chapter twenty five

177 30 7
                                    

hyunjin sadece bir gol atmıştı.

üç bir kazanmıştık ama beş golü bile görebilirdik, bundan emindim.

hyunjin daha fazlasını bu maçta yapabilirdi, gerçekten hattrick yapabilirdi çünkü rakip bizim karşımızda bir hiçti. bilerek, gol atmak için, çaba göstermemişti ve bu beni gıcık ediyordu.

bunu taraftar muhtemelen anlamamıştı ama ben anlamıştım. normalde oynadığından daha sakin oynamış, yine de elinden geleni yapmıştı. bir asisti vardı mesela.

etrafta koca bir galibiyet havası olduğu için gülümsemem yanaklarıma ulaşıyordu ama kovulduğumu nasıl söyleyeceğimi düşünmekten içim içimi yiyordu.

tabii ki de kovulduğumu değil de istifamı verdiğimi söyleyecektim ama bunu bile nasıl yapardım bilmiyordum. herkes meraktan kafama üşüşecek ve gerçek bir cevap arayacaktı. böyle bir cevap bende yoktu.

herkes mesleğimi, burada olmayı ne kadar sevdiğimi biliyordu. inandırıcı bir cevaba ihtiyacım vardı.

hyunjin hızlı adımlarla yanıma ulaştığında dudağını ısırdı. o kadar mutlu duruyordu ki düşündüğüm her şey zihnimden silindi. artık bembeyaz bir sayfa gibiydi beynimin içi. huzurlu hissettiriyordu, sadece ona bakmak beni iyileştirmeye yetiyordu.

"gıcıksın," dedim gözlerimi kısarak. "cidden, daha fazlasını yapabilirdin."

"şşş," işaret parmağını kaldırarak sırıttı. "bu aramızda."

"sen şampiyonluk maçında hattrick yapma da göreyim."

eğlendiğimi belli edercesine güldüm. "sen lütfen sevgiline güvenmeyi deneyebilir misin?" diye mırıldandı. "sen bana güvenirsen ben her şeyi yapabilecek güce erişebilirim."

"ben zaten sana güveniyorum," parmak uçlarıma basmak, onu öpmek istedim ama yine kalabalık bir ortamdaydık. "ne kadar çok güvendiğimi tahmin bile edemezsin."

sanki ne düşündüğümü hissetmiş gibi bana doğru eğildi. ayakkabılarımız birbirine değdi. o kadar harika duruyordu ki, eğer bu görüntüsünün bir fotoğrafı olsaydı saatlerce izleyip dururdum. "hyunjin," dedim uyarmak istercesine. yutkunarak bir adım geriye çıktım ve telefonumu çıkarttım. o daha ne olduğunu anlayamadan fotoğrafını çektim.

kaşlarını çattığında güldüm. üzerindeki formayı çıkarmamış olsaydı bu fotoğraf çok daha harika olurdu. "hyunjin." dedi bambaşka bir ses. bizi uzaklaştırmak ister gibi kolunu omzuma atıp beni kendine çekiştirdiğinde derin bir nefes aldım. "harikaydın, tebrik ederim."

hyunjin kafasını hafifçe eğdi ve teşekkür etti. gözleri birkaç saniye bana kaydı. sanki içimdeki tüm kara bulutlar etrafa yayılmış gibi onun da enerjisi çekildi. modumun düştüğünü anlamıştı çünkü. "konuştunuz mu?" dedi bana bakarak.

"söyleyecektim ben de." diye mırıldandım.

hyunjin meraklı bakışlarını üzerimizde gezdirirken oldukça ciddi duruyordu. bu halini unuttuğum evreye ne zaman geçmiştik, farkında bile değildim.

babam kolunu çektiğinde göz devirdim. "istifamı verdim bugün!" sanki mutlu bir habermiş gibi söylemeye çalıştım ama o kadar üzerine düşünmemiştim ki, ultra yapmacık çıkmıştı dudaklarımdan. "bugün son günümdü. artık burada kameracı değilim."

hiçbir tepki vermedi.

sadece gözlerimin içine bakıyor öylece bir şey dememi bekliyordu. ama bu kadardı, başka ne söyleyebilirdim ki?

bir bana bir de elimdeki telefona baktı. az önce onun fotoğrafını çekmiştim.

fotoğraf çekmeyi sevdiğimden yapmamıştım, sevgili kontenjanından yapmıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

mirror, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin