•sekiz• SENİ OKUTACAĞIM.

1K 68 37
                                    

Medya: Şah Karahanlı.

İyi okumalar^^

______

Elvin

Karşımda oturan tahminen ellili yaşlarında ki kadın beni gözleriyle yiyip bitiriyordu. Şah ağabey'ye döndü bu sefer.

"Eee kimiş bu güzel kız oğlum?" Şah ağabey göz ucuyla annesine bakıp bir dilim daha attı ağzına köftelerden.

"Vefat eden en yakın arkadaşımı
kız kardeşi." Heyecandan ellerim
terliyor, kalbim güm güm
atıyordu. Acaba ne diyecekti?
Merak bedenimi daha da
çok fazla sarıyordu.

"Hangi arkadaş oğlum?" Merakı gözlerinden belli oluyordu.

"Tanınmazsın." Kısa ve öz Bir cümle yöneltti annesine. Bu sefer bana döndü annesi.

"Memnun oldum kızım." Diyip yemeğini yemeye başladı.

Nasıl yani bu kadar mıydı? Şah ağabeyin dediği gibi sinirli bir kadın değildi bu? Çok cana yakın bir ruhu varmış gibi bir kişiliği de var.

Şah ağabey bana döndü bu sefer. "Yesene ağabeyciğim."

Sitres yaptığım çok belli
oluyordu. Çünkü gözleri
terleyen avuç içlerime baktı.
İki saatir avuç içlerimi
peçeteyle siliyordum sesizce.

Kafamı hızlıca salladım.
Tabağın boş olduğunu gören Şah ağabey tabağımı alıp içinde teker teker sofrada olan şeyeler koydu.

Ben bunu asla yiyemezdim.
Bunlar çok fazlaydı. Tam konuşacakken sofradaki
kısa bir sohbet başlamıştı.

İki dakika konuşulur yirmi
dakika susulur. Öyle böyle yemeğimizi sesiz sedasız
bitirmiştik.

Şah ağabey tam kalkacaken
bir şey hatırlamış gibi babasına dönüp "Baba Karakurt oğulları
gelmiş toplantı için. Gelecekmisin yoksa gidip halledeyim mi?"
Babası kafasını kaldırıp oğluna
baktı.

"Sen git ben birazdan gelirim." Gözleriyle oğluna bir şey
anlatmaya çalışır gibi bir
hâli vardı.

Şah ağabey gözlerini babasından çekip annesine bakmaya başladı. 
Göz göze geldiler bir an.

Şah ağabey kısa süren bu bakışmadan sonra gözlerini çekip kravatını düzelti
ve ayağa kalktı.

"Müsadenizle." Dedi kibar
bir ses tonu ile.

Yazardan.

Genç kız yanlız başına kalmıştı. Şah Gittiği için korkmuyor da değildi. Sonuçta hiç tanımadığı, ilk defa geldiği bir evde oturuyor ne yapacağını şaşırıyordu.

Aklına gelen soruyla dalıp gitmişti. Acaba okuturmuydu onu?
Yoksa sen artık evlisin otur
oturduğun yerde mi diyeceklerdi? Merak daha da sarıyordu
küçük bedenini.

Korkuyordu, üzülüyordu ve daha dile getiremeyeceği bir sürü kelimeler...

Genç kız L şeklindeki lüks koltukta oturuken az önce Şah'ın annesi olduğunu öğrendiği kadın girdi içeriye.

Küçümser bir bakış attı Elvine doğru.

"Eeee anlat bakalım ne olacak senin halin?" Diyip yanına yerleşti. Elvinden birazcık uzak oturuyordu iğrenir bir şekilde.

"Bilmem..." sesi kısık çıkıyordu. Çekiniyordu. Çok fazla çekiniyordu genç kız.

Genç adamın annesine baktığında sanki burnu havadaymış gibi bir hâli vardı. Korkmuştu tekrardan Elvin.

"Eee söyle bakalım kimmiş abin?" Elvinden tık yok. Cevap vermek istemiyordu. Kadın yaklaştı Elvine.

"Korkma evde kimse yok." Kısık sesle söylediği cümle ile birlikte etrafa bir göz gezdirmeyi ihmal etmedi.

"Şah yalan söylüyor değilmi?" Elvinin o zümrüt yeşili gözleri konuşan kadına çevirdi.

Oğlu gidince ne kadarda değişik bir kişiye dönüşmüştü böyle. Demişti kendi kendine.

Ses çıkarmadı. Daha doğrusu çıkaracak güçte değildi Elvin.

Kahvesini masaya sert bir şekilde koyup yanından ayrıldı. "Eninde sonunda öğreneceğim kızım." Büyük salonu terk etmeden önce küçümser bakışlar atmayı ihmal etmemişti.

...

Üstüne örtülen örtü ile gözlerini araladı. Zeytin karası gözlerle gözleri  buluşunca hızlıca yerinden diklendi.

Nasıl burada uyumuştu?

Ah, doğru ya boş boş oturmaktan uykuya dalmış, kollarına bırakmıştı kendini.

Şah gözlerini endişeyle baktı. "Uyandırdım mı?" Hızlı hızlı sağ sola olumsuz anlamda salladı kafasını Elvin.

"Özür dilerim burda uyuma-" daha cümlesini tamamlamasına izin vermeden yarıda kestirip attı Şah.

"Özür dileme." Kararlı tek ve düz bir şekilde çıkmıştı sesi. "Burda daha fazla uyumanı istemezdim ama seni taşıyıp daha çok rahatsız etmek istemem."

Anlayışından, yüzünde bir gülümseme oluştu Elvin'in. Ne kadar da anlayışlı bir adam olduğunu tekrar bir sorguladı.

Evet, çok.

"Teşekkür ederim." Sesi fazla bir şekilde mahçup çıkmıştı. Hiç kimse bu ilgiyi göstermemişti genç kıza öz ve öz babası bile.

Annesi peki?

Onu hatırlamıyordu. Yüzünün hatlarını bile unutmuştu. Ne bekliyordum ki on yıl önce ki annesinin yüzünü hatırlaması mı?

İmkânı yok.

Rahatsız olmasın diye Yanında
biraz uzak bir şekilde otururken
Elvin, saçından kayan başörtüsünü düzeltiyordu.

Şah ise o düzeltene kadar gözünü yerde sabit bir şekilde tutuyor kırpmıyordu.

Bir kaç dakika sonra ona dönüp başlattı sohbeti.

"Burda yanlız başına seni bıraktığım için çokça özür dilerim." Diye girdi cümleye.

Elvinden ilk defa, Nazan hanımdan sonra biri özür diliyordu. İçi bu sebebten dolayı kıpır kıpır olurken dikatini daha da verdi Şah'a.

Hemde çokça demişti.

Şah Elvine dönüp "Merak etme..." Söze bu şekilde başlamasından
dolayı Elvin daha da çok meraklanmıştı.

"Merak etme, okul hayatına
devam edeceksin." Elvin
gözlerini yerden kaldırıp
gözlerine baktı.

Şaşkınlık, mutluluk, heyecanlık... Ne ararsan var.

Gözleri kocam, parlayıp ve aynı zamanda ağzı o şeklinde
bir hal alırken Şah'ın dudağı
yukarı kıvrıldı.

"G-gerçekten mi? Elvinin sesi heyecandan titiryordu. Bu çok güzel bir haberdi.

Sınır: 18 vote 12 yorum <3
______

740 kelime.

ŞAH KARAHANLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin