3. Bölüm - |Tek|

11K 926 217
                                    

Keyifli okumalar dilerim!

****************

Arlyn'in tehditkar bakışları altında kısa sürede ezilirken geriye doğru yavaşça adımlar atmaya başladım. Bir anda koşmaya başlasam yine dün geceki koşuşturmaya geri döneceğimizi hissedebiliyordum. Ama burada bu kadar kişi varken beni de kovalayamazdı değil mi? Ah, dünden sonra buradaki hiçbir birime güvenim kalmamıştı.

Nergis adındaki rehber yüzümdeki kanın çekildiğini fark etmiş olacak ki, "Duru, sorun ne?" diye sordu. Bu sırada ben kendime içimden küfürler etmekle meşguldüm. Şansım varken Çınar'a Arlyn'den bahsetmeliydim! Neden bahsetmemiştim ki? Ah, gözlerinin altındaki o karartılar gözümün önüne geldi. O kadar yorgundu ki, zaten çökmüş gibi olan görüntüsü bir de benim işlerimle uğraşmamasını istememe neden olmuştu. Ama koskoca kral için Arlyn'den kurtulmak saniyeleri almasa gerekti. Ama hayır...Arlyn aynı zamanda başka bir ülkenin üç yöneticisinden biriydi, o kadar da saniyeleri alamazdı.

  Arlyn iri eliyle sırtımı sıvazlamaya başlar başlamaz düşüncelerimden uzaklaştım ve hemen irkildim. "İyi misin?" diye sordu, bunu o kadar kibar sormuştu ki rehber kadın bu kibarlık karşısında tatlı tatlı gülümsedi.

"Ee...evet." diyebildim. Arlyn anlaşılan küçük bir göz boyama gösterisi yapıyordu ve ben de bu oyunu devam ettirmiştim. Aksi halde canımın bu kadar kısa sürede tehlikeye tekrar girmesini istemezdim.

"Bu eğitim merkezinde daha bir sürü kişiyle kaynaşacaksın Duru. Sana böyle iyi davranacak, halini hatrını soracak...Majesteleri bize senden bahsetti ve arkadaşının olmadığını, bu konuda hassas davranmamızı istedi." Rehber kadın yumuşak sesiyle bize doğru ilerledi ve sözlerine devam etti.

"Biyoloji sınıfı için seni Austin ile aynı sıraya alacağım. Daha şimdiden çok iyi arkadaş olabileceğinizi seziyorum."

"Austin mi?" diye şaşkınlıkla sordum. Pekala, burada ciddi şekilde bir şeyler dönüyordu ve bir an önce Çınar'a koşmak istiyordum.

Arlyn elini uzattı ve "Ben Austin," dedi. Şapkasının gölgelik oluşturduğu karanlık yüzünü rehberden tekrar bana çevirmişti.

Kafamı hafifçe iki yana salladım. "Pekala, bu kadarı yeter." diyerek biyoloji sınıfından hemen çıktım. Koşarak kocaman binanın alt katına doğru ilerlerken kalbim deli gibi atıyordu. Çınar'ı bulmalıydım. Tehlikedeydim ve beni koruyacak bir limana ihtiyacım vardı. Çınar'a sığınmak bana her zaman iyi geliyordu, şimdi de gelecekti. O benim ilacımdı.

Alt katta Çınar'ı göremeyince hızla dışarıya çıktım. Binanın bahçesinin olduğu yerde göz gezdirirken aynı zamanda Arlyn peşimden gelmediği için de biraz daha rahatlamış hissediyordum.

Çınar'ı görebilmem fazla vaktimi almadı. Uzun boyu ve simsiyah takım elbisesiyle o kadar asil ve güçlü duruyordu ki onu görür görmez Arlyn'in o kadar da sorun olmadığını bir an düşünmüştüm. Ama sonra Arlyn'in o zamanlar bir yetkili olan Çınar'ı ne hale getirdiğini düşündüm.

Çınar'ın hemen önünde onunla konuşan Sahra'nın yaramaz bakışları sinirlerimi bozmaya yaklaşsa da ortada ondan daha önemli durumlar vardı.

Hızlı adımlarla yanlarına giderken Çınar beni hemen fark etti ve Sahra'yla konuşmayı bırakıp yanlarına varmamı bekledi. Böylece istemeye istemeye Sahra da beni beklemiş oldu.

Çınar'a ulaşıp onun beline sarılırken huzurla dolduğumu hissettim. Kavurucu güneş bile onun ferah kokusu yanında o kadar da etkili olamıyormuş gibiydi. Majesteleri...sen nasıl bir şeysin böyle?

AÇELYA IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin