7. Bölüm - |Canavar|

9.2K 770 228
                                    



Keyifli okumalar!

*******************

Çınar'ın sessizliği beni çok korkutmuştu. Saniyeler bile rüyalar aleminde artık bana yıllar gibi geliyordu. Benim aşkım, Açelya'nın kralı ölmek üzereydi ve eğer bir an önce uyanmazsak artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Başımı Çınar'ın omzuna yasladım.

"Korkuyorum, lütfen konuş benimle. Hırıltı çıkarsan da olur." dedim yalvarırcasına. Sol tarafıma bakamıyordum. Onu bu şekilde görmek istemiyordum ama kan kokusunu ve yanağımın az bir kısmının kanla buluştuğunu hissedebiliyordum. Çınar'ı bu rüya işine bulaştırdığım için çok pişmandım. Ama nereden bilebilirdim ki?

Çınar'dan öksürür gibi bir ses çıkınca bir nebze daha rahatladım. Hala burada, benimleydi.

O yaralarından çıkan kanla yanağımı boyarken ben gözlerimden akan yaşla onun omzunu yıkıyordum.

*******************

Gözlerim yavaş yavaş açıldığı anda hiç vakit kaybetmeden yan tarafımda yatan Çınar'a odaklandım. Onun gözleri kapalıydı. Korktuğumun başıma geldiğini düşünüp endişeyle ona sert bir tokat attım. İfadesiz suratında bir değişiklik olmamıştı. İkinciyi ve üçüncüyü de atarken gözyaşlarım onun boynuna düşüyordu.

"Lütfen..." diyebildim cılız sesimle.

Bir kez daha ona vuracakken sanki hissetmiş gibi güçlü eli bir anda kolumu tutup beni engelledi. Gözleri yavaşça açılırken bıçak saplanan gözünün şimdi çok fena kanlandığını gördüm. Anormal bir biçimde kanlanmıştı ama bir sorun olmayacağını söylemişti.

Yüz ifadesi gitgide o kadar sinirli bir hal alıyordu ki "Özür dilerim," dedim. "Ben de bilmiyordum." Bu arada hala iyi olduğu için içimdeki Duru sevinç çığlıkları atıyordu. O iyi olduktan sonra istediği kadar kızabilirdi.

Kafasını iki yana salladı. Elini kolumdan çekerken "Seninle bir ilgisi yok. Suçlu Falcı'da. İkimizi de tehlikeye attı! Rüyalar Alemi'ndeki güvenliği sağlaması gerekirdi. Kendi ürettiği hapları, karışımları saklamayı ya da korumayı bilmiyor! Ama artık yetti, buraya kadar!" diye kükredi.

O heybetli bedene o kadar güçlü bir nefret sinmişti ki Falcı'nın yerinde olmayı hiç istemedim.

Yataktan hızla kalkarken "Her yerim ağrıyor." diye homurdandı.

Ben de yataktan kalkıp peşine takılırken elimi göğsüne koydum ve kısa bir süre gözlerimizin içine baktık. Ne diyeceğimi bile bilmiyordum ama o elimi alıp dudaklarına götürdüğünde beni bu sorumluluktan kurtardı.

Elime kısa, yumuşacık öpücükler kondururken "Kralın acımasız kudretini görmeni istemiyorum, saraydan bir süreliğine ayrılabilirsin." dedi yine yumuşacık bir ses tonuyla. Ama ses tonunun aldatmaca olduğunu gözlerindeki öfkeden fark edebiliyordum.

"Falcı'ya ne yapacaksın?" diye sordum merak ve biraz da endişeyle.

Omuz silkti. "Hak ettiğini..."

Benden uzaklaştı. Kapıyı iki eliyle sertçe itti ve kapılar iki yana gürültüyle açıldı. Onu takip etmemi ve yapacaklarını görmemi istemediğini biliyordum. Ama onun bana göstermediği yanlarını görmeye hakkım vardı. Ona farkında olmadan bir etki yapıyordum ve bu bana diğerlerine davrandığından daha farklı davranmasına neden oluyordu. Ama diğer Çınar'ı da görmeliydim. Peşinden yavaşça ilerledim. Beni görmemesi için oldukça arkasından ilerliyordum. Zaten öfkeden gözü dönmüş kral, arkasına bakıp biri onu takip ediyor mu diye kontrol etmiyordu.

AÇELYA IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin