Keyifli okumalar dilerim! :)
**********************Yatma vakti gelene kadar Çınar'la konuşmadık. Burada tanıdıkları hatta daha doğrusu "adamları" vardı ve onlarla ilgili dünyanın son durumu hakkında bilgi alıyordu. Onun dışında babası hakkında da konuştuklarını duymuştum. Ve tabi Açelya...orası hakkında da bilgi alıyordu. Küçük salonda sayısız volta atmıştı. Ve bu sırada ben de hem onu dinliyor hem de ona yatağımın yanında bir yer yatağı hazırlıyordum. İlk başta koskoca kralı yer yatağında yatırma fikri kulağıma hiç hoş gelmemişti. Ama ona kendi yatağımda yatması için teklifte bulunsam bunu kabul etmezdi. Ah, tabi ya! Neden salondaki bir koltuğa kıvrılmıyordu ki? Annemin uykulu olduğundan dolayı dalgın beyni müsait tek odanın benim odam olduğunu söylemişti ama salon da müsaitti.
Odamdaki yorganları salona getirdim. Koltuğa yorganı sererken Çınar ne yaptığımı sorar bakışlarla bana baktı. Bir yandan da karşı tarafı dinliyordu.
"En azından onu aldım. Güvende. Tanrıçalar Ormanı'ndan ne kadar uzak olursa o kadar iyi." dedi gözlerimin içine bakarak.
Tanrıçalar Ormanı...kalbimdeki elementi neredeyse harekete geçiren o orman. Orada bir şeyler olduğunu biliyordum! Bunu ona mutlaka soracaktım.
Çınar telefonu kendinden biraz uzaklaştırıp "Senin yanında yatacağım." dedi alçak ve kesin bir sesle.
Omuz silktim. "Öyle bir şey yok."
Yalan söylediği aklıma geldikçe buz kesiliyordum. Ve o buzları hemen eritemezdim.
Güzel gözlerini devirdi. "Beni sınıyorsun."
"Evet, sınıyorum," diye cevabı yapıştırdım. "Seni ve aşkını,"
Aşk...Onun aşkına dair şüphelerimin olması Çınar'ı en çok çileden çıkaran durumlardan biriydi. Yumruğunu sıktı. Sonra telefonun diğer ucundaki adamına "Seni sonra ararım." diyerek telefonu kapattı. Pekala, korkmalı mıydım? Hayır.
"Hala izin vermiyorsun," dedi ve kafasını onaylamadığını gösterir biçimde salladı. "Hala verdiğim değeri sana göstermeme izin vermiyorsun."
Duraksadı. Elini belime atıp beni kendine çekerken sıcak nefesi tüm yüzümü çoktan kaplamıştı. "Benden uzaklaştıkça kendini bulacağını sanıyorsun, oysa benim bir parçam olduğunu kabul etmiyorsun Duru. Üstelik bu sadece duygusal bir şey değil. Kalbindeki o element bile benim için oluşturuldu. Benim için...benim bir parçam."
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Bu sefer
benden kaçarsan beni gerçekten kızdıracaksın," diye uyardı azarlar gibi. Kaçmadım, o dudaklarımı iştahla öperken ben ellerimi çekingen bir tavırla boynuna doladım. Ferah kokusu bedenimi uyuşuk bir hale sokarken sarhoş oluyormuş gibi hissettim. Bir şey söylemek için başımı ondan ayırmaya çalıştığımda bana kısa bir an izin verdi."Bu sefer beni doğru kişi olduğuna inandır, lütfen." dedim. Onun gizemli tarafı hep oluyordu. Ve bu gizemli taraf kötülüğü içinde barındırıyordu. Bana karşı iyi olan bu adamın bir yanının saf bir kötü olduğu düşüncesi her yerdeydi ve bu büyük bir sorundu. Çınar Kızılkaya'nın kötü yanı sadece yalanlardan oluşmuyordu. İnsanlara işkence ettiği bir geçmişi vardı ve o geçmişten tamamen kurtulduğuna dair beni inandırmalıydı da. Sağlıklı bir ilişki için bu önemliydi.
Kafasını evet anlamında salladı ve "Öyleyim," diyerek tekrar beni öpmeye başladı. Elleri direkt tişörtümden içeriye doğru gitmeye başladığında "Annemin söylediklerini unutuyorsun," diye karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA II
Mystery / ThrillerMüdire devri Açelya için artık kapanmıştı. Genç kralın omuzlarına tonlarca yük binmişti. Ülkesi için iyi bir kral olmalıydı. Fakat etrafı düşmanlarla çevriliydi. Dikkatli olmalıydı, kimse ona zarar vermeye cüret edemezdi. Ama biricik aşkı Duru DENİZ...