ısınıyormuş.
Her mum yandığında aklına bir hayalini getiriyor ve gerçekleşmesini Diliyormuş hayali gerçekleşsin diye bütün mumları yaktıkça aslında ömür eriyip gidiyormuş.
Son olarak mutluluğu dilemiş ama yakıcak mumu kalmamış. Etrafında eriyen mumlara bakmış ve onların yanında oracık da can vermiş. Bir ruh olup "ölmüş çocukluğunun"
Yanına uçarken artık ne üşüyormuş ne de karanlıktaymış sadece huzur varmış..."
{~Uyarlama alıntı~}
Son sözümüde söyledikten sonra gözümden bir damla yaş düştü onların yüzüne baktığımda o adamın yüzündeki duygu karışıklığını çözemiyordum annem ağlıyordu şuleyle yüzyüze
geldiğimizde sadece "kendine dikkat et" demişti gözümden yaşlar akarken bekleyen asansöre binip arkama bile bakmadan gittim o evden, o binadan, o esaretten, o pislik adamdan kurtulduğum da. Saat 4.47'di.Evleri iki sokak ileride olan anneannemlerin evine gidiyordum, dedemle konuşup temelli kesip atmalıydım o düğümlenen yeri hala gözümden akan yaşlar durmazken, binanın önüne gelmiştim içeri girerken hala rahat hareket edemiyordum vücudum çok kötü durumdaydı.
Üstüme de siyah tişört altına da siyah şort giymiştim hala karnım kanıyordu üzerimi değiştirirken gazlı bez yapıştırmıştım, dudağım patlamıştı, karnım da ve sırtımda da morarıklar vardı elmacık kemiğim de şişmişti evet mükemmel bir şekilde anneannemin evinin kapısındaydım ve zilini çaldım.
Bir kaç tekrardan sonra kapı açıldı anneannem gözünü kaşıyodu yeni uyanmıştı belliki beni gördüğünde gözünü tekrar kapatıp açtı. Bu halde bende beni gecenin 5'inde görsem şok geçirirdim heleki bu kişi torunumsa. Anneannemi kapıda bırakıp eve girdim dedem erken uyanan biriydi o yüzden uyanık olduğunu biliyordum.
Beni gördüğünde sadece "kim yaptı?" diye sormuştu. Dedem emekli öğretmendi ve ailede ki herkes ondan çekinirdi ağızlarından çıkıcak sözü iki kere düşünürlerdi ve yağ çekmeden de durmazlardı.
Dedeme sadece o adam dediğimde yüzümde elmacık kemiğinin üzerindeki morluğu dokundu anneannem de kapının önünden oturma odasına geldiğinde.
"Konuşmamız gerek" diye bildim benimde gücüm kalmamıştı artık. Olan biteni anlattığım da tshirt'ü üzerimden çıkartıp morlukları, kanayan karnımı görmelerini sağladım anneannem ağlarken elleri kırılsın diye yaşlı beddualarını yolluyordu onunda silahı buydu...
Sonra dedemle ekonomik olarak onlardan nasıl bağımsız olabileceğimi konuştuk. İstanbul'daki aile apartmanını dedem yaptırmıştı dayım, teyzem, ve bizim dairemiz vardı ama bizim dairemiz kiradaydı dedem "ordan gelicek kirayı sen al onların değil benim evim di senin oldu" dediğinde hala siniri geçmemişti gözü vücudumdaki morlukları takılıyordu durmadan...
Umarım beğenmişsinizdir. Bir kaç bölüme asıl olaylar başlicak. Yazım yanlışları olursa kusura bakmayın. Görüşmek üzere. Oylamayı ve düşüncelerinizi yorumlara yazmayı unutmayın.
✨Remember there is always hope...
~G&i~

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARVİN ~GERÇEK AİLEM~
General Fiction{~Gerçek ailem - Erkek versiyon~} Ailemi? aile kelimesi. Bir gün biyoloji dersindeyken konumuz "Aile kan guruplarıydı" sıra bana geldiğinde anne baba kan gurubunu söylediğimde hoca bana "senin kan gurubunun aile fertleriyle uyuşması imkansız" dediği...