2 ay sonra
2 ay geçmişti. Koskoca 1 ay... Ve ben Yağızın haklı olduğunu öğrenmiştim. Onu görmezlikten geliyorlardı. Savaş, Soner, Koray... Hepsi. Yağızla konuşan ben ve Açelya yengemdik. Sonralar Su ablamda dayanamamış ve onhnla konuşmuştu. Koray ve Soner abimse pislik yapıyor ve onu görmezden geliyorlardı. Savaş abimde çok konuşmuyordu Yağızla ama buna rağmen diğerlerini uyarmıştı. Yapmayın demişti. Ama nerde.....
İnsanlar hep diğerlerini yargılamayı bilirler. Başka yapa bildikleri hiç bir şey yok ki. Ne yapsınlar. Sinirleri, onların duyguları hep önce gelir. Hiç biri Yağızı düşünmedi.
Düşünmeyi bırakıp üzerimi giyindim. Bu gün Yağızla bir yerlere gitmeye karar vermiştik. Bu hem onun için, daha iyi hissetmesi için- malum evde bazı şerefsizler tarafından dışlanıyordu- hemde benim içindi.
Üzerimi hızlıca giyinip kardeşimi daha fazla bekletmeden aşağıya indim.
Kaanın giyimi (kendini buldum:))
Yağızda spor bir giyim giymişti. Okulu başlamıştı kardeşimin. Son sınıftı artık ve havalarda birazcık soyumuştu. Sweet giymişti oda. (bölüm sonunda görüceksiniz)
"geldimmm" diye neşeyle yanına gittim. Gülümsedi. 2 ay sonra ilk defa gülümsedi kardeşim. Bu gün oda neşeli gibiydi. Bu iyi bir şeydi. En azından bu gün mutlu olucaktı.
Birlikte dışarıya çıktık ve Koray abimin arabasına doğru yürüdük. Hayır. O bizimle gelmiyordu. Sadece arabasını almamıza izin vermişti o kadar.
Arabanın şoför koltuğuna oturup Yağızı bekledim. Oda grldiğinde ona döndüm. "Ee ne yapalım? Nereye gitmek istersin?"
Gözlerini kısıp düşünmeye başladı. "Sinemaya gidelim. Çok güzel bir film çıkmış. Var ya her kes gitmemi söyledi sınıfta"
Sınıf arkadaşlarıyla arası iyiydi. Okulda mutluydu. Güzel.
"Tamam gidelim"
Arabayı kullanmaya başladım. Gülerek geçirdiğimiz yolculukta 15 dakikaya sinemaya varmıştık. Yağız heyecanla yerinden fırlayıp içeriye girdi. Bu haline kıkırdadım. Amma meraklı ve çocuk gibiydi buda. Tatlı.
Arkasından bende içeriye girdiğimde çoktan filmle ilgili konuşup biletleri ayarlamaya çalıştığını gördüm. Anlaşılan bu gün baya yorulacaktım. Eh böyle deli-dolu çılgın bir kardeşiniz olunca.
Yanına yaklaşıp biletleri hallettim. Beleşci çocuk. Paramı sonuna kadar harcıyordu hep.
Heyecanla sinema salonhna yürümeye başladığında yine kıkırdadım. Ne yapıcaktım ben onunla? Rahat durmuyor ki 2 dakika.
2 saat sonra
Nihayet film bitmişti. Benjm için saçma olan bu filmde Yağız duygusal birine dönüşüp ağlamıştı. Neymiş sonda çocuğun intihar etmesi ona çok dokunmuş muş. Ona ne kadar bunun bir film olduğunu söylesemde 'ya bir gün böyle bir şeyle karşılaşısan? Hiç üzülmez misin amk?' diyerek her defasında susturmuştu beni.
"Ya oğlum tamam ya. Amma duygusal çıktın sende"
"Ne duygusalı be? Sadece bu çok dokunaklıydı o kadar. Duygusuz şey seni"
"Başımın belası. Ee şimdi nereye gidelim?"
Ve Yağız gözyaşlarını silip güler. "Lunaparka"
Ona 'gerçekten mi?' der gibi baktım. Omuz silkip önüne döndü. "Lan kaç yaşında adamsın lunaparka gitmek istiyorsun. Tüü"
"Ya lunaparka gitmenin yaşımı olurmuş amk?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Değişim
Horrorailesi tarafından sürekli şiddet gören Kaan ailesinin aslında öz ailesi olmadığını öğrenir. Acaba gerçek ailesi onu kabul edecek miydi? Veya o gerçek ailesini kabul ede bilecek miydi?