•On sekiz• RANDEVU

437 33 23
                                    

Hepiniz hoş geldiniz ballarımm. Bu gün de sizlerle birlikteyim.

16 bine çok az kaldı hepinize teşekkür ederim. Her iki gün de bin artıyoruz. Hepsi de sizin sayeniz de🖤🖤

Neyse şimdi sizi çok tutmayayım. Yazım hataları ara sıra olabilir kusura bakmayın lütfen.

İyi okumalar^^

İyi okumalar^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_________

8 ay sonra...

Her şeyim normal gittiği günlerden birisiydi. Şah evinde bir kaç dosya unuttuğu için eve gelip alırken Elvin ise yaz tatilinde sıkıla sıkıla zaman öldürmeye çalışıyordu.

Şah dosyalarını alıp tam çıkacakken camdan, korumlarının bahçe kapısını açtığını görünce içten içe meraklanıp aşağıya indi.

Şah, evin güzel bahçelerine doğru yürürken annesinin geldiği çoktan fark etmişti bile.

Şah, sessiz bir şekilde annesine bakmaya başladı. Annesi de Şah'a ciddi bir ifadeyle bakıp Şah'ın gerginliğine aldırış etmeden, soğuk bir ses tonuyla konuşmaya başlardı hiçe sayarak.

"Selam." Deyip, yüzüne gelen sarı saçlarını kulağının arkasına da
sıkıştırıp.

Şah'ta kafasını sallayıp korumalarına; bahçe kapısını kapatmaları için eliyle işaret yapıp annesini önden teşrif etti.

"Konuyu hiç uzatmıyacağım Şah." Diyip koltuklardan birine yerleşti feyruz.

"Buyur." Dedi Şah bütün sabırla.

Şah, sessiz bir şekilde annesine bakarken annesi de Şah'a ciddi bir ifadeyle bakıp Şah'ın gerginliğine aldırış etmeden, soğuk bir ses tonuyla konuşmaya başladı

"Artık evliliğini konuşma zamanı geldiğini düşünüyorum."

Şah, annesinin bu sözleriyle gerginlik hissedip ciddi bir ifadeyle yanıt verir.

"Evliliği neden konuşalım anne? Henüz çok genç olduğumu sen de biliyorsun." Dedi bütün alaylığıyla.

Feyruz, Şah'ın dediğini zerre aldırış etmeden konuşmasına devam edip ciddiyetine geri büründü.

"Babanla oturup uzun uzun düşündük. Yakında 26 yaşına geleceksin." Derin bir nefes eşliğinde devam etti.

"Baban ve ben torununuzu ölmeden önce görmek istiyoruz." Şah alayca gülüp kafasını sağ tarafa çevirince feyruz'un siniri daha da tavan yapıyordu.

"Baban ve ben, torununuzu bizim yaşam süremiz içerisinde görmek istiyoruz. Geç kalmanın bir anlamı yok. Artık evlenme vakti."

Şah'ın gülüşü artık sesiz değil kahkaya dönmüştü. "Ne yapmamı istiyorsun? He!? Sokaktan birini bulup 'hadi evlenip çocuk yapalım.' Falan dememi mi bekliyorsunuz siz ya?" Ellerini dizlerine vurup "cidden komiksiniz." demeyi ihmal etmedi kalkarken.

"Dur!" Diye bağırdı o da ayağa kalkarak. "Saçmalıyorsun Şah. Hem kim demiş seni soysuz biri ile evlendireceğimi. Ben sana randevu ayarl-" Feyruz, daha cümlesini tamamlamadan Şah'ın telefonu gerginliği ve konuşmayı bozmuştu.

Şah hiç düşünmeden hatta kimin aradığını bile bakmadan açmıştı telefonu. Bu gergin konuşmadan kurtulmanın tek yolu buydu.

"Efendim." Dedi kiminle konuştuğunu bilmediğini belli etmeden. Sadece şu dırdırdan  kurtulmak istiyordu. Tek dileği buydu.

Çünkü biliyordu annesi kafasına bir şey koydu mu onu yapacağından emindi.

Diğer taraf konuşunca Şah'ın yüz ifadesi değişti. Gelecek olan Çinliler ile yapılacak toplantı kafasından uçup gitmişti. Onlar gelmeden önce acillen gitmesi gerekiyordu.

Telefonu kapatıp tam adım atacakken. Annesi koluna yapıştı. "Oğlum... lütfen benim için bir kerelik git. Kıza bak eminim beğeneceksin." Dedi yalvaran gözlerle. "Ama beğenmezsen ısrar etmeyeceğim." Dedi devam ederek.

Annesini geçiştirmek için kafa sallasada artık gitmek zorunda olduğunu biliyordu. Çünkü annesi bu olay hakkında çok kararlı gibi gözüküyordu.

Sadece annesinin rızası için gidiyordu. Yoks o zaten işi ile çoktan evliydi.

Feyruz, Şah'ın kafa salladığını görünce ukala bir sırıtış belirdi yüzünde. Şah arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla yürürken Feyruz arkasından bağırdı.

"Mekânın yerini telefondan konum olarak gönderirim. Hem de gerekli bilgileri."

Yüzünde ki sırıtış hâlâ silinmezken bu planın işe yarayacağından emindi.

Elvin seslere indiğinde. Şah'ın annesinin burda olmasını beklemiyordu. Feyruz, Elvin'i görünce sanki önünde hiç kimse yokmuş gibi yanından çekip gitti.

Hiç kimseyi sevmezdi o. Kocası dahil. Ama bu kıza kanı kaynıyordu. Şah'ta bile olmayan duygu Elvin'e karşı vardı. Çok yüz almasın diye de ona karşı soğuk davranıyordu.

Ama içi öyle demiyordu.

_____

Akşam saatlerinde Şah'ın, odasına girip kapıyı kapatması ile Elvin'in derin düşüncelerinden çıkarmıştı.

Elvin'in şuan tek düşündüğü şey 'acaba biliyor mu?' olmasıydı. Gerçi biliyor muydu genç kızın doğum gününün bugün olduğunu?

Sanmıyordu. Kim söyleyecekti ki ona bu bilgiyi?

Şah, annesiyle sabah konuştukları şeyleri yorgunluktan düşüncelerini  uçmalarını sağlamıştı.

Tek ayoamk istediği şey soğuk bir düş alıp yatmasıydı.

Gömleğinin düğmelerini teker teker açıp kenara fırlattı gömleğini.  Ardından hızlıca kemerimi de çözüp yatağının yanında duran küçük pufa attı onu da.

Üzerinde hiç kıyafet durmayacak şekilde çıkardıktan sonra havuzununsa yanına alıp odasının diğer kenarındaki bonyoya girdi.

Soğuk bir duşun ve ferahlamanın ardından havlusunu da beline sarıp aynanın karşında geçip uzun ve kemikli parmaklarıyla saçına şekil verdi.

Telefonunu elnur alarak bir poz verdi aynanın karşısında. Her zaman ki gibi karizması herkesi etkiliyordu. Her şey giderdi.

Ama karizması asla.

Daha poz verip çekecekken birisinin araması ile çekememişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Daha poz verip çekecekken birisinin araması ile çekememişti. İçinden bir hisbinallah çekip kimin aradığına baktı.

Sözde annesiydi.

Aklına annesine söz verip ama gitmediği o randevu aklından çıkıp gitmişti. Peki ta şimdi? Onun için;

Gitmek zorundaydı.

_______

Eski wattpadi özleyen bir tek değilim değil mi. Lütfen söyleyin deli gibi, ilk indirdiğim günleri özlüyorummm.

Öptümmm <3

756 kelime.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ŞAH KARAHANLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin