Dabiyle karşılaşmamdan sonra 3 gün geçmişti. Bu 3 günün sonunda tekrar okula döndüm. Sınıfa girer girmez tüm sınıfın gözlerini üzerimde hissettim. Bana ilk Kurenai, Yuzuriha ve Akira sarılmıştı.
.
Daha sonra da Izuku ve diğerleri... gerçekten iyi bir sınıfa sahiptim. Arkadaşlarını koruyup kollayan bir sinifti burası. Kimse bir diğerini yarı yolda bırakmazdı. Sırama oturduğumda başımdan geçen olayları tek tek anlattım. Fakat onlara beyaz bir yalan söyledim. Beni Bakugo'nun kurtardığını söylemek yerine ben Dabi ile savaşırken Dabi korkup kaçtı olarak anlatmıştım. Anlatırken kafamı Bakugo'ya çevirdiğimde göz göze geldik, kollarini bağlayıp kafasını diğer tarafa çevirdi.
.
Aizawa-sensei içeriye girdiğinde herkes sırasına geçti. Bugünkü dersimizde kahraman ismimizi seçeceğiniz söyledi. Tüm sınıf buna çok sevinmişti.
.
Ben mi? Ben ne seçsem ki? Hm... hiç bunu düşünmemiştim.
.
Herkes sırayla isimlerini açıklarken aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
.
Sıranın bana gelmesine az kalmışken bir anda aklıma yıldırım gibi bir anı düştü.
.
Spectra... Bana U.A'da okumam gerektiğini ve özgünlüksüz olmadığımı söylemişti. Dedikleri doğru çıktı. Ayrıca benim de onun gibi kanatlarım olmuştu, saç ve göz renklerimiz de aynıydı ve bir de özgünlüğümüz de... aynıydı?
.
Bu kadar benzer yönümüz olduğunu bilmiyordum, yani, belki... Bir ihtimal, kendi geleceğimi görmüş olabilir miydim? Bu belki size saçma gelebilir, belki de kafamda kuruyorum, ama hayır... Buna eminim o aynı bendi. Her şeyimiz aynıydı. Bana bir mesajdır belki de bu... Onun gibi olmalıyım.
.
Sıra bana geldiğinde kartımı elime alıp kürsüye ilerledim. Kahraman ismimi tum sınıfa gösterdiğimde herkes beğenmişti. Aizawa ve Midnight Hoca da ismi kabul ettikten sonra artık bir kahraman adım oldu...Kariyerime attığım önemli adımlardan biri de buydu işte. İnsanlar hayatım boyunca beni böyle bilecekti. Spectra...
Zaten özgünlüğüme de uyan bir isimdi.
Sırama geçtiğimde kafamı arkaya yasladım ve gözlerimi kapattım. Bugün biraz yorgun hissediyordum. Aslında zaten hep yorgun oluyordum ama bu sefer farklıydı normalden daha yorgun
...
.
Düşüncelere daldığımda Bakugo ile olan anı geldi aklıma.
.
"Sonunda gözlerime baktın, seni aptal"
.
İçimde hala ona karşı bir kırgınlık vardı.
Zaten kalabalık ortamlarda da sürekli kavga ediyorduk. Fakat baş başa olduğumuzda... işte o zaman bana yumuşak davranıyordu. Teneffüs zilini çaldığını Kurenai'nin koluma yapışmasıyla fark etmiştim.
.
"Hikariii! Acil gelmen lazım, sana bir şey söylemeliyim."
.
Beni çekiştirerek lavaboya götürdü. Sonunda baş başa kaldığımızda nefesini toparladı. Ben de anlat der gibi bir bakış attığımda anlatmaya başladı.
.
"Shoto, beni görmezden geliyor..."
.
Dur, ne? Shoto mu dedi o?
.
"Yani, bu neden umrunda olsun ki?"
.
Kafasını öne eğmişti, bu yüzden yüzünü göremiyordum. Kafasını kaldırdığında ise ağladığını fark ettim.
.
"Çünkü ben... ondan..."
.
"Ondan ne?"
.
"HOŞLANIYORUM!"
.
Tabii ya, neden bunu daha önceden düşünemedim ki? Arkadaşım onu gördüğü ilk an onu sormuştu. Bu şaşırtıcı bir şey değildi ama yine de şaşırmıştım. Çünkü Kurenai, şimdiye kadar hiçbir erkekten hoşlanmamıştı ve bu tür işleri saçma bulan biriydi.
.
Gülümsedim ve kafasını omzuma bastırdım.
.
Demek sen de aşık oldun, arkadaşım...
.
Birkaç dakika o şekilde ağladıktan sonra yüzünü yıkadı ve derse geri döndük.
.
Derler bittiğinde bir parka gittik ve karşılıklı oturduk.
.
"Shoto'dan hoşlanıyorum, fakat biliyorum ki o bana karşı herhangi bir duygu beslemiyor, aksine benden kaçıyor bile, onunla konuşmak istiyorum. Ama korkuyorum. Red yiyeceğimden eminim çünkü..."
.
Tam ben cevap verecekken sağ tarafımızda bir hareketlenme olduğunu fark ettik ve ikimiz de aynanda oraya döndük.
.
Shoto ve Bakugo... Shoto gözlerini kocaman açmıştı ve Bakugo da kaşlarını çatmıştı. Anlaşılan az öncekilerin hepsini duymuşlardı. Shoto, tekrar ifadesiz yüzüne geri dönüp, hızla bize yürümeye başlamıştı. Bana kedi gibi bakan arkadaşıma dayanamayıp kendimi Shoto'nun önüne siper ettim.
.
"Arkadaşım henüz konuşmaya hazır değil, lütfen onu zorlama, ayrica siz neden bizi dinliyordunuz?"
.
Elini Shoto'nun omzuna atarak öne çıkan Bakugo yanıtlamıştı beni.
.
"Buralardan geçiyorduk neden sizin gibileri dinleyelim ki? Ayrıca sen neden her şeye karışıyorsun? Bu problem o ikisi arasında."
.
"Sadece arkadaşımı korumaya çalışıyorum. Şuanlık Shoto ile konuşmaya hazır değil, o yüzden bizi rahat bırakın "
.
Tam ağzını açıp cevap vereceksen sözünü kestim.
.
"Senin söyleyeceklerini duymak istemiyorum, Bakugo"
.
"Birsey mi dedin lan? Çirkin karı."
.
"Defol"
.
"Sen defol. Her zaman insanların işlerine karışıyorsun Tam da kadın milletinden beklenen şey, bu denli baş belası."
.
"Diyene bak, diğer insanlara bağırma alışkanlığın hakkında birşeyler yap. Etrafındakilere saygı göster, artık ufak bir çocuk değilsin."
.
Sohbetimiz burada bitmişti. Tam arkamı dönüp Kurenai'yi alacaktım ki onun orada olmadığını fark ettim. Bakugo'nun yanında da Shoto yoktu. Hayır hayır ya.
.
Koşarak o ikisini aramaya başladım. Bakugo da bana katılmıştı. Yaklaşık 5 dakikalık bir arama sonucunda sonunda onları bulabilmiştik. Fakat gördüğümüz manzara karşısında ikimiz de şoka girdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐏𝐚𝐭𝐥𝐚𝐦𝐚𝐧𝛊𝐧 𝐯𝐞 𝐏𝐚𝐫𝛊𝐥𝐭𝛊𝐧𝛊𝐧 𝐃𝐚𝐧𝐬𝛊ꨄ|Hikari ve Bakugo'nun hikayesi...
FanfictionÖzgünlüksüz, sıradan bir kız, aynı zamanda 3 numaralı kahraman Hawks'ın kardeşi...bir yola baş koydu ve o yolu takip ediyor, tabii ki de bu yolda ona engeller çıkacak,... Acaba üstesinden gelebilecek mi? Enemies to lover hikayesi...