ÖLÜM

656 37 64
                                    

Gözlerimi açtığımda geceden beri açık kalan baş ucu ışığımı kapattım. Karanlıktan korktuğumu söylemiş miydim?

Aslında korkak biri değilimdir fakat bu...bilmiyorum. Küçükken babam sandığım adamın beni karanlık depoda dövmesinden de kaynaklanıyor ola bilir. Travmam galiba.

Kalkıp banyoya geçtim ve işlerimi halledip yeniden içeriye geldim. Üzerimi değiştirip dışarıya çıktığımda evin sessiz olduğunu gördüm. Genelde böyle mi olurdu?

Asansöre binip aşağıya indiğimde salonda kimsenin olmadığını gördüm. Bu ne be? Bunlar benden de mi geç kalkıyor? Cebime koyduğum telefonumu alıp saate baktım
Lan saat 11:30 du. Neredeyse öğlen olmuştu. Acaba bir yere mi gittiler diye düşündüğüm sırada telefonum çaldı. Ekranda telefon numarası gözüküyordu. Kaydetmediğim bir numaraydı. Yinede bir sorun olmayacağını düşünüp açtım.

"Alo?"
"Kaan. Merhaba" bu Koray abimdi. Doğru ya ben hiç birinin numarasını kaydetmemiştim. Sesi çok durgun geliyordu.
"Merhaba." dedim kısaca.
"Kaan...anne ve babamız...vefat ettiler" ne? Şaka mıydı bu? Olamazdı değil mi? Lan daha yeni bulmuştum ben onları.
"A-abi saçmalama. Yalan söylüyorsun değil mi?" Ağlıyordu. Neden? Doğru muydu? Ne oluyordu?
"A-abi n-nasıl?" Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Tamam. Onlarla çokta yakın değildim ama onları daha yeni bulmuştum. Ben daha onlara sarılamamıştım bile.
"Trafik kazası. İkiside...ö-öldü."
"Abi onlara daha sarılamadım bile ben" sesimi yükselterek konuştuğumda arkamdan bir ses duydum.
"Abi?" Döndüğümde bunun Yağıza ait olduğunu gördüm.
"Yağız mı o? Bak ona söyleme. Yalnız ola bileceğin bir yere geç şimdi. Tamam mı abicim?"
"Abi neden sinirlisin ve bir dakika. Sen ağladın mı? Ne oluyor?" Yağızın sorduğu soruyla derin bir nefes alıp verdim ve ona hiç cevap vermeden asansöre bindim.
"Asansördeyim şuan. Abi siz ne yapıyor sunuz?"
"B-biz cenazeyle ilgilenicez. Yağıza söyleme şimdi tamam mı? O kaldıramaz bunu. Kardeşimiz sana emanet. Ona iyi bak. Biz her şeyle  amcamların evinde ilgilenicez. Amcam böyle uygun gördü. Akşam geliriz. Yağıza dikkat et. Yemeklerini atlamasın. Kendine de dikkat et. Güçlü durmaya çalış. Belkide  üzülüyorsundur ama kendine gelmeye çalış. Kapatmam lazım şimdi" dedi ve kapattı. Sesi sonlara doğru ağlamaklı çıkıyordu.

İndiğim asansörden odama geçtim. Kapıyı kapattığım gibi banyoya geçtim ve kapıya yaslanarak yere çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım. Neden böyle şeyler hep benim başıma geliyordu? Tam her şey düzeldi, o lanet olası adam artık beni dövemiycek derken şimdi de kendi öz annem ve babamı kaybettim. Ne zaman biticek tüm bunlar? Ne zaman yüzüm gülücek?

Yaklaşık 20 dakika banyoda öylece oturup ağladım. Nefret ediyorum böyle hayattan. Şimdi birde Yağız efendisine bakmak zorundayım.

Kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve odama geçtim. Aynada kendime yeniden baktığımda yüzümün solgun olduğunu fark ettim. Tamam. Kendine gel. Yağız anlamamalı. Ya da anlasın yaa bana ne. Ben üzülüyorsam oda üzülsün. Ya da üzülmesin. Çocuk o daha.

Odamdan çıkıp asansörle aşağıya indiğimde Yağızın salondaki geniş koltuğa oturduğunu gördüm. Yanına doğru yaklaştığımda sehpaya odaklandığını gördüm. Daha çok dalmış gibiydi. Bir şey düşünüyordu sanki.

"Yağız?" Cevap vermedi. Hala aynı yere bakıyordu. "Yağız?" Bu sefer biraz daha yüksek sesle seslenmiştim. Yine kıpırdanmamıştı. Bu sefer elimi omzuna koydum. İrkilerek geri çekildi. Gözlerinde anlamadığım bir korku vardı. Aman bana ne sanki.

"Deminden beri sana sesleniyorum. Sağır mısın?" Sert sesimle konuştum. "Özür dilerim. Duymamışım" ne? Özür mü diledi o az önce? İyide neden? Yani...o özür dileye bilecek biri gibi durmuyorda.

"Yemek yedin mi?" diye sorarak yanına geçip oturdum ve geriye yaslandım. "Hayır" dedi. Şimdi bununla mı uğraşıcam? Ne zaman acıkırsa yer zaten neden yemek yemesine dikkat edicek mişim?

"Kalk yemek ye hadi" dua etsin Koray abisi ona göz-kulak olmamı istedi.
"Tamam" vaaay iyimiş. En azından söz dinliyor. Kalktı ve mutfağa yöneldi.

Bense kafamdaki düşüncelerle olduğum yerde kaldım. Artık kimsem yoktu. Neden? O abim olucak adamlar da beni döver mi? Hayır. İzin vermem ki. Bu sefer izin vermem ben.

Neden öldüler sanki? Peki ben neden buradayım? Benimde onlarla olmam gerekmez mi? Ama Yağız? O burada yalnız kalmak zorunda kalır ben gidersem.

Kafamdaki düşüncelerle boğuşurken derin bir nefes aldım ve kalkıp mutfağa doğru adımlamaya başladım. Bakalım ne yapıyor Yağız efendi? Ya resmen böylesine kötü bir durumda uğraştığım şeye bak.

Mutfağa vardığımda içeri girdim. Hizmetçi abla dışarı çıkmış bahçede çiçekleri suluyordu. Yağızsa mutfakta yine dalgın-dalgın oturmuş elindeki tostu yiyordu. Karşısına geçip oturduğumda hala dalgın-dalgın masaya bakıyordu.

"Yağız?" İrkildi. Yine gözlerinde korku vardı. Neden böyleydi?
"Yağız neyin var?" Merakıma yenik düşerek sordum. Kesinlikle onun için endişelenmiyordum.

"Abi...içimde kötü bir hiss var." Anlamış mıydı? Hani bazen insanlar kan bağıları olan birilerine bir şey olursa hissederdi ya, oda anlamış mıydı?

"Ne gibi bir kötü hiss?" Bu da soru mu? Böyle bir soru mu olur yaa? Sorduğum soruyu seveyim.

"Bilmiyorum. Neden kimse yok? Abim yazdı bana. Her kesin işi varmış. Bir destan yazı yazdı demin bana. Ama sencede garip değil mi?" Garip değil. Keşke söyleye bilsem sana. Keşke anlata bilsem de birlikte ailemizin yanına gidebilsek. Ama yapamam ki.

Telefonumun çalmasıyla elimi cebime attım. Telefonumu çıkardığımda arayanın Koray abim olduğunu gördüm. Açıp kulağıma götürdüğümde Yağızın dikkatle bana baktığını gördüm. Tabii duymasına izin verir miyim? Kalkıp yeniden salona geldim.

"Ne oldu?"
"Kaan biz şimdi a-annemleri g-gömmeye gidiyoruz. Sen gel d-diycem ama Y-yağız yalnız kalır o zaman. Bu yüzden sen e-evde kal tamam mı? Ne yapıyorsunuz şimdi? İyi misiniz? Sen yemek yedin mi? Yağıza da yedirdin mi?" Neden boğazıma büyük bir yumru oturmuştu?

"Biz iyiyiz. Yağız da ben de yemek yedik. Sen nasılsın? Diğerleri nasıl?" Yemek yememiştim ama tabii ki bunu söyliycek değildim.

"Bizi boşver şimdi. Hadi kapatıyorum. Dikkat edin kendinize."

"Tamam" dediğimde kapandı telefon. Kendimi çok kötü hissediyordum. Ben onları istiyordum.

Koltuktan kalkıp mutfağa girdiğimde Yağızın da kapının önüne geldiğini gördüm. Geri çekilip ona yol verdiğimde mutfaktan çıktı. Bende kapıyı kapatıp onun arkasından ilerlemeye başladım. "Ben odamdayım" dedi ve merdivenlerin yanına geldi. Anlamıyorum ki bir insanın evinde asansör varken neden merdivenleri kullanır? Buda çok değişik bir çocuk.

Yukarı çıktığında bende yapabileceğim bir şey olmadığını görüp kendi odama çıktım. Günün geri kalan kısmını ikimizde odalarımızda geçirdik. Bazen Koray abim aradı bizi kontrol etmek için. Bir kaç kez de Canla konuştum. Yağızdan haber alamayıncada odasına gittim. Uyuyordu. Uyurken çok masum gözüküyordu. Sanki ailenin en öfkelisi o değilmiş gibi.

Üzerini örtüp dışarı çıktım. Her 1 saat geçtiğindeyse gidip kontrol ettim onu. Yemeklerini atlamaması için. Tamam,  atlamazda Koray abim istedi işte.

                     BÖLÜM SONU

_______________________________________

Bölümü nasıl buldunuz canlarım?

Bir okuyucumun isteği üzere aileyi sadece abiler ve abladan ibaret yaptım.

Oy vermeyi unutmayın🤗

Büyük DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin