"şuna bak," diye bağırdım bir anda.
"neye?"
"görmüyor musun?"
"hâlâ anlamıyorum ben," dedi kaşlarını çatarak. o kadar şapşal bir ifadesi vardı ki, anlamadığını biliyordum.
parmağımı uzatarak emre'yi gösterdim. emre köşeye sinmiş bir şekilde tek başına baklava yiyordu. nereden bulduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. "yuh!" dedi jisung. ayıplar gibi konuştuğunda yanına ilerliyordu. "sen önceden hiç böyle değildin emre." derin bir nefes aldu. jisung'un arkasında durdum. "sen de bencilleşmişsin artık."
kaşlarını çattı. elindeki baklavaya baktı. ağzına atmak için aralanmış dudaklarını kapadı ve bir süre baklavayla bakıştı. "nerden buldun bunu?" diye sordum gözlerimi kısarak. "yeni arkadaşlar mı edindin?"
"hayır!" aniden bağırınca irkildim. "türkiyeden arkadaşım geldi sadece." dudaklarını birbirine bastırdığında baklava dilimini bize uzattı. "ama çok az getirmiş."
jisung dediğini umursamadan ağzını kocaman açarak elindeki lokmayı yedi, kendi eline almakla uğraşmamıştı bile. kafasına bir şaplak attığımda bana döndü. "açgözlülük yapmasana oğlum sen de." benim derdim farklıydı sonuçta, eski arkadaşı getirdiyse bir problem yoktu.
jisung hızlı hızlı çiğnerken arkama baktı. şişkin yanaklarıyla iğrenç bir şekilde güldüğünde arkamı döndüm.
hyunjin kafamda dikiliyordu.
onu görür görmez gülümsedim.
bunu fark ettiğinde ifadesi yumuşadı. tamamen ona döndüğümde göz kırptı ve elindeki kahveyi bana uzattı. daha çok güldüm. sleeve almıştı. "hoş geldin!" sesim o kadar mutlu çıkmıştı ki kendime şaşırdım. "neden bu kadar geciktin?"
"menajer işini çözmeye çalışıyordum."
kaşlarımı kaldırdım. "halledebildin mi?"
yani babasıyla konuşmuş muydu?
"evet, birini seçtim."
"bu iyi haber mi?" diye mırıldandım. ne demek istediğimi çabucak çözdü.
"bu fazla iyi haber hatta felix," sağ eliyle saçlarımı dağıttığında gülümsemişti. "olumsuz sonuçlara o kadar yönelmişiz ki mümkün olacağını hiç düşünmedik."
"sen ciddisin?" şok içindeydim.
kafasını yavaşça salladı. "cidden garip," emre'nin sesini duyduğumda onlara döndük. jisung çoktan yanına kurulmuştu. "dokunduğumuzda götümüzden kan alan adama bak amına koyayım, çok garip."
"değil mi? çok fena şeyler dönüyor bu ahlaksız ortamda."
"niye dokunuyorsun ki?"
ikisi de dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi bakakaldı. "nasıl yani?" dedi jisung şok olmuş bir şekilde. elleri abartılı bir şekilde yanaklarındaydı. "temastan bahsediyoruz felix, her zaman gerçekleşir."
"anladım canım," göz devirdim. gıcık olmuştum bir kere. her gün beraber oldukları gerçeği artık beni geriyordu. "kalkın da ısının iyice."
"yeneceğiz zaten." dedi jisung.
hyunjin kaşlarını kaldırdı. "bilemezsin."
"rakibini küçümseme aptal." emre onu yanından iteklemeye çalıştı. "üç hafta sonra şampiyonluk maçına çıkacağız."
"bence kazanacağız." diye mırıldandım. gerçeği zaten biliyordum ama onlara açık açık söyleyemezdim. "bugün hyunjin'in üç gol atacağını biliyorum mesela ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mirror, hyunlix
Fanfictionhwang hyunjin, avustralya'nın en iyi futbol takımına transfer edilir. 5 nisan 2024