Uzun ve eğlenceli bir gecenin ardından sabah olmuş ve bizim artık eve gitmemiz gerekiyordu. Böyle bir yerden hiç gitmek istemesem de abimlerin endişeleneceği için artık gitmemiz gerekti.
Yanıma dönüp tüm gece uyumadığı için gözleri kızarmış olan Yağıza baktım. Gözleri kapanıyordu belli ki çok uykusu vardı. "Sana uyuman gerektiğini söylemiştim. Bak gözlerin kızarmış"
"Bende sana sen gelirsen bende gider uyurum demiştim. Sende inat edip burada kalıcam demiştin. Hem bana diyorsun da kendinden hiç haberin varmı? Senin gözlerin de kızarmış"
"Hadi gidelim artık. Uyuyup kalıcaksın burada. Taşıyamam ben seni"
Ayağa kalkıp arkamı dönerek yürümeye başladığımda oda kalkıp koşarak yanıma geldi. "Güçsüzsen demek ki"
"Ne? Ben mi güçsüzüm? Sen ağırsın bir kere. Yani ağır gözüküyorsun"
Önüme dönüp yürümeğe devam ettiğimde durdu. Onu aldırmadan yürümeğe devam ettiğim sırada gelen seslerle koştuğunu anladım. Bir anda sırtıma çıkmasıyla refleks olarak bacaklarını tuttum. Çenesini omzuma yaslayıp kollarını daha çok boynuma doladığında başımı sağa çevirip ona baktım. "Ee? Ağırmıymışım?" diye sorup kıkırdadı. Bu durum.....komikti. Kahkaha atmaya başladığımda daha çok kıkırdadı.
"Tamam. Kabul ediyorum. Ağır değilsin." Gülümsedi ve çenesini kaldırıp kafasını tamamen omzuma koyup boynuma gömüldü. Şuan çocuk gibiydi.
"Çocuk gibisin...tatlı bir çocuk"
Yürümeye devam ettiğimde uykulu çıkan sesiyle "sende tam bir abi gibisin...kaba ve sert bir abi" dedi. Bunu dün akşam olanlar için diyordu eminim.
"Yağız...özür dilerim. Ben öyle biri değilimdir. Gerçekten. Ne oldu bilmiyorum. Birden sinirlendim işte."
"Sorun değil ama...bir daha yapma. Bana el kaldırma. Bana bağırma. Belki sana şımarıkmışım gibi gelecek ama bana bunları yapma. Sinirlendiğinde beni sözlerinle döv ama bağırmadan...el kaldırmadan. Şiddetle hiç bir şey çözülmez nede olsa değil mi...abi?"
O...o kesinlikle bir şey saklıyor. Belkide benim gibi şiddet görmüştür ama abimler böyle bir şey yapmaz ki...
"Haklısın. Tekrar özür dilerim"
Cevap vermek yerine dahada sıkı sarıldı boynuma. Tüm yol boyu sessiz kaldık. Sabahın erken saatleri olduğu için yolda da kimse yoktu. Yağızı eve kadar taşıdım. Eve geldiğimizde "Yağız" diyerek seslendim kardeşime.
Ses yoktu. "Yağız" bir kere daha seslendim. Yine ses yoktu. Uyudu mu acaba?"Yağız uyuduysan ses ver" benim aptallık seviyesi. Lan çocuk uyumuş nasıl ses versin salak mısın?
Uyuduğunu anlayıp kapıya doğru yürüdüm. Kapıya vardığımda bir şekilde cebimden anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girdigimizde ayağımla kapıyı ittirip kapattım ama ses çok çıkmıştı. "Umarım kimse uyanmaz"
Böyle yürüyemeyeceğim için asansöre yürüyüp düğmeye basarak açtım. Dikkatli bir şekilde asansöre bindiğimde merdivenlerden inen Soner abimi gördüm. Hemen asansörü kapatıp 3 cü kata bastım. Sonuçta eve geç gelmiştik. Onu tam anlamıyla tanımıyordum. Ya kızarsa?
Bir kaç saniye sonra Yağızın sesi geldi. "Abi? Abi bizim burada ne işimiz var? A-abi neden buradayız?"
Kaşlarımı çatıp yüzümü ona döndürdüğümde derin derin nefes alıp verdiğini gördüm. "Yağız eve geldik ve seni yukarıya çıkara bilmem için asansöre bindim. Ne var bunda?"
Elini boynumdan ayırıp boğazına götürdü ve kendi-kendine mırıldanmaya başladı. "Tamam. Geçti. Nefes alıyorsun. İyisin" tam o sırada asansörün kapısı açıldı. Hemen asansörden çıkıp odasına doğru yürüdüm. "İyi misin? Ne oldu?""Benim klostrofobim var."
"Ha? A doğru ya sen hiç bir zaman asansöre binmiyordun. Bende neden asansöre binmiyor diye kendi kendime sorup duruyordum."
Odasına geçtiğimizde onu yatağına yatırıp üzerini örttüm. Baya uykuluudu şuan. "Rüya göreceğini sanmıyorum bu yüzden tatlı uykular"
Gülümsedi ve daha sonra gözlerini kapatıp hemen uykuya daldı. Bende odasından çıkıp kendi odama geçtim. Üzerimi değiştirip şort ve kısa kol thsirt giydikten sonra yatağıma uzandım. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kapı sesi duymam ve başımda saçlarımı okşayan el hissetmem bir oldu.
***
Uykumu iyice aldıktan sonra nihayet yatağımdan kalkmayı başarmıştım. Çok uyumuştum kabul. Hatta şuan saat 7 ydi. Peki ya acıkmış mıydım? Hayır. Dışarıya çıkıp gezersem iyi olur bence.
Yatağımdan kalkıp üzerime siyah kot pantalon ve beyaz thsirt geçirdim. Onun üzerine de siyah gömleğimi düğmeleri açık üzerime giydim.
Saçlarımıda gelişi güzel düzelttikten sonra tamamen hazırdım. Odamdan çıkıp asansörle aşağıya indim. Tam kapıya yönelip gidecekken Açelya yengemin sesini duydum. "Kaan, yengecim günaydın. Maşallah akşama kadar uyudun. Hadi gel biraz yemek ye canım. Böyle aç-aç nereye gidiyorsun?""Sanada günaydın diyeceğim ama akşam oldu. Yemeğe gelirsek aç degilim yenge teşekkür ederim. Dışarıda işim var siz beni beklemeyin. Geç gele bilirim"
"Ya olurmu ama öyle? Bak açlıktan bayılıcaksın sonra"
"Yenge aç degilim ne bayılması? Ayrıca beni düşündüğün için teşekkürler. Hadi hoşçakal."
Hemen hızlı adımlarla kendimi dışarı attığımda derin bir nefes aldım. Neydi bu ya? Tamam insanlar beni önemsiyor da...ben buna alışık değilim ki. Beni umursamayın da diyemiyorum. Onlar...onlar çok iyiler. Şuana kadar kabul etmek istemedim ama onlar çom çok iyiler. Benim için fazla iyiler. Ben şiddet görerek büyümüş çocuğum. Ben onların sevgisine karşılık veremem ki. Ben hep yalnız yaşamak istemişimdir. Onlarsa çok kalabalık. Ben insanlara alışamıyorum ki.
Adımlarımı kapıya yönelttiğimde yukarıdan bir ses duydum. "Abi bensiz nereye gidiyorsun? Benide bekle" evet. Yağızdı.
"Abicim işim var. Bu sefer sen gelemezsin" var mıydı? Yoktu tabii ki.
"Ya ne demek sen gelemezsin ya? Bende gelicem bekle beni"
Pencereden uzaklaştığında aşağıya geldiğini anladım. Eh bekleyelim madem.
Bir kaç dakika sonra nihayet kapı açılmış ve rahat bir giyimde olan Yağız beyimiz dışarıya teşrif etmişti.
"Biraz daha bekleseydin? Ağaç oldum lan burada beklemekten. Gelsene çabuk""Ya altı üstü 5 dakika bekledin. Ne yapsaydım? Şortla mı gelseydim?"
Kafamı iki yana sallayıp yürüdüm. Evin bahçesinden çıkarak sağa doğru yürümeye başladım. "Ee? Ne işin var?" Yokki.
"Sen geldiğine göre artık yok"
"Yok mu? Ben geldiğime göre mi? Be yapıcaktın? Yoksa adam mı pataklayacaktın? Ha öldürücek miydin? Kimsin ya sen?"
"Yuh Yağız. İnanamıyorum sana. Oyuncu olmak için doğmuşsun resmen" kahkaha atmaya başladığımda kaşlarını çattı. "İyide ben rol yapmıyorum ki. Gerçekten yapa bilirsin yani. İnanıyorum ben sana"
Kafamı iki yana sallayıp ara sokağa geçtim. Tam o anda beş adam önümüze geçip sırıtmaya başladılar. Tek kaşımı kaldırıp onlara bakmaya başladığımda uzun boylu adam gelip Yağızın yakasını tuttu. "Yakışıklı. Dökül bakalım paraları" Yağız korkuyla kas katı kesilirken yakasını tutan adamın kolunu tuttum ve var gücüe sıkıp "elini kardeşimin üzerinden çek" dedim dişlerimin arasından"
Adam kahkaha atmaya başladığında beni ciddiye almadığını anlayıp dirseğimi karnına geçirerek iki büklüm olmasını sağladım. Diğerleri üzerimize doğru gelirken onlarlada kısa çaplı bir aksiyon yaşadık. Tam her kesi yere sermişken polis arabasının sesi geldi. Gülümsedim.
"Güzel. Şimdide bunları teslim edelim bakalım."
Aptal kafam benim. Nereden bile bilirdim ki polislerin bizide tutacağını?
BÖLÜM SONU
_______________________________________
Bölümü nasıl buldunuz canlarım?
Oy vermeyi unutmayın 🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Değişim
Horrorailesi tarafından sürekli şiddet gören Kaan ailesinin aslında öz ailesi olmadığını öğrenir. Acaba gerçek ailesi onu kabul edecek miydi? Veya o gerçek ailesini kabul ede bilecek miydi?