ANLAT BANA HER ŞEYİ

306 29 13
                                    

Tüm yılların acısını çıkıyormuşcasına ağlıyordum. Ve bu hiç düşünemeyeceğim abimin yanındaydı. Onunsa bedeni şaşkınlıkla kaskatı kesilmişti.

"Kaan? Kaan ne diyorsun sen? Neler yaşadın?"

"Kaan cevap ver abim"

Savaş abim, Soner abim ve Açelya yengem bana sorular sormaya devam ederken ben hiç bir şey diyemiyor ve sadece en gıcık olduğum abimin koynunda ağlıyordum.

Bir kaç dakika böyle geçti. Onlar sordular bense cevap vermedim. Daha sonraysa konuşmayacağımı anlayıp sustular. Sonar abim kollarımı bırakarak sıkıca sardı beni.  Elini sırtımda gezdirip sırtımı okşamaya başladı. Bende kollarımı ona dolayıp sıkıca sarıldım ona.

10 dakika boyunca öyle kaldık. Ağlamam durmuştu. Şimdi daha iyi gibiydim ama o adamın bana yazdıkları gözümün önüne gelince içime bir üzüntü düşüyordu.

Yanlış anlamayın. Bu korku değildi. Sadece kırgındım işte hayata karşı. Sırf kardeşimi ve ailesini korumak için aramızda hiç bağ olmayan bir adamdan dayak yiyecek olmak koyuyordu işte.

"Anlat abicim. Anlat bana her şeyi"

Fısıltı gibi olan sesiyle başımı biraz kaldırıp göz-göze geldim onunla. Sağ elini sırtımdan çekip yaşlı gözlerimi sildi. "Ne oldu Kaan? Ne yaşadın sen abicim?"

Başımı biraz arkaya çevirip diğerlerine baktım. Savaş abimde Açelya yengemde endişeyle bana bakıyordu ve bu rahatsız ediciydi. Demin ağladığımıda var sayarsak dahada rahatsız edici oluyordu.

"Tamam. Anladım. Hadi gel odana gidelim"

Yeniden Soner abime döndüğümde anlayışla bakan gözleri ve kurduğu cümle karşısında küçücükte olsa gülümsemeye çalıştım.

İkimizde ayaklandığımızda sersem adımlarla merdivenlere doğru yürüdüm. Ben yavaş yavaş yukarıya çıkarken o'da arkamdan beni bekleyerek çıkıyordu. Yukarıya geldiğimizde odama doğru yürüdüm. Kapıyı açıp açık bırakarak yatağıma geçtim ve sırt üstü uzanıp yüzümü yastığa gömdüm. Bir kaç saniye sonra gelen kapı sesi ve sonra yatağımda haraketlilik hissetmem bir oldu.

Derin bir nefes aldı. Konuşmam gerekiyordu. Artık kaçışım yoktu ve daha doğrusu kendimde kaçmak istemiyordum zaten. Belkide ona anlatmam iyi gelecekti ama yapamıyordum işte. Konuşamıyordum. Boğazıma bir yumru oturmuştu ve geçmek bilmiyordu.

Yüzümün onun tersi yönüne dönük olması bir fırsattı benim için. Ona bakmadan anlata bilirdim. Ama şimdi anlatmam gerekiyordu yoksa sonra anlatamazdım.

Elini yine saçıma geçirdi ve okşamaya başladı. Daha önce kimse böyle yapmamıştı. Bu çok iyi hissettiriyordu. Ona daha çok güvenmemi ve rahatlamamı sağlıyordu.

"B-ben...ben o ailede olurken o adam hep dövdü bizi. Dövülmekten o kadar çok bayıldım ki. Bizi bir depoya kilitliyordu. Depo çok soğuktu. Aç bırakıyordu günlerce... Bu çok kötüydü. Ona karşı çıkamıyorduk çünki sonra daha kötü oluyordu. Cana bir şey olmasın diye hep tüm suçları üstlendim. Hani sırtımda izler görmüştün ya, o yaptı. Annemse kılını bile kıpırdatmadı. Sadece lanet olası bir paragözdü. Ne yapıcam şimdi? Okanıda dövmüş. Kanlar içindeydi. Çok kötüydü. Bu sefer karşı çıktım. Bağırdım ona. Hiç bir şey demeden çıkmıştı. Bu günse onları korumak istiyorsam yanına gitmemi söyleyen bir mesaj göndermişti. Sorun değil. Dövülmek sorun değil. Artık her şeye alıştım ama bıktım işte. Artık ona boyun eğmek istemiyorum. Onunla görüşmek istemiyorum abi. Bana yardım et. L-lütfen" yeniden gözyaşlarına boğulup hıçkırmaya başladığımda elini sırtıma indirip sıvazlamaya başladı.

"Şşş. Tamam. Sakin ol abim. Emin ol o bu günden itibaren yaşayamayacak. Ölmek için yalvarıcak ama izin vermiycem. Güven bana"

"Hayır. O-ona işkence yapmanı istemiyorum. Sadece bana yaklaşmasın yeter. Kardeşlerimi kurtar. Onları koru. Lütfen."

"Kaan...neden şimdiye kadar anlatmadın? Neden bana söylemedin bunları?"

Yapamazdım işte. Yapmak istemiştim ama yapmamıştım. Çünki o zamanlar ne ona güveniyordum nede onunla konuşmak istiyordum.

"Yapamadım. Beni tehdit etmişti ve seninlede aramız iyi değildi. Sana güvenmiyordum."

Seslice yutkundu. "Peki ya şimdi? Şimdi bana güveniyor musun?"

Başımı salladım. Onunla uzunca bir zaman geçirmiştim ve bu süre zarfında onun iyi biri olduğuna inanmıştım. Ona güveniyordum. Güvenmek zorundaydım.

"Sana güveniyorum. Bana yardım et."

Başımı kaldırıp ona döndüm ve yanına yaklaştım. Bir eli hala sırtımdayken diğer elini elimin içine alıp gözlerimi gözlerine diktim. "Bak...onu dövmeni istemiyorum tamam mı? Sadece kardeşlerimin hayatını koruma altına al. Onlara bir daha yaklaşamasın. Hatta gerekirse...gerekirse bizimle kalsınlar. Lütfen. Okan zaten sizinle yaşadı. Onu kardeşiniz olarak görüyorsunuzdur. Canda iyi biridir. Sorun çıkarmaz inan bana"

"Kaan...dediklerin iyi, hoşta...Okan bizi istemez ki"

"Ne? Nasıl yani?" Şaşkınlıkla  gözyaşlarımı silip yüzüne baktım.

"Hiç merak etmedin mi neden Okanla iletişime geçmedik diye?"

Doğruydu. Onunla iletişime geçmemişlerdi. Onun hakkında hiç konuşmamışlardı. Peki neden? Ne yapmış ola bilirdi ki Okan onlara?

"Ne yaptı ki Okan size?"

"Okan değil de...biz ona yapmış ola biliriz"

"Ne?"

"Okanla en son çok kötü bir tartışma yaşadık. O...onu umursamadığımızı düşünüyordu. Onu sevmediğimizi ve ondan nefret ettiğimizi düşünüyordu. Aslına bakarsan o sıralar onu baya boş bırakmıştık. Ne istese yapılmamıştı. Bizimle derdini bölüşmeye geldiğinde onu dinlemeden geri gönderiyorduk. Okulunda yaşadığı şeyler varmış. Çok kötüymüş ve olanları anlatarak rahatlamak istiyormuş. Benim yanıma geldi, Savaş abinin yanına gitti, Korayın, Su'yun ve hatta Yağızın bile. Kimse dinlemedi onu. Anne ve babamız bile. O sıralar ergenlik anlarındaydı. DNA testi yaptırmış. Öğrenmiş öz olmadığını. Sonra daha kötü düşünmeye başlamış. Üvey olduğu için ona kötü davrandığımızı, onu dinlemediğimizi ve hatta ondan nefret ettiğimizi düşünmüş. Aylarca sakladı bildiği gerçekleri bizden. Bizimde haberimiz yoktu öz olmadığından. 9 ay sonra onunla bir kavga etmiştik. Dayanamayıp 'üvey olduğum için sevmiyorsunuz değil mi beni?' demişti. Bizde o an konuşturduk onu. Öğrendik neler olduğunu. Ama hiç bir şey yapamadık. Babamlar araştırmaya başladılar. Hastaneyede baş vurdular. Seni bulmak çok uzun sürdü. Tam 2 yıl. 2 yıl seni aradık. Okanında kötü bir huyu vardı. Biriyle konuşmazsa hiç konuşmazdı. 2 yıl konuşmadı bizimle lan. Hiç kimseyle konuşmadı. Sadece arada Su ile konuştu. Sizi değiştirdikten sonraysa hiç aramadı bizi. Biz aradık ama açmadı. Bu sefer her şey bizim suçumuzdu."

İnanamıyordum. Okana bunların olduğuna inanamıyordum. Onunda kötü bir geçmişi vardı anlaşılan. Yağızdada bir şeyler vardı.

"Peki ya Yağız? Onda da bir şeyler var. Ona ne oldu?"

"Yağız mı? Ona ne olucak ki?"

Anlaşılan gerçdkten bazı şeyleri farkına varamıyorlardı. Okanın neden öyle olduğu belliydi. Yağızıda anlamıyorlardı. Kendime söz veriyorum. Yağıza ne olduğunu bulup onu ruhen iyileştiricem. Kardeşimi mutlu edicem. Onun sahte değil gerçek gülümsemesini görmek için her şeyi yapıcam.

"Hiç" diyerek kestirip attım. Şuan ona sarılmaya ihtiyacım vardı ve bende onu yaptım. Sıkıca ona sarılıp her şeyi boş verdim. En azından bir sürelik...

BÖLÜM SONU

_______________________________________

Bölümü nasıl buldunuz canlarım?

Oy verirseniz mutlu olurum 🤗

Büyük DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin