"duygularımız karşılık mı yani?" dedim elimi enseme atarak. bir anda utanmış, kızarıp bozarmıştım. bu hâlime gülüp bir adım yaklaştığında kalbim tekledi.
"neymiş karşılıklı duygularımız?" o kadar dibime girdi ki, kelimeler dudaklarıma doğru yuvarlandı gitti. bakışları dudaklarımdan ayrılmıyodu.
jeongin yanılmıştı, hyunjin'in bana gelmekle ilgili bir sıkıntısı yoktu. sadece benden ışık istiyordu.
"senden hoşlanıyorum," diye mırıldandım. bunu söylemek hiçbir zaman benim için zor olmamıştı. "açık değil mi hyunjin? fazlasını istiyorum. seni dinlemek, tanımak istiyorum. jeongin'le neden o kadar yakın olduğunu sorgulamak istiyorum."
öyle baktı ki gözlerime, çırılçıplak hissettim. beni bir alkol gibi tüketiyordu, sonra da sarhoş olmuş gibi gülüyordu. onun bulaşıcı gülümseyişi benim dudaklarıma dokundu.
kafasını bana doğru uzattığında refleks olarak geriye doğru çıktım. "kıskanıyor musun yoksa?" dedi hareketimin hıncını almak ister gibi. üzerime doğru eğilmişti.
"temas sevmeyen adamın neden jeongin'le ilgili bir sıkıntısı olmadığını merak ediyorum sadece."
"senle de yok." diye söylendi.
"bak işte!" homurdandım. "bu büyük sıkıntı!"
jeongin'le aynı konumda mıydım?
ciddi anlamda kıskandığıma inanamadım bir süre, kıskanç olmadığımı düşünmek benim için kolaydı ama onlar sarılırken yaşadığım şoktan sonra olayı üstelemekten geri durmadım.
kıkırdadığında omuzlarımı düşürdüm. daha çok gülümsedi ve bileğimden tutarak beni kendine yaklaştırdı. bir saniye bile beklemeden dudaklarını dudaklarıma bastırdığında bir nefes gibi içine çekti beni. aklımdakilere rağmen karşı çıkmadım, dudaklarımı çekiştirmesine izin verdim. "benden hoşlanıyorsun demek..." dedi nefes nefese kaldığımızda.
ellerimle yüzünü kavradığımda bu sefer ben bir öpücük bıraktım. alnımız birbirinden destek aldı. "bunu biliyordun zaten, benden önce hem de." diye fısıldadım. sıcak nefesi yüzümü talan ederken yine her bir hücrem ayaklanmıştı.
"hıhm," dedi gülerek. "bana gelmen hep çok zor."
"cevap istiyorum hyunjin," dedim gözlerimi açarak. suratında huzurlu bir gülümseme vardı. "gerçek bir cevap."
eli bir anda kalçamı bulduğunda dudağımı dişledim. beklemediğim hareketi tenimi kavurdu. "seni istiyorum felix," dedi boğuk bir sesle. benim cümlelerimle karşılık veriyordu. "hayatımda her gün olmanı, sesini duymayı, dudaklarını, düşüncelerini, her şeyini istiyorum."
ellerim boynuna kaydığında kalçamı daha çok sıktı. dudaklarımı dudaklarına yapıştırdığımda ikimizde hırçın davranıyorduk çünkü ben cevabımı almıştım, o da kendini bana açmıştı.
alt dudağını çekiştirdiğimde karnım ağrıyordu. şimdiden onun olmaya hazırdım ve bunda net olduğumu o da görsün istedim, kendimi ona daha çok dayadığımda beni kucağına aldı. yerimi bulmuş gibi iyice sindiğimde dilini dudağıma değdirdi. sıcak dili dudaklarımı yaktığında onun için dudaklarımı serbest bıraktım ve beni talan etmesine izin verdim.
dillerimiz birbirine değdiğinde sıcaklık beni patlatacak kadar güçlüydü.
dudağımı emdiğinde tırnaklarımı boynuna batırdım. bu hareketimle dişlerini alt dudağıma geçirdi. ağzının içine doğru inlediğimde o kadar hızlı davranıyordu ki, sadece hırçınlığı beni sertleştirecek kadar güçlüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mirror, hyunlix
Fanfichwang hyunjin, avustralya'nın en iyi futbol takımına transfer edilir. 5 nisan 2024