0.3

2K 63 31
                                    

İçindeki ihanet tohumları canını yakıyordu.

Barış'ın tavırlarına rağmen bir ilişkide olduklarını düşünmüştü. O kadar değişik hissediyordu ki doğru düzgün ağlayamamıştı bile.

Evine doğru yılgın bir şekilde giderken, arkadaşını aradı.

"Meltem..." dedi acılı bir sesle. Devamını getiremedi. Dile vurmaya cesareti yoktu.

"Ela'm?" dedi Meltem endişeyle. "Sesin hiç iyi gelmiyor, neredesin?"

Arkadaşı onun sesinden, ince bir bakışından hatta gözlerini kırpma şeklinden bile anlardı her şeyi. Yılların dostluğuydu.

"Eve geçiyorum da bana gelsene. İçimi açmaya çok ihtiyacım var. Ne yapacağımı bilmiyorum."

Meltem, Ela'nın sesindeki acıyı anında fark etmişti. Güçlü görünmeye çalışan biriydi, ama Meltem onun ruh halini sesinden tanıyabiliyordu.

"Tabii ki, hemen geliyorum," dedi kararlı bir sesle. "Seni iyi görmeden, yalnız bırakmam çiçeğim."

Yalnız değildi ama içindeki boşluk hala büyüyordu.

Barış'ın ona yaşattıkları, hissettikleri...

Hepsi birden üzerine çökmüştü. Meltem'in yanında olacağı düşüncesi bile onu teselli etmeye yetmiyordu ama yine de konuşmak zorundaydı.

Ela eve vardığında, Meltem kapının önünde onu bekliyordu. Arkadaşının yüzündeki endişe, onun ne kadar kötü durumda olduğunu hemen ele veriyordu. Ela, yorgun adımlarla Meltem'e yaklaştı ve sarıldı.

Gözyaşları hala dökülmüyordu, ama içi parçalanıyordu.

"Ela'm, ne oldu sana aşkbahçem?" diye sordu Meltem, Ela'yı sıkıca sararak.

Ela, arkadaşının kollarında bir anlığına bile olsa rahatlamış hissetti, ama içindeki acı onu bırakmıyordu.

"Meltem, Barış... O bana... Beni yalnızca... Beni kullandı," diye kekeledi Ela. Doğru kelimeleri bulamıyor, nefesleniyordu. 

Sözler ağzından çıkarken, ne kadar gerçek olduğunu kabul etmek zor geliyordu.

"Ben ona gerçekten aşıktım. Ama o sadece beni... Beni bir oyuncak gibi kullandı. Dünyamı onun etrafında döndürdüm ama ne salakmışım ki onun başka dünyası varmış."

Meltem, Ela'nın bu itirafı karşısında şok olmuştu. Yaşadıklarını tahmin ediyordu ama bu kadar derin bir acı beklemiyordu.

"Ela, senin böyle hissetmene sebep olan o adam seni hak etmiyor. Neden böyle davrandığını anlamıyorum bile, bu senin suçun değil. Asla senin suçun değil. Dökme o inci tanelerini."

Ela, Meltem'in sözlerini dinlerken, içindeki öfke ve acı bir kez daha gün yüzüne çıktı.

"Ama ben... Ben bunu nasıl fark edemedim? Onun için her şeyi yaptım, Meltem. Her şeyimi verdim! Gel dedi geldim, git dedi gittim! Kapısında bir köpek gibi havlamadığım kaldı. Salakmışım ben, salak."

Meltem, Ela'nın yüzüne bakarak gözlerinde yaşların birikmeye başladığını gördü.

Kız hızlıca gözlerini açıp kapattı. Onu aldatan, kandıran biri için göz yaşı dökmeyecekti.

"Sen ona verebileceğin her şeyi verdin. O seni anlamadı, kıymetini bilmedi. Onun sana yaptıkları kabul edilemez ama bu senin hatan değil. Sen sadece onu sevdin ve bu suç değil. Kıymet bilmeyen öküzün tekiymiş demek ki."

Meltem'in bu sözleriyle daha da çöktü. "Peki ya ben Meltem? Ben ne yapacağım? Onu hala seviyorum, bu acıya daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Bakarken bile içim eriyorken nasıl git diyeceğim?"

saklı kalan || barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin