Berkan ve Meltem ne yapacağını şaşırmış, bir sağa bir sola gidip geliyordu. Acısı en az Barış kadar büyüktü genç kadının.
Yıllarca yanında olduğu, birbirlerine yuva oldukları arkadaşı içeride kürtaj oluyordu ve elinden bir şey gelmiyordu.
Berkan Okan hocayı arayıp antrenmanlara katılamayacağını bildirecekti. Ayrıca Barış için de izin alacaktı. Üstelik hala daha doktorlardan haber yoktu.
Berkan, koridorun sonundaki camdan dışarı bakarken telefonunu çıkardı.
İçindeki karmaşayla başa çıkmakta zorlanıyordu. Ela içeride acı çekerken, kendisi hiçbir şey yapamıyordu. Okan hocayı aramak, en azından Barış'ın durumunu birine bildirmek gerekiyordu.
Telefonu kulağına götürdü, çalan her sinyal sesiyle içindeki gerginlik daha da arttı. Nihayet Okan Buruk'un sesi duyuldu.
"Berkan oğlum nerelerdesiniz? Antrenmana gelmediniz bir sorun mu var?"
"Hocam," dedi Berkan, sesi titrek ve kısık. "Biz hastanedeyiz. Barış'ın şey, önemli bir durumu var. Ela içeride ve," Sözlerini toparlamak için derin bir nefes aldı. "Hocam bugün ve belki birkaç gün izin almamız gerekecek. Barış da burada, çok kötü durumda."
Okan Buruk bir an duraksadı, ardından ciddi bir sesle konuştu. "Tamam Berkan izin sizin. Ama bir şeye ihtiyacınız olursa mutlaka haber verin tamam mı? Barış'a da söyle kendini harap etmesin. Kız arkadaşı için dua ediyoruz."
"Teşekkürler hocam." dedi Berkan hızlıca ve telefonu kapattı.
Tam o anda Meltem, ellerini ovuşturarak yanına geldi. Gözleri kızarmış ve şişmişti.
"Ne dediler? Okan Hoca kızmadı değil mi?"
"Yok, izin verdi. Ama şu an hiçbir şey umurumda değil Meltem. Ela'nın içeride ne yaşadığını düşünmek bile..." Berkan cümlesini tamamlayamadan sustu, dişlerini sıkıyordu.
Meltem, Berkan'ın omzuna dokundu. "Biliyorum," dedi kısık bir sesle. "Onlar bizi bu şekilde dağılmış görürse daha da kötü olurlar. Dayan Berkan."
Genç adam başını salladı, ama gözlerinde biriken yaşları saklamadı. "Ben nasıl dayanacağımı bilmiyorum. Hele böyle bir durumda... Barış bana her zaman, her şeyin düzeleceğini söylerdi. Şimdi ona aynı şeyi söyleyememek beni mahvediyor. Kardeşim acı çekiyor ve hiçbir şey yapamıyorum."
Meltem derin bir nefes aldı. "Haklısın. Çok haklısın hem de. Ela benim için bir ışık gibiydi. Sadece benim için değil, Barış için de öyle. Ama şu an onun bize ihtiyacı var. Eğer o ışığı kaybedersek..."
Sesini boğazına düğümlenen hıçkırık kesti.
Berkan, Meltem'in buğulu gözlerine baktı ve bir anda sarıldı ona. "İkimiz de çökecek olursak Barış'a kim destek olacak? Ela'nın iyileşeceğine inanmalıyız Meltem. Başka çaremiz yok."
Meltem gözyaşlarını sildi ve derin bir nefes alarak toparlandı. "Haklısın. Hadi Barış'a da bir şeyler getirelim, yoksa bayılacak bu gidişle."
Koridorun öteki ucunda, Barış hâlâ Ela'nın odasına açılan kapıya odaklanmıştı.
Gözlerini hiç ayırmadan, bir şeyler duyabilmek için adeta kulak kesilmişti. Ama içeriden gelen tek ses, cihazların monoton bip sesleriydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
saklı kalan || barış alper yılmaz
FanfictionEla, Barış Alper için her zaman diğer kadındı.