2.3

746 46 13
                                    

Aslında bu yoktu, ööööyyyle bir içimden geldi shshshah. Lütfen ghost okuyucu olmayalım, sizi seviyorummm.


Barış sabırsızlıkla fısır fısır konuşan ikilinin yanına adımladı. "Güzelim, neden ağlıyorsun? Olumsuz mu konuştu o piç?"

Ela olumsuz anlamda kafasını sağa sola salladı.

"Hayır, düşünmem için süre verdi sadece."

Genç adam anlamayarak kaşlarını çattı.

"Öyle mi? Ne için?"

Ela, korkuyla Meltem'e baktı. Barış'ın öğrenmesini istemiyordu. Çünkü bebeği istemezdi, biliyordu.

Lakin genç kadın bu dünyadan giderken, Barış'a bir hatıra bırakmak istiyordu. Onu hatırlasın istiyordu.

Meltem, her zamanki gibi koruyucu rolünü üstlendi. "Ağır bir tedavi olacakmış da, ondan düşünsün dedi."

Yalandı aslında. Sadece bebek içindi.

"Bu pezevengi benim hiç gözüm tutmadı zaten. Başka doktora götüreceğim ben Ela'yı. Gerekirse Amerika'dan doktor getirtirim. O iyi olsun da."

Ela, olumsuz anlamda kafasını sağa sola salladı.

"İstemiyorum." dedi kesin bir şekilde. "Başka doktora gerek yok, Cenker Bey ile devam edeceğim."

"Allah Allah, bak sen şu işe." Dedi ters ifadesiyle Barış. Meltem susması adına genç adama gözlerini patlattı. Kaş göz yaptı.

Ela'nın üzülmemesi gerekiyordu. Sanki bilmiyordu salak.

"Barış." dedi dişlerinin arasından uyarırcasına.

Üçü hastane koridorunda dikilmiş tartışırken, Berkan geldi yanlarına.

Ela'nın yanağından bir makas aldı. "N'aber, prenses?" dedi. Barış hızlıca Berkan'ın eline vurdu. "Siktirtme elini kolunu şimdi." diye çıkıştı arkadaşına.

Berkan ona sırıttığında, "Gevşek herif!" diye homurdandı.

Olaya Meltem el attı ve, "Ayakta dikilmeyelim, Eloş yoruluyor." Dedi.

Barış, Ela'nın iyice yorulduğunu fark ettiğinde kararını çoktan vermişti. Eliyle Ela'nın sırtını hafifçe sıvazladı ve başıyla Meltem ve Berkan'a dönüp evine gitmeleri gerektiğini ima etti.

"Hadi, Ela'yı daha fazla yormadan eve geçelim," dedi Barış kararlı bir ses tonuyla.

Ela, istemediğini söylemek üzereydi ama Barış'ın gözlerindeki kararlılığı görünce vazgeçti. Meltem ve Berkan, Barış'ın bu korumacı hâline bakıp göz kırptılar.

Arabaya bindiklerinde, Berkan arka koltukta Ela'nın yanına oturup ona yanaştı. "Bak şimdi prenses," dedi, sesinde hafif bir alay. "Bu kadar asık suratla bu araca binmek yasak. Gülümsemek zorundasın. Kurallar böyle!"

Ela, Berkan'ın ciddiyetini görünce dayanamayıp gülümsedi. "Sanki gülmek o kadar kolaymış gibi." dedi.

Berkan, hafif bir tebessümle, "Demek öyle," diyerek gözlerini kıstı. "O zaman sana biraz yardım etmem gerek."

Hemen cep telefonunu çıkarıp komik bir fotoğraf buldu, kendi çocukluk fotoğraflarından biri.

Ellerini yanaklarına yapıştırmış, yüzü çikolatalarla kaplıydı. Ela, fotoğrafı görünce istemsizce güldü.

saklı kalan || barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin