"Bütün aday dinleyicilerimize, bugünkü gösterimine hoşgeldiniz diyorum! Herkes 'Hey' desin bakayım!"
.
Sessizlik...
.
"Ne kadar zarif bir cevap. O zaman sizlere sınavla ilgili kısa bir bilgilendirme sunayım. ARE YOU READYY!!! YEAAA!"
.
Yine sessizlik...
.
"Başvuru koşullarında yazdığı gibi, siz dinleyiciler, bundan sonra on dakikalık bir şehirde sahte bir mücadele yapacaksınız. İstediğiniz her şeyi alabilirsiniz. Sunumda sonra tarif edilen mücadele sahasına gideceksiniz, anlaşıldı mı?"
.
Hikari, başını öne eğip elindeki aday numarasına baktı. 2238... A merkezi.
.
"Her bir sıraya farklı tiplerde sahte koru adamlar yerleştirildi. Her biri için zorluk seviyesine göre puan alacaksınız. Hedefiniz, sevgili dinleyiciler, özgürlüğünüzü kullanıp sahte kötü adamları etkisiz hale getirerek puan kazanmaktır. Tabii ki, diğer adaylara saldırmak gibi kahramanlığa yakışmayan davranışlar yasaktır!"
.
"Sensei... Bir soru sorabilir miyim?"
.
Herkes kafasını konusan kişiye doğru çevirdi. Gözlüklü, uzun boylu lacivert saçlı yapılı bir çocuktu konuşan.
.
Elindeki çıktıyı gösterdi.
"Bu çıktıda dört tipte kötü adam var. Bu baskıda yanlışlık varsa U.A yani japonya'nın en seçkin okulu, bu saçma hatadan ötürü utanç duymalıdır! Biz adayların burada bulunma sebebi,örnek alınacak kahramanlar olmayı diliyor olmamızdır! Ayrıca sen oradaki, kıvırcık saçlı..."
.
Bütün salon çocuğun işaret ettiği yere baktı. Aa, bizim brokoli kafaydı bu...
.
"Başladığımızdan beri mırıldandı duruyorsun. Dikkatimizi dağıtıyorsun! Buraya gezmeye geldiysen, derhal kalkıp gitmelisin!"
.
Herkesin gözü brokoli çocuğun üzerindeyken brokoli utanarak elini ağzına kapattı ve özür diledi. Bu çocuk nasıl her olaya dahil olmayı başarıyordu ki? Ama yine de özür dilemesi gayet tatlı bir davranıştı. Present Mic konuştu.
.
"Tamam, tamam 7111 numaralı aday. Bu güzel mesajın için teşekkür ederiz. Dördüncü tip, 0 puan değerindeki kötü adamdır. Söz gelişi ona engel diyebiliriz. Dar alanlarda kontrolden çıkacak bir engel... yenmesi imkansız değil fakat yenmek için bir sebebiniz yok. Siz dinleyicilerin onlardan kaçınmasını öneririm."
.
Lacivert saçlı çocuk başınını önüne eğdi.
.
"Çok teşekkür ederim. Lütfen bölduğüm için bağışlayın!"
.
Present mic konuşmasına devam etti.
.
"Benden bu kadar, son olarak siz dinleyicilerimize okul prensibimizi hediye edeceğim. Bir zamanlar yiğit Napeleon Bonaparte'nin dediği gibi;
'Gerçek kahraman, hayatta başına gelen şanssızlıkların üstesinden gelebilen kişidir.' Ötesine git. PLUS ULTRA! Pekala millet, çilenizde iyi şanslar"
.
Mic konuşmayı bitirdikten sonra herkes kendi giriş kapısının önüne geldi. Kurenai ile yollarımız ayrılıyordu. O A, ben ise B merkezindeydim.
.
Burası kalabalıktı. Farklı hayatlara sahip farklı insanlarla dolu...
.
Sınav her an başlayabilirdi. Hatta içimden U.A'nın, sınavı bir anda başlatacağını söylüyordu. Dolayısıyla bir an önce içeri girmeye odaklanmıştım. Birkaç dakika sonra tam da hissettiğim şey oldu.
.
"Pekala, başlayın!"
.
Herkes Mic'e şaşkınlıkla bakarken ben hızlıca kapıdan geçtim. Arkadan Mic'in sesi duyuluyordu.
.
"Ne oldu? Gerçek dövülerek geri sayım yoktur!"
