1 HAFTA SONRA

463 34 13
                                    


1 hafta sonra

1 hafta geçmişti. Evet. Koskoca 1 hafta geçmişti gerçek anne ve babamın ölümünün üzerinden. Her kes sessizdi. Küçük muhabbetler dışında kimse bir -biriyle konuşmuyordu. Ben bile hiç tanımadığım insanların ölümüne bu kadar üzüldüysem kim bilir onlar nasıl üzülmüşlerdir.

Kimse yemek yemiyor evde. Hatta benim bile iştahım kesildi. Yağız odasından çıkmıyor. Bazen Koray abimin ısrarları sonucunda aşağıya inip bir kaç bir şey yiyir ama onun dışında sürekli odasına kapanmış halde. Savaş abimlede arası çok soğuk. Savaş abim ona bağırdığından beri onunla hiç konuşmadı. Savaş abimde ne zaman Yağızı merak etse Koray abimi gönderiyor yanına. Koray abimden başka kimseyle konuşmuyor Yağız.

Savaş abim Yağızla Koray abimin çok didişdiğini ama yine de bir-birilerini en çok onların anladığını söylüyor. Onun dediğine göre ne zaman Yağızın canı sıkkın olsa Koray abimin yanına gidermiş. Koray abimde ne zaman yorulsa Yağızı yanına çağırır ve onun dizlerine başını koyup uyurmuş. Hatta önemli görüşmelerde ne giymesi gerektiğini Yağıza sorarmış. Tabii Yağız onu siyahlara bürüyünceyse evin içinde onu kovalarmış.

Tıpkı Can ve benim gibiler aslında. Tek bir fark var. Biz hiç bir zaman evde gürültü yapamazdık. Ne zaman Cana sinirlensem saçlarını karıştırırdım. Saçlarının karıştırılmasından nefret eder. Neymiş saçlarını bozuyormuşum. Ha bu arada Yağızda bundan nefret ediyor.

Annem ve babam öldüğü için Savaş abim sürekli şirkete gidip oradaki işleri halletmek zorunda kalıyor. Sürekli şirkette. Soner abimse bu aralar evde. Yeni bir operasyon çıkmadığı için evde kala biliyor. Her 2 saatden bir evdeki tüm odaları gezip bir şeye ihtiyacımız varmı diye kontrol ediyor. Tabii Yağızın odasına gitmiyor. Onun için Koray abimi gönderiyor.

Su ablama gelirsek, oda çok kötü. Sürekli odasında. Onunla Açelya yengem ve Soner abimin sevgilisi Yağmur abla ilgileniyor.

Kapımın aniden çalınmasıyla hemen kapıya döndüm. "Gel" diye komit verdiğimde kapı açıldı ve içeriye Soner abim girdi. "Hadi yemeğe aslanım" normalde olsa onu terslerdim ama oda kötüydü. Ne kadar bizimle ilgilenip güçlü durmaya çalışsa da anlıyordum ben. Gözleri kızarmıştı ve sesi durgun çıkıyordu.

"Tamam" dedim çok bekletmeden. Kalkıp onun yanına geldim ve odamdan çıktık. "Su'ya da haber vericem." Su ablamın odasına döndüğünde bende onun peşinden geldim. Kapıyı çalıp "gel" komutuyla içeri girdi ve kapının tam önünde durdu. Lan göremiyorum. Ya ablamı görmek istiyorum çekilsene be adam. Boyuda bilmem kaç metre gelmiş önümde dikiliyor.

Parmaklarımın ucuna çıkıp bakmaya çalıştığımda dengemi kaybedip öne doğru sendeledim. Refleks olarak elim Soner abimin beline dolandığında hemen geri dönüp omzunun üstünden bana baktı. Dudaklarımı büzerek ona bakmam onu güldürmüştü. Burnundan gülüp karnının üstünde bir birine kenetlenmiş ellerimi ayırdı ve kenara çekilip bana yol açtı. Ellerimi bıraktığında içeri girdim. Oda hemen sağ kolunu omzuma atıp beni kendine çekerek Su ablama döndü.

"Abicim yemek zamanı. Hadi gel inelim" Su ablam yarı açık gözleriyle kalkıp esnedi. Galiba uyumuştu. Yeni uyandığı çok belli oluyordu çünki. "Abi aç değilim ben. Siz yiyin"

"Olmaz ama böyle güzelim. Hadi. İtiraz kabul etmiyorum." Gerçekten çok iyi bir abiydi aslında. Buraya gelirken onunla biraz gerginlik yaşamıştık. Ama o öyle biri değildi. Yani kötü değildi. Keşke daha önceden beraber olsaydık be. Keşke daha önce bulsaydınız beni. Belki o zaman her şey daha iyi olurdu.

"Tamam. Siz gidin ben elimi yüzümü yıkayıp geliyorum" Su ablanın konuşmasıyla abim başını salladı tamam anlamında ve benide dışarı çıkararak kapıyı kapattı. Kolu hala omzumda olurken "şimdi de sıra Koray abinde miniğim" dedi. Miniğim...

Koray abimin odasının önüne geldiğinde kapıyı çalmadan direkt açıp içeriye girdi. Koray abimde yatağında oturmuş telefonuna bakıyordu. Onunda yüzü soluktu. Abimle içeri girdiğimizde bakışları bize döndü. Bu halimize gülümsemeden edememişti.

"Yemek zamanı. Hadi." Koray abim çok zorlamadan başıyla onayladı ve kalktı yatağından. Telefonunu cebine koyup yanımıza geldiğinde birlikte dışarı çıktık. "Savaş abim geldi mi?" Koray abimin sorusuyla Soner abim bakışlarını ona çevirip başıyla onayladı. "Evet. Hadi Yağızı getir."

Koray abim "tamam" diyerek Yağızın odasına yöneldiğinde bizde asansörün önünde durmuş onu bekliyorduk. Koray abim odaya geçyiğinde bende dayanamamış ve Soner abime dönmüştüm. "Abi bizde gidelim mi?" Bana baktığında bir süre tereddüt etmiş sonraysa "tamam" demişti.

Hemen hızlı adımlarla Yağızın odasına yöneldiğimde Soner abimde kolu omzumda olduğundan dolayı hızlanmıştı. Odanın önüne geldiğimizde kolunu omzumdan çekip kapıyı açtı. Hemen içeri geçtiğimde oda arkamdan geldi.

"Hadi ama abicim. Bak olmaz böyle. Gel yemek ye biraz" Koray abim Yağızın yatağına oturmuş onu aşağıya inmeye ikna etmeye çalışırken Yağız arkasını dönmüş yatakta yatıyordu.

"Abi gelmiycem. İştahım yok. Aç değilim. Gerçekten. Lütfen zorlama" ne demek aç değilim ya? Hiç bir şey yememişti. Ne kahvaltı yapmıştı ne de öğlen yemek yemişti.

"Ama abicim olmaz böyle. Bak rica ediyorum." Koray abim hala ısrar ederken bu seferde  susmuştu. Soner abimle yatağına yaklaştığımızda Koray abim bize dönmüştü. "Abim bak olmaz böyle. Hadi gel inelim aşağıya" bu sefer Soner abim konuşmuştu. Yağızsa sadece susmakla yetiniyordu.

Tam o an kapı yeniden açıldı. Hepimiz birlikte kapıya döndüğümüzde gelenin Savaş abim olduğunu gördük. Sert adımlarla bize yaklaşıp yanımızda durduğunda "siz çıkın" dedi. Sesi bile soğuktu lan.

Yağız Savaş abimin sesini duyduğu an bize döndü. Biz dışarı çıkacağımız anda Koray abimin kolunu tutup "abi sen gitme" dedi. Koray abim ne yapacağını bilmez bir şekilde Savaş abime baktığında Savaş abim "çıkın dedim" diye sesini yükseltti. Bu adamdan ben bile korkmaya başlamıştım. Kim bilir Yağız ne kadar korkuyordur şimdi. Gerçi onun abisi neden korksun ki? Ama benimde abim? Yinede çok korkutucu işte.

Koray abim kolumu Yağızın elinden kurtardığında hepimiz kapıya yöneldik. Yağızsa hemen eski pozisyonunu almış ve sırtını dönmüştü bize. Onun için endişelenmeye başlamıştım.

Dışarıya çıktığımızda hepimiz kapını önünde durmuştuk. Bu sırada odasından çıkan Su abla da bize doğru gelmiş ve kaşlarını çatarak bakmaya başlamıştı. "Ne oldu?" Endişeyle sorduğu soruya Soner abim cevap verdi.

"Savaş abim çıkmamızı istedi. Onunla yalnız şuan. Konuşuo kendini affettirecektir."

İyi de neden onu dövecek gibi bakıyordu o zaman?

"Savaş abim konuşucaksa sorun olmaz ya. Gelirler şimdi. Eminim o yemekte yemek istemiştir. Savaş abim ikna eder onu" Su abla yeniden konuşunca benim devreler iyice yandı. Bu adam sert birine benziyor. Nasıl ikna edicek çocuğu?

"Abi Savaş abimin Yağızı ikna edeceğine inanıyor musunuz? Daha çok onu dövecek gibi bakıyordu da"
Ve evet. Merakıma yenik düşemeyen ben konuşmuştum. Yersiz mi konuşmuştum? İyi de merak ediyorum ve endişeleniyorum.

"Savaş abim sert gözüküyor ola bilir ama en şevkatlimiz. Yani bazen biz bile çok sinirlene biliyoruz. Ama Savaş abim her defasında yanımıza gelip bizi sakinleştirmeyi başarıyor. Eğer o geldiyse sorun yok yani. Tek sorun Yağızın Savaş abimle arasının bozuk olması."

Vay vay vay. Daha neler çıkıcak bilmediğim acaba.

                   BÖLÜM SONU

_______________________________________

Bölümü nasıl buldunuz canlarım?

Oy verməyi unutmayın canlarım🤗

Büyük DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin