********************
Bir süre masadan kalkmamış ve etrafıma boş bakışlar atmıştım. Çınar haklıydı, Arlyn'den ona bahsetmem gerekirdi. Kendi başıma halletme isteğim çok bencilceydi. Çünkü ben Arlyn için sadece Çınar'a ulaşmak için kullanılacak bir araçtım. Asıl derdi Çınar'laydı ve bunu Çınar'a geç söylemekle belki onu da riske atmıştım.Bir an için her başım sıkıştığında Çınar'a koşan koca bir bebek olduğumu düşünmüştüm. Ama zihnim yavaş yavaş anılarımla beni başbaşa bıraktığında bu durumun aslında hiç de düşündüğüm gibi olmadığını fark ettim. Kendi başıma bir sürü şeyin üstesinden gelmiştim. Üstelik değil Çınar'a şikayet etmek, onun beni korumasını beklemek, o korkunç krizlere girerken de üstesinden tek başıma gelmiştim. Onun zor zamanlarında yanında olmuş ve onu iyileştirmiştim.
Kendime çok kızdım. Sahra o kadar kendinden emin konuşmuştu ki, bir an için kendimden şüphe etmiştim. Ah, kahretsin! Hayatımın en özel sabahını resmen batırmıştım.
İştahım tamamen kesilip, uykumun da beni terk ettiğine emin olduktan sonra ayaklandım. Kapının önündeki donuk bakışlı görevliler, gösterişli ve kocaman kapıyı açtılar ve ben de kendimi koskoca giriş alanında buldum. Saray çok büyüktü ama şu an o kadar ıssızdı ki...Kral buradayken hep az biraz ses oluyordu çünkü herkes kralın rahatını düşünüyordu ve aralarında krala hizmet için iş birliği yapıyorlardı. Ama kral olmadığında da bir o kadar suskundular.
Medivenlerden aşağıya doğru inen bir hizmetçinin elinde çarşaf vardı. Kanlı bir çarşaf...Yüzüm kızarırken beni fark eden genç hizmetçinin de yanaklarının kızardığını hissettim. Bir kapıdan içeriye girip diğer hizmetçilere karışırken elbette kralın odası her daim temizlenecekti diye düşündüm.
Bu utanç verici an, düşüncelerimi Arlyn'den biraz olsun uzaklaştırırken merdivenlerden aşağıya bu kez Sahra iniyordu. Üzerinde koyu gri tişört ve siyah bir şort vardı. Sarı saçları darmadağınıktı. Yüzünde hiç makyaj yoktu ve kıpkırmızı, şiş gözleri o kadar kötü duruyordu ki neredeyse tüm gece ağladığını hissedebiliyordum.
Beni görür görmez merdivenlerden koşarak indi ve üzerime atıldı. O an öyle savunmasızdım ki beni yere düşürebildi, vakit kaybetmeden üzerime çıktı.
"Seni orospu! Dün gece Çınar'ın altındaydın değil mi? Ne iğrenç bir şeysin!" dedi ve suratıma geçirmek için yumruğunu kaldırdı ama kolundan tutarak onu engelledim. Ondan daha güçlüydüm ve benimle böyle bir kavgaya girmemeliydi.
Onun iğrenir gibi bana bakması iyice sinirlerimi bozdu. Onun yüzünden Arlyn'i Çınar'a söylememiştim ve suçlu da ben olmuştum!
"Sadece sevdiğim adama kendimi teslim ettim. Hepsi bu." dedim çok normal bir ses tonuyla. Özellikle sesimin normal çıkmasına özen göstermiştim çünkü Sahra'nın uğruna her şeyini feda edecek bir şeye, zahmetsiz bir şekilde sahip olmuştum.
"Kral çok ısrar etti, ben de kıramadım. Ve hayatımın en güzel gecesini yaşadım." diye devam ettim. Sonra da yumruğu iyice güçsüzleşen Sahra gözyaşlarını akıtırken ben yavaşça ayaklandım. Evet, çok güzel bir geceydi. Sevdiğim adama sahip olmuştum. O da bana, ama kalbim ağrıyordu. Bana çok kızmıştı ve sonuna kadar haklıydı. Onun gözündeki değerimi yitirmemden korkuyordum.
Sahra'nın makyajsız ve ağlamaktan giderek çirkinleşen suratı iyice yakınıma gelip "Onu benden çaldın!" diye hırladı.
"Ne?" diye sordum şaşkınlık ve sinirle.
"Sen olmasaydın düğünümüz iptal olmayacaktı ve onunla evlenecektim. Kraliçe olacaktım. Ona ve her şeye sahip olacaktım!" Sonlara doğru sesi resmen tükenmişti. O kadar acınası ve zavallı görünüyordu ki kendimi kötü hissetmemek için zorladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA II
Mystery / ThrillerMüdire devri Açelya için artık kapanmıştı. Genç kralın omuzlarına tonlarca yük binmişti. Ülkesi için iyi bir kral olmalıydı. Fakat etrafı düşmanlarla çevriliydi. Dikkatli olmalıydı, kimse ona zarar vermeye cüret edemezdi. Ama biricik aşkı Duru DENİZ...