Yavaş-yavaş acıktığımı hissetmeye başlamıştım. Bu yüzden elimdeki telefonu kapatıp cebime koyarak ayaklandım.
Odamdan çıkıp asansöre ilerledim. Evin tek eğlenceli yanı bu asansördü yemin ederim. Asansöre binip aşağıya indigimde kimsenin olmadığını fark ettim. Bu bir avantajdı. İyi olmuştu böyle.
Mutfağa doğru adımlayıp içeri girdim. "Günaydın." Hizmetçi ablalar sesimle bana döndüler ve gülümseyerek karşılık verdiler. "Günaydın"
Masaya geçip yine hizmetçi ablaya döndüm. Tam konuşacağım sırada bana izin vermeden kendi konuştu. "Tamam. Anladım. Hemen yemek vericem sana kuşum benim" yüzümde sıcak bir gülümsemə oluştu. Gerçekten çok iyi birine benziyordu. Hatta evdeki en iyi insan o bile ola bilirdi.
***
Yemeğimi yedikten sonra hizmetçi ablaya teşekkür edip çıktım mutfaktan. Tam yukarı çıkacağım sırada abilerimden birine yakalandım.
"Kaan? Yemek mi yedin?" Arkamı dönüp Koray abime baktım ve sadece başımı onaylar anlamda salladım. "Güzel. Basketbol oynamayı sever misin?"
Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Yani...evet de neden sordun?" Gülümsedi. Ağzını açıp konuşacağı sırada merdivenlerden adım sesleri geldi. Merdivenlere döndüğümdeyse kolunun altına basketbol topu sıkıştırmış ruh gibi bakışlarla aşağıya inen Yağızı gördüm. Siyah basketbol takımı giymişti. Yanımıza gelip Koray abimin yanında durdu.
"Abi gidiiyor muyuz?" Sesi boguk ve pürüzlü çıkmıştı. Galiba hala atlatamamıştı anne ve babasının öldüğünü.
Bakışlarım yeniden Koray abime döndüğünde bana baktıgını gördüm. "Gelmek ister misin?" Aslında eğlenceli ola bilirdi. Hem Yağızı da merak ettim şimdi. Endişelenmemiştim ha sadece nasıl oynadını merak etmiştim.
"Olur" dediğimde Koray abimin gülüşü daha da büyüdü. Yağızsa sadece ruh gibi bakışlarla bana bakıyordu. Şuan duygularını anlamak zordu. "O zaman sana senin için dün aldığım basketbol takımını vere bilirim. Hadi gel benimle" ağzım açık Koray abime bakarken elimden tutup sürükleyerek asansörün önüne getirdi. Asansöre bindiğimizde kapıyı kapatıp üst kata tıkladı.
"Ya kabul etmeseydim? Neden aldın basketbol takımı?" Sordugum soruyla omuz silkti. "Kabul etmeseydinde verecektim. İster giyerdin ister giymezdin. Unutma ben senin abinim."
Gülümsediginde bende fark etmeden gülümsedim. Anladığımdaysa hemen başımı iki yana sallayıp gülümsememi sildim. Bu halime kıkırdayıp kendi odasının kapısını açtı. İçeri girdigimizde dolabını açıp bir poşet çıkardı ve bana uzattı. Poşeti açıp baktığımda Yağızın giydiği formanın aynısı olduğunu gördüm. Buda siyah bir takımdı.
"Teşekkür ederim"
"Rica ederim. Hadi sen giyin. Ben aşağıya iniyorum. Seni bekliyor olucaz" başımla onayladığımda dışarı çıktı. Hemen üzerimi değiştirip formayı giyindim. Aklıma gelen şeyle odadan çıkıp kendi odama geçtim. Dolabımı açıp alttaki çekmeceden siyah saç bandanası aldım ve başıma taktım. Aynada kendime baktığımda iyi durduğunu düşünüp odadan çıktım ve aşağıya indim. Şuan aşırı havalı duruyordum lan. Asansörün kapısı açıldığında hemen yanlarına gittim. Koray abim beni görünce hemen söze atladı. "Vayyy. İyi bir detaymış. İnanamayacaksın ama Yağızda her basketbol maçında saçlarına böyle siyah bandana takar. Hatta bu yüzden bandanasını kapının önündeki dolaba koyuyor."
Yağız şuan aşırı duygusuz gözüküyordu. Hiç bir şey demeden kapının yanındaki montların koyulduğu dolabı açıp siyah bandana çıkardı ve saçlarına taktı. Birlikte dışarı çıktığımızda Koray abim arabasını almak icin garaja gitti. Nereye gidecektik acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Değişim
Horrorailesi tarafından sürekli şiddet gören Kaan ailesinin aslında öz ailesi olmadığını öğrenir. Acaba gerçek ailesi onu kabul edecek miydi? Veya o gerçek ailesini kabul ede bilecek miydi?