.
Tahminim doğru çıktığı için hafifçe sırıttım. Alana ilk girenin ben olduğumu düşünsem de benimle aynı anda giren biri daha vardı. Kafamı o tarafa çevirmeye vaktim olmadığından kim olduğunu görmemiştim. Neyse, önemli değil...
.
İlk karşıma çıkan 2 puanlık makine oldu. Hızlıca ışıktan bir patlama yaratıp ona yönelttim ve onu yok ettim. İlerleyen dakikalarda da bu şekildeydi. Sınavın 5. Dakikasindaydık ve ben puanımı sayamamıştım. Savaşmaktan nefes nefese kalmışken bir bağırma sesi duydum. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde, öfkeyle robotları yok eden çocuğu gördüm. Küllü Sarı ve dikenli saçlar... Bir saniye. Bu o çocuk... Bir kötü tarafından saldırıya uğrayan çocuk. Gerçekten çok gelişmiş. Ne kadar da hızlı...
.
Herneyse odağımı sadece sınava vermeliyim. 2 dakika kaldığında nefesim kesilmişti. Daha özgünlüğümü pek iyi kullanamıyorum. Bu da bana ters tepiyor ve bedenime fazlasıyla zarar veriyor. Bu okulu kazanırsam... özgünlüğümü geliştireceğim.
.
Nefesimi toparladigimda ayaga kalktım ve kötüleri yok etmeye devam ettim. Fakat daha sonra etraf bir anda sesle kaplandı ve evlerin camları kırılmaya başladı. Ara sokağın birinden fazlasıyla büyük bir robot çıktı. 10 katlı bir bina kadar uzundu. İçimden '0 puanlık' diye geçirdim. Onu yensem veya yemesem hiçbir şey olmazdı. O yüzden o büyük robota ellememeyi tercih ettim. Fakat o kadar büyüktü ki, oradaki herkesin görüşünü kapatıyordu. O an Mic'in sözleri geldi aklına. " sadece bir engel"
.
Fakat bu engel hemen ortalıktan kalkmalıydı. Bu sınavda yapacağım son şey olsa bile o robotu devirecektim. Derin bir nefes aldım ve yükseğe zıpladım. Dikkat çeken bir şey gördüğümde kafamı o tarafa çevirdim. Dikenli saçlı çocuk da o robotu öldürmeye kararlıydı. Aynı anda zıplamıştık ve aynı hizada süzülüyorduk. Kısa bir saniye için çocuğun gözlerinin içine baktım.
.
Kıpkırmızı gözler... hevesli, kararlı ve inatçı biriydi bu kişi. Daha onu tanımadan anlaşılıyordu kişiliği...
.
Robotun hizasına yükseldiğinde tüm gücümü toplayıp robota doğru bir patlama yarattım. Bu, ona hem hasar verecek, hem de daha çabuk devrilmesini sağlayacaktı.
.
Yanımdaki çocuk da aynı şekilde robotun yüzüne doğru patlama gücünü kullandı.
.
Darbeyi vurduktan sonra hızlıca yere düştüğümü fark ettim. Tek bir zıplamayla nasıl 10 kat çıktım ki ben?
Gücümün sınırlarına ulaştığımdan dolayı görüşüm yavaş yavaş bulanıklaşıyordu. Burdan düşerek ölmem herhalde değil mi? Yanii, orası belli olmaz. Belki şuan son anlarını yaşıyorumdur...
.
Yerle buluşmama çok az kalmışken Mic'in hoparlördeki sesini duydum.
.
"SINAV, sona erdi..!"
.
Duyduğum son şey bu olmuştu. Daha sonra yavaşça karanlığın içine çekildim ve bilincim kapandı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐏𝐚𝐭𝐥𝐚𝐦𝐚𝐧𝛊𝐧 𝐯𝐞 𝐏𝐚𝐫𝛊𝐥𝐭𝛊𝐧𝛊𝐧 𝐃𝐚𝐧𝐬𝛊ꨄ|Hikari ve Bakugo'nun hikayesi...
FanfictionÖzgünlüksüz, sıradan bir kız, aynı zamanda 3 numaralı kahraman Hawks'ın kardeşi...bir yola baş koydu ve o yolu takip ediyor, tabii ki de bu yolda ona engeller çıkacak,... Acaba üstesinden gelebilecek mi? Enemies to lover hikayesi...