Selam canlarımmm
Bu bölüm tamamen Okan ve Can olucak
Amaaaaaa ondan önce Okanı tanıtalımOkan Bayraktar
19 yaşında
Üniversite 1.
Bilgiseyar mühendisliği okuyorBölüme geçelimmmmmmm
İyi okumalarrrrrrrCanın anlatımıyla
Çok mu hata yapmıştım? Ne yapmıştım? Ben kötü biri miydim? Kalbim acıyordu. Kendimi insanlarla dolu bir okyanusta gibi hissediyordum. Boğuluyormuş gibi. Her kes o okyanustan kurtuluyor ama ben gittikce dahada dibe batıyordum.
Her şey düzelmişti ama içimde acı vardı. Bağırmak ve her şeyi haykırmak istiyordum. Her kes, her şey bana karşı çıkıyordu sanki.
Adaletsizliğin hüküm sürdüğü bu evrende kendi acılarımda boğuluyordum. Nefessiz kalıyor ve ölüyordum sanki. Artık her şey düzelmişti değil mi? Peki o zaman neden kalbimde bir sızı vardı? Bir şeyler yerine oturmuyordu. Bir şeyler eksikti sanki. Yanlış anlamayın, bu baba veya anne sevgisi değil. Bu tamamen başka bir şey gibi. Babam ve annem çocukluğumdan beri beni sevmezdi ve gittikçe buna alışmaya başlamıştım ama bu...
Suçluluk duygusu vardı içimde. Benim yüzümden her kes kendini feda ediyordu. Peki ya ben? Ben ne yapa biliyordum onlar için? Koca bir hiç. İlk önce Kaan abim ve şimdide Can abim. Beni korumaya çalışıyorlardı. Bana bir şey olmasına izin vermiyorlardı ama böyle dahada kötü hissediyordum. Ben korkaktım. Koca bir korkak. Kendimden nefret ediyorum. Öyleki şuan bir uçurumdan atlasam...kimse anlamadan gitsem...çok güzel olmaz mıydı?...
Derin bir nefes alıp vererek komodinimdeki su şişesine uzandım. Uzun bir yolculuktan sonra kendimi hemen odama atmış ve dinlenmiştim ama hala yorgun hissediyordum. Sanki omuzlarımda beni günden-güne dahada yıkan bir yük vardı...
Su şişesinin kapağını açıp ağzıma dayadım ve suyu içmeye başladım. 1 yudum, 2 yudum, 3 yudum ve tüm şişeyi bitirdim. Şişenin ağzını kapatıp komodininin üzerine geri koyduğumda kapı çaldı. 'Gel abi' diye kapıya seslendiğimde sesim bile yorgunca çıkmıştı. Anlıyorsunuz değil mi beni?
Kapıyı açıp sessizce kapattı. Bu sırada bende haraket edip biraz daha aşağıya kaydım. "Nasıl oldun?" soru sorarken onunla eş zamanlı yanıma doğru ilerledi ve yatağımın köşesine oturdu. Bakışlarımı kucağımdaki ellerime çevirdim. Yalan söylemek istemiyordum ama ona gerçekleri söylersem bu çok bencilce olur gibime geliyordu. Sonuçta benden çok o acı çekmişti. O dövülmüştü. Acıdan bayılmıştı. Benim yüzümden belkide özlediği ailesinden ayrılıp benimle taa buraya, İzmire gelmek zorunda kalmıştı.
"İyiyim" dedim ve boğuk çıkan sesime küfür ettim. Neden böyle olmuştu ki? "İyi değilsin. Biliyorum. Bana yalan söyleme. Söyleyemiyorsun"
Ruhsuz bakışlarımı ona çevirdim. Biliyorum belkide bencilce ola bilirdi- ki öyleydi- ama ona yalan söylemek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Değişim
Horrorailesi tarafından sürekli şiddet gören Kaan ailesinin aslında öz ailesi olmadığını öğrenir. Acaba gerçek ailesi onu kabul edecek miydi? Veya o gerçek ailesini kabul ede bilecek miydi?