Keyifli okumalar dilerim! Finalle ilgili açıklamam bölüm sonunda. Bu arada bölüm aşırı uzun. Sonuçta her gün final yazmıyoruz, dedim ki yazmışken bayağı uzun yazayım. İtiraf etmeliyim ki yazarken dehşet yoruldum. Parmaklarım şişti diyormuşum :) Şimdiden şişen parmaklarımın hatrına bile bir oyu hak etmedim mi yani? :)
**********
*******
*****
***
**
*"Ne yazıyor?" diye soran Çınar'ın meraklı bakışları benim şaşırmış bakışlarımla buluştu.
Elementin gücü aşk sanılıyor
Bu şiirin bir çocuk tarafından yazılmadığı çok netti. Etrafıma bakındım. Çocuğu bu sefer görememiştim.
"Hayatım?" diye devam etti Çınar benden bir ses alamayınca.
O cümle tekrar kafamda döndü.
Elementin gücü aşk sanılıyor
Burada neyin kastedildiği çok açtıktı. Ama...ama buna inanmak istemedim. Ejder elementinin toplulukları kontrol altına alma özelliği olduğunu biliyordum. Peki...peki ya Çınar'ı kontrol altına aldıysam? Ah, hayır...Böyle bir şey mümkün değildi. Değil mi?
Çınar asılan yüzümü fark ettiğinde ayaklandı ve yanıma geldi. "Kötü bir şey mi yazıyor? Eğer öyleyse çocuk da ailesi de bir cezadan kaçamayacak." diye devam etti ve elimi tuttu.
Diğer eliyle şiirin yazılı olduğu katladığım kağıdı açmaya çalıştığında kağıdı ondan uzak tutarak buna izin vermedim.
"Bakabilir miyim?" diye sordu kibarca. Son zamanlarda yaşadıklarına bakılırsa sanırım kibar olarak davranabileceği tek kişi bendim. İki saniye düşündükten sonra kalbim cız etti. Tek kişi bendim çünkü belki de elementin sahibi bendim.
"Gitmek istiyorum, aç değilim." dedim kısık sesle. Başımı öne eğmiş, tüm dünyayla bağını kesmiş bir çocuk gibiydim. Yanımda eğilmiş halde duran Çınar yavaşça doğruldu ve "Bu şiir olayından hepinizi sorumlu tutacağım!" diye bağırdı çalışanlara.
İçlerinden bir tanesi "Efendim, bizim bir suçumuz..."
"Bir tane çocuğa bile sahip çıkamıyorsunuz!.."
Çınar azarlamalarına devam ederken ben oturduğum sandalyede ayaklandım. Sonra Çınar'ın elini tuttum. Bu yaptığım onu sustururken "Lütfen gidelim. Saraya." dedim.
******************
Arabaya bindiğimizde tekrar sormadan edemedi. "Seni bu kadar üzen şey ne? Anlat bana sevgilim."
Anlatmadım. Bir süre daha bunu Çınar'a söyleyemezdim. Eğer söylersem onu kaybedebilirdim ki bunu hiç istemezdim. Bana olan aşkının belki de sadece elementin gücü olduğu fikrini aklına sokmak istemiyordum. Yine de bu durum şu an aklımdayken şüphelerimi ortadan kaldırmaya ihtiyacım vardı. Bu tarz işleri Falcı'nın anlayabileceğini düşündüğüm için önce ona soracaktım. Ve umuyordum ki bana böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyleyecekti.
"Seni seviyorum," dedim onun güzel yüzüne bakıp. Bir kralın kalbini kazanmak baş döndürücü derecede hoş bir histi. Ama sadece birimlerden biri olsa bile onu yine böyle sevebilirdim. Hatta zaman zaman keşke kral olmasaydı diye bile düşünüyordum. Kral olunca tüm Açelya'nın merkezi birden o oluyordu. Ve o böylesine merkezde, önemli biriyken hemen yanında benim olmam...belki de kendimi ona yakıştıracak özgüveni hala tam olarak toplayamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA II
Misterio / SuspensoMüdire devri Açelya için artık kapanmıştı. Genç kralın omuzlarına tonlarca yük binmişti. Ülkesi için iyi bir kral olmalıydı. Fakat etrafı düşmanlarla çevriliydi. Dikkatli olmalıydı, kimse ona zarar vermeye cüret edemezdi. Ama biricik aşkı Duru DENİZ...