Gözlerimi araladığımda etrafa baygın bakışlar atıyordum. Çok kötü hissediyordum kendimi. Bir haftadır sürekli işkenceye maruz kalmıştım ve şimdi de vücudum kaldıramayacak durumdaydı.Göz kapaklarım ağır ağır geri kapanıyor, tavandan sarkan iplerle bağladıkları ellerim titriyor, göğsüm ağır ağır kalkıp iniyor ve başımı zar zor dik tutuyordum. Hatta doğrudan dik tutamıyordum.
Etrafa baygın bakışlar atarken soğuk depoyla bir ürperme geldi. Karnım hatta tüm vücudum hissettiğim acıyla kasıldı. Dudaklarımdan titrek bir nefesle beraber hafifçe doğrulmaya çalışmamla bir ' Ah!' nidası peydah oldu.
Bir haftadır işkencelerde dişimi sıkmaktan çenem ağrıyordu. Çoğu yerimde kesikler vardı, tabi sadece kesseler yine iyiydi üstüne tuz bastırıyor oluşları acıyı iyice artırıyordu. Giderek artırarak elektrik veriyorlardı vücuduma. Her gün voltajı artırıyorlardı. Eh onun da canımı yakmadığını söyleyemem. Demir sopayla dövmeleri ve ardından sırtıma buzlu su dökmeleri. Düşünmesi bile ürpertmeye yetiyordu. Ama yaşaması daha beterdi.
Ayrıca ellerime ve ayağımın altına batırıp çıkarttıkları iğneler... Hayır yetmiyormuşçasına sıcak, kaynar suya da sokuyorlardı.
Vücudumdaki morluklar, çürükler ve kesikler sürekli sızlıyorlardı. Onların acısı da bir noktadan sonra dayanılmaz hale gelmeye başlamıştı. Asla uyumuyordum. İşkenceler arasındaki baygınlıklarımdan ibaretti her şey.
Ayrıca yemek ve su da vermiyorlardı. Günde iki bardak su veriyorlardı. Bir de çeyrek ekmek. Tabi onları da yememin hemen arkasına çıkartıyordum.
Bitik gözlerim önce gri duvarlarda gezindi. Hâlâ ilk geldiğim günkü gibi karanlıktı içerisi. Bakışlarım yan taraftaki sandalyeye kaydı. Ona oturtup elektrik verdikleri anlar aklıma gelirken ürperdim. Yüzümü buruşturmamla sanırım bayılmadan önce muşta ile atılan yumruktan dolayı canım acımıştı.
Derin, titrek bir nefes verdim. Nefes alıp vermek bile canımı acıtıyordu artık.
Bir anda deponun kapısı açıldığında bana yemek ve su getiren ayrıca beni kaçıran adamı gördüm. Ona yine ruhsuz bakışlar atarken içimdeki Asel'in gerçekten de öldüğünü hissediyordum.
Bana bakıp burnundan nefes vererek güldüğünde göz devirdim. " Gel buraya." Yanıma gelip ayaklarımı çözerken derin bir nefes verdim. Ayağa kalkıp ellerimi çözmeye başladı.
Bir eli belimdeyken diğer elindeki anahtarla ellerimi tutan zincirlerin kilidini açıyordu.
Ay canım yere düşmeyeyim diye neler de yapıyordu! Gebersin pislik herif.
İki elimi de çözüp belimden tutarak beni indirdiğinde ayakta duramayacak bir halde yüzüne bakıyordum.
Yüzümün önüne gelen saçlarımı arkaya attığında göz devirdim. Bir elini belime koyarak beni yürütmeye başladığında ona baktım. " Nereye gidiyoruz?"
" Söyleyemem."
" Bir şeyi de söyleyebilsen şaşarım zaten." Gülüşünü işitmemle göz devirdim.
Kapıya doğru ilerlerken bileklerimi okşuyordum. Ne yapayım bir haftadır sıkı sıkıya zincirlilerdi ve acıyorlardı.
İçeriye Safir ve patronları girdiğinde alayla sırıttım. " Bana olan aşkından mı acı çekiyorsun yoksa ?" Attığı kahkahayla alayla güldüm.
" Yalnız ben aşık olmam Safir. Aşk benim için erkeklerin kullanıldığı ahmakça bir oyundan ibaret." Sinirle bana bakıp üstüme yürüdüğünde ona doğru bir adım attım başımı dikleştirerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALT ÜST OLAN HAYATIM
ChickLitKarıştırılan bebekler Yalan olan yıllar Yıkılan hayaller Travmalar 07.09.2022 erkekkardeş sıralamasında 3. 16.10.2022 acılar sıralamasında 1. 06.11.2022 gençkızedebiyatı sıralamasında 8. 16.10.2023 acılar sıralamasında 2. 20.10.2023 acılar sıralamas...