1-2 saatlik uykudan sonra kalkıp odadaki dolaba yöneldim. Dolabı açtığımda içinde bir sürü kiyafet olduğunu gördüm. Sanırım bu benim yerime burada kalan çocuğun kiyafetleriydi.
Bir sorun olmayacağını düşünüp siyah eşofman takımı alıp giyindim.
Kapıyı açtığımda Yağızın odamın önünde olduğunu gördüm. "Aa bende seni yemeğe çağırmaya gelmiştim. Hadi aşağıya inelim"Sırıtıp "tamam ufaklık" dedim. Hemen kaşlarını çattı ve "bak bana ufaklık demeye devam edersen seninle asla konuşmam" dedi. Sesi bu sefer ciddi bir tondaydı. Buna karşılık hala sırıtmaya devam ediyordum.
"Tamam ufa- ah pardon Yağız diyecektim" sırıtarak söylediğim şeyle hemen arkasını dönüp merdivenlere doğru yürümeye başladı. Lan yıllar sonra kardeşimi bulmuşum daha doğrusu onlar beni bulmuş eğlenmeyelim mi ya?
Bende hemen merdivenlere vardım ve birlikte aşağıya indik. İndiğimiz an hızlı adımlarla masaya yürüyüp "ya baba yaa buda bana ufaklık diyor" dedi.
Ben masaya varınca onun yanına geçip oturdum. Karşı masanın başında babam onun solunda annem sağında ise Yağız ve ben oturmuştuk.
Babam gülerek konuşmaya başladı. "Oğlum en küçükleri sensin. Dolayısıyla evin ufaklığıda sen oluyorsun. Ayrıca abin o senin. Bu ne demek? Ona abi diyeceksin."
Babamın bu söylediğine kahkaha attım. "Gördün mü bak her kes senin ufaklık olduğunu söylüyor."
"Bu ufaklık şimdi burdan bi koyucak sana-
"Alp" babam sesini yükselterek böldü lafını. "Özür dilerim" işte bu şaşırtıcıydı. Yağız kısık sesle özür dilemişti.
"Duyamadım?" Babam ters-ters ona baktı. Annem bu halimizi gülümseyerek izliyordu.
"Özür dilerim baba" Yağız biraz daha yüksek sesle konuşup başını öne eğdi.
"Benden değil abinden özür dile"
"Ya baba yaa" Yağız söylenmeye başladığında bu sefer söze annem girdi.
"Alp hep böyle mi yapacaksın? Ha? Büyüklerine saygılı olmanı kaç kez söylicem ben sana?" Annem sesini yükselterek konuşmuştu.
"Hey sorun değil. Tüm suç benimdi. Ben sataştım ona" hiç bir zaman benim yüzümden birinin suçlanmasını istemem. Bizim evde bu yapılsaydı çoktan dövülmüştük. Bu aile gerçekten çok iyiydi. Sabırlıydı. Bu benim ailemdi.
Yağız bana döndü. "özür dilerim."
"Özür dilerim ne?" Babamın uyarısıyla derin bir nefes alıp "özür dilerim abi" dedi.
"Sorun yok" dedim kısık sesle. Yağız sofradan kalkıp hızlı adımlarla merdivenlere yürüdü.
"Alp hemen buraya gel."
"Alp masaya"
Hiç kimseyi dinlemeden yukarı çıkmasıyla ağzım açık ona baktım. Tüm suçun benim olmasına rağmen şimdi aç kalıcaktı.
"Çok şımarttık onu." dedi annem.
"Tüm suç benimdi aslında"
Babam hemen lafa atladı. "Yok oğlum. Senin hiç bir suçun yok. O böyledir. Tamam, ona ufaklık deyince öfkeleniyor. Ama bu yaptıkları hiç bir şeyi açıklamaz. Bizim evde her zaman yemeği birlikte yiyip birlikte kalkarız. Tabii şimdi diğerleri evde olmadığı için sadece 4 kişiyiz. Genelde her kesle beraber sofraya geçeriz."
"Peki ya biri hastaysa?" Merakıma yenik düşüp sordum.
"Hastaysa gelmeyede bilir. Zaten sağlığa daha çok önem veririz. Yemeği odasına göndeririz böyle oluncada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Değişim
Horrorailesi tarafından sürekli şiddet gören Kaan ailesinin aslında öz ailesi olmadığını öğrenir. Acaba gerçek ailesi onu kabul edecek miydi? Veya o gerçek ailesini kabul ede bilecek miydi?