4. Bölüm - |Büfe|

10K 883 105
                                    

Bölüme oylayarak mı giriş yapsak ne? :) Ama yorumlar da unutulmasın yahu. :) Tepkileriniz benim için önemli! <3

************

Büfede -yoğunluktan olsa gerek- hareketli bir müzik açılmıştı. Ve hatta büfe kısmı şu an sadece içki ve ufak tefek atıştırmalıklar servis ediyordu. Renkli ışıklar etrafta dönüyordu. Karanlık da böylece eğlenceli bir şekilde gideriliyordu. Büfeden uzakta basketbol maçı yapılıyordu ve o kısım büfeden ortam olarak sanki ayrılıyor gibiydi. Basketbol maçını izlemek için bir sürü kişi çoktan oturmuştu bile. Tezahüratlar kulaklarımda patlıyordu.

Zachary basketbol maçına uzun boylu, yapılı ve gerçekten de bu işi bilir gibi durduğu için alınmıştı ve takımın giydiği kıyafetlerden giymişti. Basketbol sahasının oturma yerlerinde olmak yerine büfeye yakın masalardan birinde oturmuştum. Tezahürat duymak yerine hoş müzikler duymayı tercih ederdim.

Az önce büfeden aldığım küçük kurabiyelerle hafif bir içki masamda öylece duruyordu. Midem ona bir şeyler göndermem için adeta bana yalvarıyordu ama ben hala iştahımı geri kazanamamıştım. Bir an için gerçekten ciddi anlamda alınganlık ettiğimi düşündüm. Derin bir ikilemde kalmıştım. Çınar'a Arlyn'i söylememekle iyi edip etmediğimi hala kestiremiyordum. Ama o sarı kafanın benimle böyle konuşmasından sonra istesem de Arlyn'den orada bahsedemezdim. Söyledikleri boğazımı tıkamıştı.

"Açelya, beni çok yoruyorsun." diye mırıldandım düşünceli bir sesle.

Kurabiyeleri orada bırakıp yarısı bitmiş içki bardağımı elime aldım ve ayaklandım. Neredeyse hiç içen biri değildim ama bu gece burası resmen insanı içmeye teşvik ediyordu. Sonuçta Çelya almamıştım. Hafif bir içkinin beni tamamen sarsmayacağını biliyordum. Sadece çok yoğun düşünüp kelimenin tam anlamıyla çıldırmak istemiyordum. O yüzden içkiyle bu yoğunluktan kurtulmaya çalışıyordum hepsi bu.

Dalgın dalgın yürüye yürüye kendimi eğlenceli bir sohbet ettikleri belli olan üçüncü birimlerden oluşan bir grubun yanında buldum. Dışarıdan merak eden birimler de dahil olduğu için onların yanına gitmem garip karşılanmamıştı.

"Dostum inan bana, elimde öyle bir hap var ki...Bir uyuyorsun tam üç gün boyunca uyanmıyorsun ve rüyanda istediğin ne varsa görebiliyorsun. Ama hayal gücün yeterince iyi değilse, yani zihninde yeterince canlandıramazsan görmek istediklerin yerine onlara benzer korkunç görüntüler görüyorsun. Yani ya siyah, ya beyaz. Ortası yok. En azından öldürmez ya..." diye güldü yaşı otuzlarda olan esmer bir adam. Genelimiz koyu ve sade kıyafetler tercih etmiştik ve şu an bu grupta bulunan kimse sırıtmıyordu. Ben de dahil...Üçüncü birimlere hala kızgındım ama yine de bu an, onlara kızmak yerine onlarla eğlenebilirdim.

"Kaç para bu hap?" diye sordu bir kız.

Adam omuz silkti. "Satılmıyor ki. Falcıdan gizlice çaldım."

Bu beni şaşırtmıştı. Falcı'dan hap çalmak mı?

"Peki her çaldığın ilacın ne işe yaradığını bilip de mi alıyorsun yoksa sürpriz mi oluyor?"

Bu sefer genç bir adam merakla sormuştu. Anladığım kadarıyla sırayla bir kişi üzerinde yoğunlaşılıyordu ve o kişi o an heyecanlı neyi varsa anlatıyordu.

"Maalesef sürpriz oluyor. Bir keresinde aldığım ilaç beni o an için lanet bir aseksüele dönüştürmüştü. Düşün dostum, ben ve aseksüel olmak. İnanılmaz korkunçtu. Hapı aldım ve bir gün boyunca çadır dikemedim. Kuş uçmadı anlayacağınız..."

AÇELYA IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin