Barış Alper, günden güne tükenmiş hissediyordu. Elinde avucunda eriyen bir genç kadın vardı. Ne yapacağını uzun uzun düşünmüş, sonunda karar vermişti.
Okan Hoca'sından yardım isteyecekti.
Magazinsel açıdan fazlasıyla kızgındı ona Okan Buruk. Biliyordu lakin elden ne gelirdi ki?
Stresle alt dudağını dişlerinin arasına kıstırdıktan sonra kapıyı çaldı genç adam.
"Okan Hocam, müsaade var mı?" diye sordu kalın sesiyle.
Okan, gözlerini kıstı. Yine ne karın ağrısı vardı Allah bilir.
"Gel aslanım, geç şöyle." dedi mesafeli sesiyle.
Barış hemen masasının karşısındaki sandalyeye oturdu.
"Hocam, benim sizden isteyeceğim bir şey var. Hayır demeden önce düşünün."
Sıkıntıyla bir nefes bıraktı Okan. "Dinliyorum evlat."
"Ela'yı biliyorsunuz hocam." dediğinde aniden cümlesi kesildi. "Bilmeyen mi kaldı?" dedi alaylı şekilde hocası. Anlaşılan hala daha kızgındı.
"Ela hasta. Ona çok acil bir nakil gerekiyor. Çok uğraştım ama, çıkamadım içinden. Kaç tane doktor gezdik, bir ilerleme yok. Galatasaray'ın camiası geniştir. Eşe dosta haber salsak da, uygun dönor bulsak hocam?"
Okan şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Lakin Barış aceleyle devam etti cümlesine. "Bunu yaparken medyaya da yansıtmamız lazım. Eski sevgilim takıntılı manyağın teki. Ela'ya bu konuda zarar vermesini istemiyorum."
"Çok zor şeyler istiyorsun be oğlum. Hem ayranım dökülmesin, hem de... Anladın sen." dedi Okan.
Barış derin bir nefes aldı, dizlerini elleriyle kavrayarak biraz öne eğildi. Okan Hoca'nın yüzündeki tereddütü fark etmişti, ama vazgeçmeye niyeti yoktu.
"Anlıyorum hocam, zor bir şey istiyorum. Ama Ela'nın zamanı kalmadı," dedi, sesi çatallanarak. "Benim ona borcum var."
Okan, sandalyesine yaslanıp kollarını göğsünde kavuşturdu. Bir süre Barış'a baktı, sonra başını iki yana salladı.
"Barış, tamam kız hasta. Anladım. Ama benim bu işe karışmam sıkıntı çıkarır. Medya dediğin kurtlar sofrası, gizlememiz çok zor. Galatasaray'ın adını bu kadar hassas bir meseleyle riske atamam."
Barış aniden yerinden doğruldu. "Hocam, mesele Galatasaray değil. Mesele bir insanın hayatı! Benim hayatımdan da önemli."
Okan'ın kaşları çatıldı, sesi bir tık sertleşti. "Bana insanlık dersi mi veriyorsun şimdi?"
"Estağfurullah hocam!" dedi Barış hemen, ellerini kaldırarak. "Ama sizin yardımınız olmadan bunu başaramam. Kimse umursamaz, kimse sesimizi duymaz. Ben futbolcuyum ama doktor değilim. Başka nasıl yapacağım, söyler misiniz?"
Okan sustu, düşündü. Barış'ın gözlerindeki çaresizlik açıkça ortadaydı. Ama yine de işi hemen kabullenmek istemiyordu.
"Bak evlat," dedi daha sakin bir tonla, "ben seni severim, biliyorsun. Ama bir yardım organizasyonu yapalım deyip konuyu medyaya taşırsak kimse bunu saf iyilik diye algılamaz. Adımız çıkar, para aklıyor derler."
Barış derin bir nefes alıp gözlerini kapadı, kendini sakinleştirmeye çalıştı. "Hocam Ela ölüyor," dedi kısık ama kararlı bir sesle. "Hem benim beklentim para falan değil. Uygun bir donör gerekli sadece. Benim için değil, onun için yapın. Allah rızası için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saklı kalan || barış alper yılmaz
FanfictionEla, Barış Alper için her zaman diğer kadındı.